Coşkun BAŞBUĞ – 16 Temmuz 2025
Geldi gelecek, oldu olacak, bıraktı bırakacak derken o beklenen gün geldi çattı.
Terör örgütünden gelen ilk grup terörist silahlarını teslim ettiler ve örgütsel faaliyetlerine son verdiler.
Sessiz sedasız tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu eylem terörle mücadele sürecinde bir devrimdi.
Bu kritik eşiğin aşılması ile birlikte PKK terör örgütü beyinlerde, zihinlerde öldürülmüş oldu.
İşin aslına bakarsanız PKK’nın beyin ölümü İmralı çağrısı üzerine gerçekleşti, beden ölümü ise Kandil’in açıklamasıyla.
Neler Yaşandı…
İlk planlamaya göre silahların teslimi, törene davet edilen gazetecilerin huzurunda yapılacak ve televizyonlardan da naklen yayınlanacaktı.
Olmadı…
Çünkü bu son derece yanlış bir planlamaydı.
Zira böyle bir uygulamada eylemin şova dönüşme ihtimali vardı. Bu tür planlamaların ne büyük yanlışlar içerdiği önceki tecrübelerde net olarak ortaya çıkmıştı.
Habur sürecinde böylesi bir deneme yapılmış ve bunun ne büyük hata olduğu ağır bir bedel ödenerek tecrübe edilmişti.
Neticede aklı selim galip geldi ve alınan hatalı karardan dönülerek teslimin çok az sayıdaki gazeteci huzurunda yapılması planlandı.
Pusudakiler…
Bu arada süreci sabote etmek isteyenler çoktan pusuya yatmışlardı.
Bahse konu bu şer cephe süreç başladığında beklendiği gibi boş durmadı ve kendine yakışanı yaparak teslim ile ilgili bulduğu algıya dönük yalan ve boş haberleri servis etmeye başladı.
Şöyle diyordu bu yalan haberlerden biri;
“PKK’nın silah bırakma töreni bugün Süleymaniye’de gerçekleşti. Yugoslavya döneminden kalma AKM ve Çin’in 1950’lerde ürettiği Tip-56 Kalaşnikof tüfekler, Soğuk Savaş döneminde Sovyetlerin ürettiği PKM hafif makineli tüfekleri, RPG-7 roketatarlar hücum yelekleriyle birlikte büyük bir kazanda yakıldı.”
Bir başka benzer tür haberde ise farklı bir başlık işleniyordu;
“Silahların seri numarası falan alınmadı. Teslime yönelik hiçbir kayıt işlemi yapılçğ-ğpp3e4ermadan silahlar doğrudan ateşe atıldı.”
Yiyen Olmadı…
Algının peşinde koşanlar bunları yaptı ama acaba alıcı bulabildiler mi?
Merak etmeyin bu cambaz takımı kendi çaldı kendi oynadı, bir tane dahi alıcı bulamadı.
Kısacası süreç Türkiye’nin planlandığı gibi işledi.
Peki bu saf akıllılar bunun böyle olacağını bilmiyorlar mıydı?
Elbette biliyorlardı ama başka çareleri olmadığından bunları yapmak durumunda kaldılar.
Çaresizliğin getirdiği acz onları bu noktaya getirdi.
Ya tutarsa…
Ayrıntıda Boğulmayın…
Bu konuda işlerin nasıl ilerleyeceği ile ilgili aklında soru işareti olanlara şu hatırlatmayı yapmak isterim.
Detaylarda boğulmayın.
Vay efenimmm, silahların seri numaraları alındı mı?
Aman efenimmm, teröristlerin kimlik tespiti yapıldı mı?
Vay efendimmm bu iş neden Erbil’de değil de Süleymaniye’de yapıldı?
Başka İşiniz Yok mu…
Yav silahların seri numarası alınsa ne olur, alınmasa ne olur.
Silahların eskisi yakılsa ne olur, yenisi yakılsa ne olur.
Bu iş Süleymaniye’de olsa ne yazar Erbil’de olsa ne yazar?
Yav Allah aşkına başka işiniz yok mu sizin.
Kardeşim geçin bu ayrıntıları da siz bunlara bakacağınıza devletin kararlılığına, bu konuda yaptığı açıklamalara, attığı adımlara bakın.
Sonuç odaklı düşünün…
Çeyrek asırdır ülkenin onca badireyi kazançla atlatmasını sağlayan bilge lider Bahçeli’nin, dünya lideri Erdoğan’ın milliyetçiliğini sorgulamak kimin haddine.
Siz devlet ne diyor buna bakın.
Ne diyor o devletin temsilcisi Erdoğan Kızılcahamam toplantısında.
“Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz…”
Daha bu lafın üzerine laf olur mu…
Haydi hayırlı seyirler…
YORUMLAR