Müziğiyle olduğu kadar enerjisi, içtenliği ve sahne duruşuyla da dikkat çeken Aybüke Albere, son dönemde çıkardığı “Harap” adlı şarkısıyla sosyal medyada viral oldu. TikTok’ta, Instagram’da, kulaklıklarda yankılanan bu parça, onun müziğine duyulan ilgiyi daha da artırdı. Peki Aybüke kimden ilham alıyor? Yıllardır kendini neden “star” gibi hissettiğini nasıl açıklıyor? İşte içten bir röportajdan yansıyanlarla Aybüke Albere’nin ilham kaynakları ve çocukluk hayalinin sahneye taşınışı…

“Çocukluğumdan beri kendimi star gibi hissediyorum”

Aybüke Albere için şöhretin özü, dışarıdan gelen alkıştan çok, içsel bir histen ibaret. Kendi ifadesiyle:

“Antipatik gelebilir ama ben çocukluğumdan beri kendimi star gibi hissediyorum.”

Bu söz aslında onun yıllar boyunca kurduğu sahne hayalinin ve özgüveninin temeli. Kendi iç dünyasında her zaman bir sahnenin yıldızıymış gibi hisseden Aybüke, bunu yalnızca hayal etmekle kalmamış; müzikle yoğurup gerçeğe dönüştürmüş.

İlham Kaynağı: Sezen Aksu

Aybüke Albere’nin müziğinde ilham aldığı en büyük isimlerden biri Sezen Aksu. Özellikle yeni şarkısı “Harap”ta, Sezen Aksu’nun kült eseri **“Kahpe Kader”**e yaptığı dokunuşla bu bağı daha da gözler önüne serdi.

“Benim onunla duygusal hukukum hep vardı. Şarkının bir bölümü boştu, ‘Kahpe Kader’i yerleştirdik, cuk oturdu. Sezen Aksu da çok beğendi.”

Bu açıklama, Sezen Aksu’nun hem müzikal hem de duygusal anlamda Aybüke üzerinde ne kadar etkili bir figür olduğunu gösteriyor.

Hayalini Sahneye Taşıdı

Aybüke, çocukluğundan beri içinde taşıdığı “ben bir yıldızım” hissini yalnızca hayal etmekle bırakmadı. Bu hissi sahneye taşıyarak gerçek bir performans enerjisine dönüştürdü. Her şarkısında, özellikle “Harap” klibindeki özgür dansında ve delirme hâlinde, kendinden bir parça sunuyor.

“Klibi de bir delirme klibi. İçten bir delirme haliydi o. Bence bu da yansıdı insanlara.”

Sahne onun çocukluk rüyasıydı ve şimdi gerçek oldu. Ne planlıydı, ne stratejik; tamamen içgüdüsel, duygusal ve gerçek.

“Parlasan da üstüne toprak atan çok olur”

Başarıya ulaştıktan sonra en çok hissettiği şey ne oldu derseniz, cevabı net:

“Sen istediğin kadar parla, üstüne toprak atmaya çalışan çok oluyor.”

Bu söz, Aybüke’nin sektördeki gerçekçiliğini de ortaya koyuyor. Özellikle kadın sanatçı olarak yükselmenin ne kadar zor olduğunu, engellerle nasıl başa çıktığını da anlatıyor:

“Bir kadınsın, parlamak üzere olan bir çiçeksin. Yoluna çomak sokmaya çalışan çok olur.”

Ama o bu çomaklara rağmen yolundan dönmemiş. “Demir leblebi” gibi direnmiş, vazgeçmemiş.

Müziğinde Tanımlara Sığmayan Bir Özgürlük Var

Aybüke Albere’nin tarzını ne pop ne alternatif tek başına tanımlayabiliyor. O da zaten böyle bir sınırlamaya karşı çıkıyor:

“Tanımlar zaten birbirine girdi. Tanımlayarak kendimi sınırlamak istemiyorum. Özgürce, içimden geleni yapıyorum.”

Bu yaklaşım, onun müziğini neden özgün bulduğumuzu da açıklıyor. Duygularını olduğu gibi yansıtıyor, filtrelemeden.

Şöhret Algısı ve Ego Testi

Ünlü arkadaşlarının yanında zaman zaman “görünmez” hissettiğini saklamayan Aybüke, bu sürecin onu olgunlaştırdığını da söylüyor:

“Bütün arkadaşlarım aşırı ünlü. Ego kırılmasını çok yaşadım. En yakın arkadaşım Edis… Düşünsene!”

Bu durumun ona zamanla “egosuz şöhret” bilinci kazandırdığını da söyleyebiliriz. Bugün geldiği noktada, tanınmak ya da tanınmamak onu fazla etkilemiyor. Çünkü iç dünyasında yıldız olmak onun için yeterli.

“Prensestim baba evinde, ama safım hâlâ”

Kendisini “saf” olarak tanımlayan Aybüke, zamanla hayatın gerçeklerini öğrenmiş. Özellikle müzik sektöründe yaşadığı tecrübeler ona kalkan takmayı öğretmiş:

“Saf bir yanım vardır. Biri beş dakikada beni dolandırabilir. Kalkanlarımı yeni yeni çıkarıyorum.”

Yani o, samimiyetini kaybetmeden güçlenmeyi başarmış bir isim.

Hayal Kırıklığı: Soner Sarıkabadayı ile Anlaşma Süreci

Bir dönem Soner Sarıkabadayı ile imzaladığı “kelepçe gibi” anlaşmadan dolayı neredeyse ilk single’ını bile çıkaramıyordu:

“Bana, ‘Sahneye çıkmayacaksın, sen starsın’ diyordu. Saf saf bekliyordum.”

Bu yaşadıkları, onun sektörde hızlı öğrenmesine neden olmuş. Kendi ayakları üstünde durmayı seçmiş. Bugün bağımsız bir kadın sanatçı olarak ilerlemeyi sürdürüyor.