8 Ağustos 2025 tarihinde Beyaz Saray’da gerçekleşen tarihi bir törenle, Azerbaycan ve Ermenistan arasında, ABD’nin arabuluculuğunda bir barış anlaşması imzalandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde gerçekleşen bu zirve, yaklaşık 35 yıldır süren kanlı çatışmalara son vermeyi hedefleyen bir dönüm noktası olarak lanse ediliyor. Ancak, bu anlaşma sadece barış vaatleriyle değil, aynı zamanda bölgedeki jeopolitik dengeleri sarsacak unsurlarıyla da dikkat çekiyor. Peki, bu anlaşma gerçekten kalıcı bir barışın habercisi mi, yoksa daha karmaşık bir oyunun başlangıcı mı?
Anlaşmanın Öne Çıkan Noktaları
- Anlaşma, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın katılımıyla, Beyaz Saray’ın Devlet Yemek Salonu’nda imzalandı. Anlaşmanın temel unsurları arasında şunlar yer alıyor:Savaşın Sonu ve Diplomatik İlişkiler: İki ülke, çatışmaları “sonsuza dek” durdurmayı, diplomatik kanalları açmayı ve birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı göstermeyi taahhüt etti. Bu, özellikle 1980’lerden bu yana Dağlık Karabağ (Nagorno-Karabakh) bölgesinde yoğunlaşan çatışmaların sona ermesi açısından tarihi bir adım olarak görülüyor.
- Trump Rotası: Uluslararası Barış ve Refah Yolu: Anlaşmanın en dikkat çekici unsurlarından biri, Azerbaycan’ın ana karasını Nahçıvan Özerk Bölgesi’ne bağlayacak 20 mil uzunluğundaki bir ulaşım koridorunun oluşturulması. Bu koridor, “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası” (Trump Route for International Peace and Prosperity) olarak adlandırıldı ve geliştirme hakları ABD’ye verildi. Koridorun demiryolu, petrol ve gaz hatları ile fiber optik kabloları içermesi planlanıyor. Trump, bu isimlendirmenin Ermenistan tarafından önerildiğini ve kendisi için “büyük bir onur” olduğunu belirtti, ancak bu isimlendirme bazı çevrelerde tartışma yarattı.
- ABD’nin Bölgedeki Yeni Rolü: Anlaşma, ABD’nin Güney Kafkasya’daki etkisini artırmayı hedefliyor. ABD, her iki ülkeyle ayrı ayrı enerji, ticaret ve ileri teknoloji (yapay zeka dahil) alanlarında iş birliğini güçlendirecek anlaşmalar imzaladı. Ayrıca, Azerbaycan ile savunma iş birliği üzerindeki kısıtlamalar kaldırıldı. Bu, özellikle Rusya’nın bölgedeki etkisinin azaldığı bir dönemde, ABD’nin jeopolitik bir hamle olarak değerlendiriliyor.
- Minsk Grubu’nun Feshi: Anlaşma, 1992’de kurulan ve Rusya, Fransa ile ABD’nin eş başkanlığında faaliyet gösteren Minsk Grubu’nun feshedilmesi için bir talep içeriyor. Beyaz Saray, bu grubun artık gereksiz olduğunu savunuyor.
Trump’ın Diplomatik Hamlesi ve Nobel Barış Ödülü Arayışı
Donald Trump, bu anlaşmayı ikinci döneminde dış politikada bir “zafer” olarak sunuyor. Törende, hem Aliyev hem de Paşinyan, Trump’ın arabuluculuğunu övdü ve onu Nobel Barış Ödülü’ne aday göstereceklerini belirtti. Trump’ın, daha önce de Kongo-Ruanda, Hindistan-Pakistan ve Kamboçya-Tayland arasındaki çatışmalarda ateşkes sağladığı iddia ediliyor. Ancak, Trump’ın özellikle Ukrayna-Rusya ve İsrail-Hamas çatışmalarında benzer bir başarı elde edememesi, bu anlaşmanın önemini gölgeliyor mu sorusunu akıllara getiriyor.Trump, anlaşmayı “35 yıllık ölüm ve nefretin ardından sevgi, saygı ve başarı” olarak nitelendirirken, Beyaz Saray sözcüsü Anna Kelly, koridorun “Ermenistan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstererek, iki ülke arasında engelsiz bağlantı sağlayacağını” vurguladı. Ancak, Ermeni diasporasından gelen eleştiriler, özellikle Dağlık Karabağ’dan 2023’te göçe zorlanan 100.000’e yakın Ermeni’nin geri dönüş hakkının anlaşmada yer almaması ve Azerbaycan’daki siyasi mahkumların durumu gibi meseleler, bu “barış”ın ne kadar kapsayıcı olduğunu sorgulatıyor.
Bölgesel ve Küresel Etkiler
Anlaşma, sadece Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda Güney Kafkasya’daki güç dengelerini de yeniden şekillendiriyor. Rusya’nın bölgedeki etkisi, özellikle 2022’de Ukrayna savaşına odaklanmasıyla zayıflamıştı. 2023’te Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı geri alması sırasında Rusya’nın müdahale etmemesi, Ermenistan’ı Batı’ya yöneltmiş ve Azerbaycan’ı da Moskova’ya karşı daha bağımsız bir pozisyona itmişti. Bu anlaşma, ABD’nin Rusya’nın yerini alarak bölgede bir “oyun değiştirici” olma çabasını yansıtıyor.Ayrıca, Türkiye’nin de anlaşmadan dolaylı olarak faydalanması bekleniyor. Ermenistan ile sınırların yeniden açılması ve ticaretin canlanması, Ermenistan’ın bölgedeki izole konumunu hafifletebilir ve Türkiye’nin Güney Kafkasya’daki etkisini artırabilir. Ancak, Ermeni diasporasının anlaşmaya yönelik tepkileri, özellikle “etnik temizlik” iddiaları ve Azerbaycan’ın 2023’teki askeri harekâtına dair eleştiriler, anlaşmanın uzun vadeli başarısını gölgeleyebilir.
Eleştiriler ve Riskler
Anlaşma, her ne kadar “tarihi” olarak nitelendirilse de, bazı çevrelerde ciddi eleştirilere maruz kalıyor. Ermeni diasporası, özellikle Dağlık Karabağ’daki Ermenilerin geri dönüş hakkının ve savaş esirlerinin durumunun anlaşmada yer almamasını eleştiriyor. X platformunda bir kullanıcı, anlaşmanın “Azerbaycan’ı tek taraflı olarak kayırdığını ve Ermenistan’ın asgari çıkarlarını göz ardı ettiğini” savundu. Ayrıca, insan hakları grupları, Azerbaycan’da yaklaşık 375 siyasi mahkumun serbest bırakılması için Trump yönetimine baskı yapılmasını talep ediyor.Bölgesel uzman Olesya Vartanyan, anlaşmanın uzun vadeli başarısının ABD’nin sürekli angajmanına bağlı olduğunu belirtiyor. “Ermenistan ve Azerbaycan’ın başarısız müzakereler ve şiddetli tırmanışlar geçmişi, barışçıl çözümlerden daha uzun bir sicile sahip,” diyor Vartanyan. “ABD’nin sürece dahil olmaya devam etmemesi durumunda, mesele yeniden kilitlenebilir ve yeni gerilimler doğabilir.”