Dünya genelinde yaklaşık 57 milyon insanı etkileyen Alzheimer hastalığına yönelik araştırmalar hız kazanıyor. Bu nörolojik bozukluğun nedenleri ve potansiyel tedavi yöntemleriyle ilgili devrim niteliğinde çalışmalar yapan Prof. Ruth Itzhaki, dikkatleri yıllardır göz ardı edilen bir ihtimal üzerine çekiyor: Herpes virüsü.
Alzheimer ve Herpes Arasındaki Bağlantı
Manchester Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi Nüfus Yaşlanması Enstitüsü’nde görev yapan sinirbilimci Prof. Ruth Itzhaki, Alzheimer hastalığının gelişiminde herpes simpleks virüsü tip 1 (HSV-1) gibi yaygın virüslerin önemli rol oynayabileceğini savunuyor. Bu hipotezi destekleyen ilk bilim insanlarından biri olan Itzhaki, bu alandaki çalışmalarının başlangıçta bilim camiasında yeterince kabul görmediğini belirtiyor.
“Bilimsel makalelerimizi kabul ettiremiyor ve akademik dergilerde yayınlatamıyorduk. Yeterli finansmana ulaşmak imkânsızdı,” diyen Itzhaki, araştırmaların geri planda kalmasının bilim dünyası adına büyük bir kayıp olduğunu düşünüyor.
Beta-Amiloid ve Bağışıklık Tepkisi
1990’lı yıllarda Prof. Itzhaki’nin liderliğindeki ekip, HSV-1’in özellikle beta-amiloid proteininin yoğunlaştığı beyin bölgelerinde biriktiğini gözlemledi. Bu gözlem, Alzheimer’ın en bilinen biyobelirteci olan beta-amiloid plaklarının, aslında virüse karşı savunma amacıyla oluştuğu yönünde yeni bir hipotezin doğmasına neden oldu.
Yapışkan bir yapıya sahip olan bu proteinler, virüsleri yakalayarak bağışıklık sistemine zaman kazandırabilir. Ancak herpes virüsünün yaşam boyu vücutta kalarak yeniden aktif hale gelebilmesi, beynin defalarca inflamasyon yaşamasına ve sürekli beta-amiloid üretimine yol açabiliyor.
Koruyucu Mekanizma Zararlı Hale Geliyor
Zamanla koruyucu olduğu düşünülen bu mekanizma, nöronlara zarar vererek hücre ölümüne neden olabiliyor. Bu da Alzheimer hastalığının ilerlemesine katkıda bulunabilecek bir süreç olarak değerlendiriliyor.
“Başlangıçta savunma olan bu proteinler, yıllar içinde birikerek sinir hücrelerine zarar veren bir tehdide dönüşüyor olabilir,” diyen Itzhaki, bu sürecin hastalığın temelinde yatan önemli bir faktör olabileceğine inanıyor.
Genetik Faktörler de Rol Oynuyor
Araştırmacılar, hem Alzheimer teşhisi konmuş hem de sağlıklı kişilerin beyinlerinde HSV-1 virüsünün bulunması üzerine, virüsün tek başına hastalığa neden olmadığını, genetik yatkınlık gibi başka etkenlerin de belirleyici olabileceğini düşünüyor. Bu, hastalığın gelişiminde kişisel farklılıkların da dikkate alınması gerektiğini gösteriyor.
Yeni Klinik Denemeler Başladı
Son dört yılda, virüslere karşı geliştirilen bazı aşılar ve antiviral ilaçlar, Alzheimer hastalığını önleme veya yavaşlatma amacıyla klinik denemelere konu oldu. Bu gelişmeler, Prof. Itzhaki’nin teorisini destekleyen somut adımlar olarak değerlendiriliyor ve hastalıkla mücadelede umut verici bir dönemin habercisi olabilir.
Bilimsel Yaklaşımda Zihniyet Değişiyor
Prof. Itzhaki’ye göre bilim camiası artık bu tür teorilere daha açık. Eğer bu çalışmalar zamanında daha fazla destek görseydi, bugün Alzheimer’ın nedenleri ve tedavi yolları hakkında çok daha fazla bilgiye sahip olunabilirdi.