Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 12 Ağustos 2024
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nde general/amiralliğe terfiler ve “paşaların” üst rütbeye terfi işlemlerine siyasetin iyiden iyiye karıştığı görülünce, bu konu sakıncalarıyla birlikte ele alındı.
FETÖ’den Temizlenmeye Çalışılan TSK, Yeni Bir Siyaset Girdabına Çekiliyor
Daha önce yazmış olduğum gibi, TBMM’de Ak Parti dışında TSK ile ilgili dişe dokunur bilgisi olan tek bir milletvekili bile yok. Savunma eski Bakanı ve Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, adeta bu konuda Meclis’te tek hakim yetkili! “Cumhur İtifakı”nda bile uzman muhatabın olmayışı ciddi eksiklik. Albay Türkeş’in ve Gazi M.K. Paşa’nın kurduğu siyasi partilerin (MHP ve CHP) bile Mecliste asker kökenli vekili yok!
Bu eksiklik sebebiyle TSK’da meydana gelen alışılmadık derecede askerliğin ruhuna ve disiplini sabote edebilecek gelişmeler ya kamuoyunun dikkatinden kaçabiliyor ya da iş işten geçtikten sonra haberdar olunuyor. CHP’deki emekli bir amiralin divan üyeliği var ama yetmez.
Hatırlanacağı üzere geçen yıl Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nde Atatürk rozetini emre itaatsizlik yaparak takmayan ve onların bu hareketini protesto eden teğmenler arasında çıkan tartışma mahkemeye taşınınca kamuoyunun haberi olmuştu. Mahkeme sonuçlandı. Ancak burada şu soru açıklanamadı: Siyaseten mevcut iktidarın tepesindeki zevat (Cumhur başkanı, Meclis Başkanı vb) bile 10 Kasımlarda Anıtkabir’de anma törenine katılırken, Cemaatçi olduğu söylenen teğmenler hangi saikle Atatürk rozeti takmaktan imtina ettiler. Kime güvendiler? Piyade Okulu’na gelinceye kadar önce Harp Okulu’na girişte elemeden geçirilen öğrencilerin Harp Okulu’nda askerlikle ilgili ritüellere (askeri hayatta hüküm süren törensel sergilemeler ve bu yöndeki gelenekler) nasıl oldu da aşina olamadılar?
Rütbeler gibi sembollerle birlikte; selamlama, göreve başlama ve terfi gibi seremonileri de kapsayan ritüellerin amacı toplumdaki kaygıyı kontrol etmek, maskelemek, insanların dayanışmasını tasdik etmek ve kutlamaktır. Grup içi bağlılıkla birlikte ortak bir kimlik oluşturan ve ortak bir kaderi de işaret eden bu sembol ve ritüeller sürekli tekrarlanarak; düzenin, hiyerarşinin ve askeri hayatın devamına imkân sağlanır. Atatürk rozeti takmayan ve cemaatçi olduğu yazılan bu kişiler Piyade Okulu’na gelinceye kadar “FETÖ”cüler gibi ya kendilerini gizlemişler ya da kendilerine izin verilmiştir. Bunun önlemleri alınabildi mi?
Bu yıl Hac farizesi sırasında Riyad Askeri ataşesinden emirle destek isteyen bir tümgeneralin varlığı medyadan öğrenildi. Askeri ataşelik yapan biri olarak bizler de vaktiyle TSK personeline azami desteği vermeye çalıştık. Ama hepsi de göreve yönelik olmak şartıyla. Özel maksatla gelenlerin bizlerle özel hukuku yoksa hiçbir şekilde destek istemezler, asla emir de vermeye çalışmazlardı. Bu general “hamili kart sahibi” olmayı öğrenerek askerliğin ritüellerini unutmuş.
Mahkeme sonucu beraat eden 104 “İmzacı Amiral” davasında, emekli amirallerin şikayetine esas konulardan biri de “sarıklı amiral” gelişmesiydi. Bu amiral kime güvenerek bunu yapmıştı?
Son YAŞ’taki terfilerle ilgili de hoş olmayan kokular duyuldu. Bandocu bir albay tuğgeneralliğe terfi ettirilmiş. Bando ve Mızıka Okulu’nun komutanlığı bile generallik için çok yüksektir. Batılı ülkelerde (Almanya gibi) Deniz Kuvvetleri karargahındaki başkanların bir kısmı ile Firkateyn Filosu dışındaki filoların komutanları dahi albaydır. Bandocu albay general yapılınca akla “hamili kart sahibi” olmanın YAŞ’ı da ıslattığı endişesini getiriyor.
Tüm demokrasilerde olduğu gibi hükümetlerin birlikte çalışacağı genelkurmay başkanını seçmesi esastır. Ancak Türkiye’de bu iş general/amiralliğe terfiye kadar düşürüldü. Üstelik ilgisiz bakanlar bile YAŞ üyesi olarak bu seçime katılıyorlar. Böyle olunca iktidarın il başkanlıkları işin içine giriyor ve TSK siyaset batağına saplanıyor. Oysa diğer bakanların bırakın şube müdürü, daire başkanı, genel müdür atamalarında bile Milli Savunma Bakanı yok!
Sonuç olarak, askerin siyasete çekilmesi son derece tehlikeli bir güvenlik sorunudur. FETÖ darbe girişiminden alınacak dersle iktidarın ve Milli Savunma Bakanı’nın, terfiler sırasında liyakati esas alarak TSK’yi siyasetçilere bağımlı olmaktan kurtarması zaruret haline gelmiştir.
Cumhuriyetimiz kurucusu M.Kemal Atatürk ün Mareşal Fevzi Çakmağa dediği gibi Asker siyasetten uzak durmalıdır.Ve kesinlikle harp okulları yeniden açılmalıdır !
Cumhuriyetimiz kurucusu M.Kemal Atatürk ün Mareşal Fevzi Çakmağa dediği gibi Asker siyasetten uzak durmalıdır.Ve kesinlikle harp okulları yeniden açılmalıdır !