Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
fatih ünlü logo
Fatih Ünlü

Trump’a Dair – III – Fatih Ünlü

Fatih ÜNLÜ – 10 Mayıs 2025

 

Dizimizin bu bölümünde Trump’ın tarife savaşlarına kısa bir giriş yapmaya çalışacağız.

Malum, 3 Nisan 2025’de Trump ABD’nin diğer ülkelere uygulayacağı temel tarifelerde yeni oranları açıkladı.

trump vergi

Bilahare Çin hariç bu tarifelerin uygulanması 3 ay için ertelendi. Çin’e yönelik indirimli tarife oranı da ilk başta yüzde 34 iken Çin’in karşı hamlelerine mukabil Trump tarafından % 145’e çıkarıldı. Çin de ABD’ye yönelik tarife oranını %125’e çıkardı. Konu çok yeni, bu yüzden bu yüksek oranların nasıl uygulandığına -uygulanacağına dair hâlâ belirsizlikler olduğu söyleniyor.

Trump ve ekibinin bu hamlelerle amaçlarının şu olduğu tahmin edilebilir:

ABD üretici güç olma vasfını kaybetti, uyguladığımız düşük tarifelerden dolayı herkes bize ürün satıyor ama biz satamıyoruz, zaten üretim tesisleri başka ülkelere taşındığı için az üretiyor ve yeterli istihdam da oluşturamıyoruz.

2024 itibarıyla ABD’nin yıllık 1,13 trilyon dolara ulaşan ticaret açığına yol açan bu durumu düzeltmek için tarifeleri kullanabiliriz ve başka teşviklerle birlikte ABD’deki yatırımları artırabiliriz.

Bu düşüncenin kısmi bir haklılık payı var. Genel anlamıyla ABD çok alıyor, az satıyor; ABD hükümeti de çok harcıyor ve hep açık veriyor. ABD’nin bütçe açığı da 1,3 trilyon dolar civarında. Daha önce de yazdığımız üzere, bu açığın önemli bir kalemi ABD’nin askeri harcamalarıyla bağlantılı.

ABD’nin Çin’le ticaretinde de son durum şöyle:

ABD 2024’te  Çin’e 143,5 milyar dolarlık ihracat yapmış, aynı dönemde Çin’den ithalatı da 438,9 milyar dolar. Çin’le ticaret açığı 295 milyar dolar olmuş. Özetle, ABD geçtiğimiz yıl Çin’le ticaretinde sattığından üç kat daha fazla satın almış.

ABD Doları rezerv para olmasa, diğer ülkelerin tahvil alımları ve ABD’deki bankaların çeşitli yöntemlerle kaydi para üretmesi olmasa, bir yıl için 1,13 trilyon dolarlık dış ticaret açığı ve 1,3 trilyon dolar bütçe açığı sürdürülebilir değil. İşin doğrusu bunlarla da bu büyük açığın kapatılması orta vadede yine çok sürdürülebilir değil.

Pekâlâ, Trump’ın attığı adımlar bu soruna bir çare bulabilir mi?

Bu tür uzun yıllar içerisinde oluşan dengesizlikleri bir anda veya sadece tarifelerle oynayarak düzeltme imkânı yok. ABD ilave tedbirler de düşünüyor ama bunların ne kadar iyi çalışıldığını ve sahaya hitap edebileceğini zaman gösterecek.

Tarifeler doğru kullanıldığında çok etkili bir araç fakat Trump’ın kademeli ve ülkesinin avantajlı olduğu sektörlere odaklanarak kapsamlı bir programın çerçevesinde bir tarife stratejisi yürütmesi bizce daha isabetli olurdu.

Programdan kastımız ABD hangi alanlarda iç üretimini artırmayı hedefliyor, bu alanların istihdama, yeni iş imkânlarına etkisi nasıl olur, yeni girişimlerin rekabetçi ve sürdürülebilir olması için neler yapılabilir, bu alanlarda zaten birçok sektörde istihdam üzerinde azaltıcı bir etki  oluşturan otomasyon ve yapay zeka ile ilgili durum nedir gibi hususlar göz önüne alınarak belirlenecek öncelikli sektörler ve kapsamlı bir tedbirler setinin içerisinde tarifeler de önemli bir unsur olabilirdi.

Sadece tarifelerle sonuca ulaşmaya çalışmak kısmen sonuç verse de neticede işin astarı yüzünden pahalıya patlayabilir. Çünkü tarifeler konusu göründüğünden çok daha karmaşık. Konunun detaylarını uzmanları daha iyi bilirler ama biz burada sadece konuyla doğrudan veya dolaylı ilgili olabilecek birkaç husustan bahsedebiliriz:

-Her bir mal grubunda hangi tarifelerin uygulandığı ve bu alanlarda üretim açısından ülkenizin durumu önemlidir.

-Üst sınır diyebileceğimiz bağlı tarife oranları (bound rate) ile fiilen uygulanan tarife oranları arasında bir fark var mı, varsa bu farkın ne kadar olduğu ürün türüne göre önemli hale gelir.

(Örneğin buğday ithalatında “bağlı oran” çok yüksek olabilir ama ülkenin o dönem buğdaya ihtiyacı varsa uygulanan tarifeyi çok düşük tutabilir hatta sıfırlayabilir de. Fakat bu durum o ülkenin istediği zaman bağlı orana veya onun altında bir yüzdeye dönmesine halel getirmez.)

-Yine tarifeler ile ticaret açığının azaltılabileceği durumlar vardır ama ülkenizde o ürünlere ihtiyaç çok yoğunsa, siz de onları yeterli düzeyde üretemiyorsanız veya uygun alternatif tedarik kaynakları bulamamışsanız bu durum ülkenizde daha çok fiyatları artırıcı bir etki yapar, kendi hamlenizle enflasyonu artırırsınız.

-Ayrıca “ara mal” denilen ve yerli üretiminizde girdi olarak kullanılan ithalat ürünlerinde de özellikle kısa vadede eliniz çok rahat değildir. Çünkü üretime girdi olan bu ara mallar olmasa -bu konuda alternatif pazarlar bulmadıysanız veya yerli üretim için önlem almadıysanız- dâhili üretiminiz azalır.

Dolayısıyla, tarifeler konusunda genel eğilim kısa bir incelemeyle de anlaşılabilir ama politikalara temel olmak üzere gerçek durumun anlaşılması için detaylı analizlere ihtiyaç vardır. Bunlar da makul bir zamanda hemen tamamlanabilecek çalışmalardır. Trump’ın açıkladığı temel tarife oranlarını kısmen bir pazarlık unsuru olarak ta kullanmayı amaçladığı da anlaşılıyor ama her halükarda gerçek durumu tespit edecek çalışmalara ihtiyaç vardır. 3 aylık ertelemeden bilistifade sanırım ilgili birimler bu konular üzerinde harıl harıl çalışıyorlardır.

TRUMP’IN HAREKET TARZI

Trump tarifeler konusu da dâhil olmak üzere genel olarak aşırı özgüvenle hareket ediyor ve birçok konuda birden keskin hamleler yapıyor. Bazen de öyle görünmeye çalışıyor gibi.

Aşırı özgüvenin özellikle diplomasi gibi karmaşık alanlarda ciddi bir risk oluşturduğuna tarihte ve yakın zamanlarda birçok kez şahit olunmuştur. Aşırı özgüven bir lideri ve uyguladığı politikaları bir anda boşa da düşürebilir. Trump ta -politikalarından vazgeçmese de- ara ara zamanlama olarak geri adım atıyor ki tümden boşa düşmesin.

Çok taraflı konularda, mutabakat inşası, uzlaşı oluşturma – “concensus building”, bu mümkün değilse yakın iş birliği ve hedefi vuran öncelikli politikalar çok önem kazanır.

Ortamın “Ben yaptım oldu” denilebilecek bir ortam olmadığını biliyoruz. Çünkü karşıda Trump’ın yaptığı hamlelere cevap verebilecek çok güçlü oyuncular var. Çin devasa bir üretici güç –ki katma değerle üretebilmesini öğrenmiş böylesi bir rakip mücadele deen az bir adım öndedir.

Çin diyelim 35 yıl öncesi gibi fason üreten bir güç değil, markalaşma konusunda da ciddi adımlar atmış, ARGE’ye ciddi bir kaynak ayırmış, devasa sermaye birikimiyle birçok ülkede yatırım yapma kabiliyeti de olan bir ülke.

Çin ayrıca bu konuda bir işbirliği altyapısını oluşturmaya da önem veriyor ve ülkeleri ikna için de birçok kaynağa sahip. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping geçtiğimiz haftalarda Vietnam, Malezya ve Kamboçya gibi komşu ülkeleri kapsayan resmi ziyaretler yaptı; ana gündem maddesi de tarifelerle ilgili konulardı. Şi Çin Ping şu anda da Rusya’da resmi ziyarette. Orada da konuşmasında değindiği konular arasında -tarifeleri kast ederek uluslararası arenada tek taraflı adımların eleştirisi de vardı.

Ayrıca, Çin’in bir avantajı da devasa bir ekonomiyle devlette alınan bir kararın ya doğrudan devlet şirketleri ya da devletin tesir edebileceği şirketler üzerinden çok çabuk uygulamaya konulabilme imkânı.

Trump’ın eli ise bu alanda o kadar güçlü değil. Özel sektörü istediği noktaya yönlendirebilmek için Trump’ın ciddi teşvik araçlarına ihtiyacı var.

Diğer yandan, Nobel ödüllü ekonomist Stiglitz’in de belirttiği üzere, ABD’nin ihracat gelirinde imalat sanayinin payı çok az ve ABD daha çok hizmet ihracatından para kazanıyor. Bu ABD’nin bazı alanlarda üretimini artırmaması gerektiği anlamına gelmiyor ama bunun ABD gibi ücretlerin nispeten yüksek olduğu ülkelerde ciddi bir stratejiyle ve gerçekten avantajlı olunan alanlarda yapılması gerekir. Bu adımları atarken de ABD’nin zaten güçlü olduğu alanlara da zarar vermemesi beklenir.

Keskin bir şekilde devam ederse, tarifeler savaşının hem dünya ekonomisi ve küresel ticaret hem de ABD açısından ciddi sonuçları olacağı tahmin ediliyor. Bu süreçte Çin’in de zayıf olduğu noktalar var şüphesiz. Konunun Ülkemizle ilgili önemli boyutları olduğunu da biliyoruz. Fakat yazımızı çok uzatmamak için müsaadenizle tüm bu konulara bir sonraki yazımızda değinelim.

Allah’a emanet olun.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER