Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) siyasi kanadının önde gelen isimlerinden İlham Ahmed, Türkiye ile ilişkiler ve SDG’nin Suriye merkezi yönetimiyle yürüttüğü müzakereler hakkında BBC Türkçe’ye konuştu. “Terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olumlu ifadeler kullanan Ahmed, bu sürecin karşılıklı adımlarla desteklenmesini umduklarını belirtti.
Ahmed, “Bu olumlu adımların hem Kürt halkı hem de Türkiye için faydalı sonuçlar doğurmasını umuyoruz” diyerek sürecin karşılıklı güvene dayalı ilerlemesi gerektiğini vurguladı.
Silah Bırakma Çağrılarına Yanıt: “Suriye Farklı Bir Konjonktürde”
Türkiye, SDG ve YPG’nin silah bırakması gerektiğini savunuyor. Bu çağrılar karşısında Ahmed, Suriye’nin dinamiklerinin farklı olduğunu söyledi:
“Suriye toplumunun yapısı ve IŞİD’e karşı verdiğimiz mücadelenin doğası gereği, burada bir silahsızlanmadan çok entegrasyon süreci konuşulmalıdır.”
Ahmed, güvenlik tehdidinin halen sürdüğüne dikkat çekerek, SDG’nin Suriye ordusunun bir parçası olarak ülke genelinde güvenlik ve istikrar sağlayıcı bir rol oynayabileceğini söyledi.
10 Mart Anlaşması ve Şam Görüşmeleri
SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye lideri Ahmed Şara arasında 10 Mart’ta imzalanan ve yıl sonuna kadar uygulanması planlanan anlaşma kapsamında, SDG’nin Suriye ordusuna entegre edilmesi ve SDG kontrolündeki bölgelerin Şam’a bağlanması hedeflenmişti.
Bu kapsamda taraflar 9 Temmuz’da Şam’da yeniden bir araya geldi. Müzakerelerin çöktüğü iddialarını reddeden İlham Ahmed, “Görüşmelerde bazı yanlış anlaşılmalar olması doğal. Bu müzakereler devam etmeli çünkü Suriye’nin geleceği buna bağlı” ifadelerini kullandı.
Entegrasyon Süreci: “Devletin Dışında Alternatif Yapılar Kurma Niyetimiz Yok”
Ahmed, SDG’nin devletin resmi yapısının dışında kalmak gibi bir niyet taşımadığını belirtti. Entegrasyonun, müzakerelerin en zorlu başlıklarından biri olduğunu kabul eden Ahmed, şunları söyledi:
“Kadınların haklarının garanti altına alındığı, farklı toplumsal bileşenlerin haklarına saygı duyulan bir demokrasi modelini korumak istiyoruz. Tüm yetkilerin merkezde toplanmadığı, yerel yönetimlere genişletilmiş yetkilerin verildiği bir sistem savunuyoruz.”
ABD ve Fransa’nın Rolü: “Suriyelilerin Acelesi Var”
ABD’nin Suriye özel temsilcisi Tom Barrack’ın, anlaşmanın “işe yaramadığı” yönündeki açıklamalarını değerlendiren Ahmed, ABD’nin ilk kez bu kadar sorumluluk üstlendiğini söyledi. Barrack’ın “herkes kendi bölgesini istiyor, ama Şam birleşik bir Suriye istiyor” açıklamasına karşılık Ahmed, bağımsız Kürt devleti ya da federalizm gibi hedeflerinin olmadığını belirtti.
Ahmed, “Ulus devlet modeli güncelliğini yitirmiştir” diyerek, kültürel ve yerel hakların anayasal güvence altına alınmasını savunduklarını söyledi.
Ademi Merkeziyetçi Model: “Tüm Halkların Temsil Edildiği Yerel Yönetişim”
İlham Ahmed, destekledikleri modelin “ademi merkeziyetçi bir yerel yönetişim” olduğunu belirtti:
“Bu model, içinde yaşayan tüm grupların temsil edildiği, yetkilere sahip, yerel bir yönetim yapısını ifade ediyor. Bu, ayrılıkçılık değil; birlikte yaşamanın demokratik ve eşit bir yoludur.”