Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
ceyhun bozkurt logo
Ceyhun Bozkurt

9 Ay 10 Gün ve Terörsüz Türkiye’nin Doğumu – Ceyhun Bozkurt

Ceyhun BOZKURT – 11 Temmuz 2025

 

Bu satırlar yazılırken PKK’nın silah bırakan ilk grubunun haberlerini takip ediyordum. Meslektaşlarım, siyasiler, bazı STK’ların temsilcileri vs. Irak’ın kuzeyinde, bizler de ekran başında gelişmeleri takip ediyoruz.

Silah bırakanlar arasında PKK’nın lider kadrosunda yer alan iki kişiden de bahsediliyor. Yazdığı gibi ilk silah bırakma zamanı yazılan bu satırları göz önünde bulundurarak bu kişilerin Bese Hozat ve Mustafa Karasu olduğu ileri sürülmüştü.

Tarihi bir günü yaşıyoruz.

1973 Çubuk Barajı toplantısını baz alırsak 52 yıl, 1978 yılındaki Fis köyündeki ilanı sayarsak 47 yıl, 1984 yılı 15 Ağustos’unu baz alırsak da 41 yıllık terör belasının bitişinin başlangıcını yaşıyoruz. Gerçek anlamda bitiş hem de.

Cezaevinde bulunduğu halde, fitneye devam eden birinin “ABD istedi diye bıraktı” dediği PKK, özünde kendisi açısından deniz bittiği için silahları bırakıp örgütü feshediyor. Bu süreç olmasa belki 2-3 yıl daha mücadeleyle yine bitireceğimiz terörü artık “Silahlarını bırak, teslim ol” diyerek teslim almanın çok sayıda avantajı var:

  • Türkiye’nin birliği bütünlüğü çerçevesinde hareket edilmiş olacak.
  • PKK terörüne şehit vermemiş olacağız.
  • Örgütün yoldan çıkardığı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının gerekli hukuki süreçlerden sonra Türkiye’deki normal yaşama, ailelerine kavuşmasının önü açılacak.
  • Emperyalist-Siyonist canavarın kan üzerinden beslemeye çalıştığı Türkiye düşmanlığının önünü kesmiş olacağız.
  • Türkiye’nin enerjisini perde arkasındaki gerçek düşmana yoğunlaştırmasının önü açılacak.

Tabii ki insanı, siyasi, askeri, ekonomik, sosyolojik vb. çok sayıda faktör de olacak.

Ama şunun altını büyük harflerle çizelim:

Türkiye çok ama çok büyük bir iş başardı. Kendi göbeğini kendisi kesti.

Türkiye’nin yendiği PKK sadece bir terör örgütü değildi. Terör örgütünden daha büyük bir organizasyonu temsil ediyordu. Elbette devlet değil bir örgütlenmeydi ama PKK örgütlenmesiyle, imkan ve kabiliyetiyle, aldığı destekle vs. özellikleriyle bir çok devlete diz çöktürebilecek, birçoğundan da istediği tavizi alabilecek güçte bir örgüttü.

Başta son 35 yılda Batılılar olmak üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi 5 ülkenin açık veya kapalı bir şekilde siyasi, askeri, ekonomik desteğini mutlaka almış bir örgütten bahsediyoruz. Böyle bir örgüte havlu attırmak kolay değildir.

Gelecekte ne olacak sorusu da merak konusu. Irak’ta PKK’nın silah bırakma görüntülerinin gelmesiyle birlikte çözülme hız kazanacaktır. Benzer gelişmeler Suriye’de hatta İran’da da yaşanacak.

Gelişmelerin bu kadar kazasız belasız ilerlemesinin insanı huzursuz etmesi de söz konusu. Ancak unutmayalım ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli, adeta 40 ateşten geçmiş, son derece tecrübeli siyaset ve devlet adamları. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreci daha önce yaşadı ve Habur kazasının nelere yol açtığını gördü. Bir ‘dejavu’ya fırsat vermeyecektir. Yani geçmişten ders çıkarılmıştır.

PAZARLIK VAR MI?

Muhalif kanadın bu sürece cılız bir destek sunduğunu görüyoruz. Sürekli olarak “ne karşılığında?” diyorlar. Bizim bildiğimiz ve gördüğümüz kadarıyla Türkiye’nin kırmızı çizgilerinin çiğnenmesi dahil olmak üzere hiçbir zaman Türkiye’ye zarar verecek bir pazarlık söz konusu olmadı. Sadece DEM Parti cephesinde bir af beklentisi var. O da teslim olan militanlara yönelik bir af beklentisi…

RAHATSIZ OLANLAR VAR

PKK’nın fesih kararını hazmedemeyenler, silah bırakıp teslim olmayı sindiremeyenler, kaostan menfaati olanlar, yabancı servise hizmet edip hizmet bedeli alanlar ve ülke içinde Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırsa bunun bir siyasi kazanca dönüşeceğinden endişe edenler gibi çok çeşitli, farklı bileşenler var.

Şu ana kadar ana muhalefet mümkün mertebe sürece fazla karşı duruş sergilemeden cılız da olsa destek veriyor görünüyor ancak taraftar kitlesi dediğimiz sosyoloji bayağı karşı. Peki bu nasıl oluyor? Bu durum medya ve sosyal medyada yazan çizenlerin sürece karşı kötümser ve karamsar tablolar çizmeleri şehitlerimizi ileri sürerek konuyu ajite etmelerinden kaynaklanıyor.

Ben ve benim gibiler Çözüm Süreci’ne karşı çıktığımızda söylediğimiz her uyarı doğru çıktı. Örgüt, tüm iyi niyete rağmen süreci suistimal etti ve ülkemizi bölmeye kalktı. Şimdi sürece eleştiren değil, saldıranların söyledikleri tek tek boşa düşüyor.

Devlet Bahçeli, “Öcalan örgütü feshetsin” dedi, “Yapamaz” dediler, Öcalan 27 Şubat’ta fesih çağrısını yaptı.

“Örgüt bırakmaz, Öcalan’ı dinlemez” dediler, PKK 5-7 Mayıs’ta örgütü fesheden kongreyi yaptı.

“Silah bırakmayacaklar” dediler, örgüt bırakmaya başladı.

Yıllardır şehit ve evladı dağa kaçırılan Diyarbakır annelerine bir gün dahi destek vermek akıllarından geçmeyen bu kesim bugün milli bir tavır sergileme iddiası ile yazıp çiziyor ve konuşuyor.

Yıllardır HDP’ye “Teröre karşı arana mesafe koy” demeyenler, bugün Dem Parti’nin Terörsüz Türkiye’ye destek vermesine tepki gösteriyor. Oysa Kandil’in bölücü talepleriyle ittifak yapmışlardı. Ancak bugün DEM Parti gerçek anlamda terörle arasına mesafe koyuyor ve en büyük tepkiyi muhalefetten alıyor.

Yakında muhalefetten bazılarına “Aranıza terörle mesafe koyun” dersek şaşırmayacağımı söyleyebilirim.

Özetle, 200 yıllık emperyalist saldırının en büyük ayaklarından olan 50 yıllık son ve en büyük isyan artık sona eriyor. PKK artık tarihe karışacak.

Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’ye elini uzattığı 1 Ekim tarihiyle arasında tam 9 ay 10 gün olan bugün, artık isyanların bittiği, Türkiye’nin, Türk’ün, Türk’üyle Kürt’üyle Türk milletinin yüzyılının başladığı bir çağa giriyoruz.

Terörsüz Türkiye hayırlı olsun.

Önemini gelecek yıllarda anlayacağız…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER