Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
ceyhun bozkurt logo
Ceyhun Bozkurt

Bu Aşamaya Nasıl Gelindi-Ortada Bir Tiyatro Var mı? – Ceyhun Bozkurt

Ceyhun BOZKURT – 12 Temmuz 2025

 

Terörsüz Türkiye hedefinde dün önemli bir eşik aşıldı. Başlarında KCK terör örgütünün Yürütme Konseyi eşbaşkanı Bese Hozat’ın da bulunduğu 30 militan silahlarını imha ederek örgütün silah bırakmasını sembolik olarak başlattı.

Bese Hozat’ın silah bırakması, daha doğrusu yakması önemliydi. KCK’nın en tepe ismi olarak silah bırakmasıyla KCK’ya bağlı PYD’ye ve PJAK’a da kaçacak alan bırakmamış oldu. Artık bu örgütler ya kendilerini tamamen ayrı bir örgüt olarak tanımlayarak silahlı teröre devam edecekler ya da bu karara uyup silah bırakacaklar. Çünkü iki örgüt de KCK örgütlenmesi içinde Suriye ve İran’da görevli bulunmakta. En tepenizdeki isim silah bırakıyorsa, bu karar sizi de bağlar.

Tabii bu sürece gelmek kolay olmadı.

Art niyetli, belki de Pentagon’un savunma bütçesinde yer alan psikolojik harekat fonlarından faydalanan bazı kişiler hariç bazı vatandaşlarımızda bu konuda halen şüpheler olduğu görülmekte. Şüphelenmelerine kızamayız. Çünkü geçmişte yaşanan bazı süreçler, örgütü güden emperyalist-siyonist aklın yönlendirmesi ve desteği, örgütün de suiistimalleriyle akamete uğramıştı.

Benim de o günün şartlarında yöntem olarak başarılmasına inanmadığım ve eleştirdiği Çözüm Süreci’nde örgüt sürecini, şehirlere militan yetiştirme/yerleştirme, Suriye’deki gücünü genişletme ve tahkim etme vb. çerçevede kullandı. Yani istismar etti. Hatta üstüne Ayn el Arap’taki gelişmeleri bahane ederek Türkiye’de ayaklanma provaları yaptı. Ayrıca içimizde bulunan FETÖ’cü unsurların da manipülasyonları ile adeta örgütün taleplerini içeren yasal-anayasal çalışmalar yapıldı. Örgütün kurucu lideri Öcalan’ın 28 Şubat 2015 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda okunan mektubu çok önemli bir göstergedir. O dönemin iç ve dış şartları nedeniyle örgüt taleplerini en üst sınıra çıkarmıştı. Bunları hatırlayan vatandaş “acaba” sorusunu soruyor. Onların kafalarındaki sıkıntıları gidermek, onların yüreğine su serpmek bizlerin görevi.

Terörün devamını isteyen milliyetçi görünümlü emperyalist-siyonist aparatlarına karşı yapılacak tek şey ise onlarla sonuna kadar mücadele etmek.

Gelelim bu sürece nasıl gelindiğine…

Hatırlayalım; 2015 yılı Haziran’ına gelindiğindeki ahval ve şerait aynen şu şekildeydi:

  • DEAŞ saldırıyordu.
  • PYD, ABD desteğiyle Suriye’nin yaklaşık 3’te birini işgal etmiş, Fırat’ın batısına dayanmıştı.
  • FETÖ,hem Türkiye Cumhuriyeti’ni içeriden zayıflatıyordu hem de PKK terör örgütüne destek veriyordu.
  • İç cephe sarsılmış, siyasi olarak istikrar ortadan kalkmıştı. Örgütün taleplerini dile getiren HDP, CHP’nin “Her evden bir oy CHP’ye bir oy HDP’ye” sloganıyla barajı aşmış, Yeni CHP ve HDP üzerinden yeni bir siyasi dizayn planlanmıştı.

Üstüne üstlük, KCK/PKK terör örgütü 11 Temmuz 2015’te yaptığı açıklamayla sözde ateşkesi bitirdiğini açıkladı. 20 Temmuz 2015 Suruç (DEAŞ), 22 Temmuz 2015 Ceylanpınar (PKK) terör saldırılarıyla da artık kaçınılmaz olarak süreç sonuçlanmıştı.

PKK’nın yıllar içinde eğitip şehir merkezlerine gönderdiği militanlar YDG-H adı altında Türkiye Cumhuriyeti’nin mahallelerini, caddelerini, sokaklarını adım adım işgal ediyor ve Türkiye Cumhuriyeti hukuku ortadan kalkıyordu.

İşte büyük Gazi’nin ifadesiyle bu ahval ve şerait içindeyken 24 Temmuz 2015’te operasyonlar başladı. Hem yurt içinde hem de sınır ötesinde Türkiye terörü vurmaya başladı.

Kolay olmadı.

  • Yurt içindeki operasyonlarda özellikle şehir merkezlerinde sokak sokak, ev ev çatışmalar yaşandı.
  • Ek olarak kırsaldaki terörist varlığı da imha edildi.
  • Eş zamanlı olarak Irak ve ABD’nin silahlarıyla donatılan PYD’nin ve aparat örgüt DEAŞ’ın bulunduğu Suriye’de operasyonlar yapıldı.
  • Bu operasyonlar yapılırken, bu terör örgütünün arkasındaki emperyalist-siyonist aklın devlet içine sızan aparatları da hedef alınmaya başlandı.
  • FETÖ terör ve casusluk örgütü eliyle gerçekleştirilmek istenen 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi püskürtüldü.
  • Şehirlerimizde, caddelerimizde, sokaklarımızda bombalar patlatan diğer terör örgütleriyle de kora kor mücadele edildi. DEAŞ’ından DHKP-C’sine tüm terör örgütleri etkisizleştirildi.
  • 15 Temmuz’un püskürtülmesiyle iç cepheyi içeriden sarsan Gladyo unsurları da temizlenmeye başlandı.
  • Gladyo’nun (FETÖ’nün) sadece asker-polis vb. güvenlik ve istihbarat bürokrasisi içindeki unsurlarıyla değil, medyadaki enformasyon ayağıyla da mücadele edildi.
  • Terörün finansal ayağına karşı sert tedbirler geliştirildi.

Bu ve daha çok sayıda tedbir ve mücadele neticesinde örgütün 1982’de KDP İle yaptığı anlaşma neticesinde 1982 sonu-1983 başında yerleşmeye başladığı Irak’ın kuzeyindeki varlığı ortadan kaldırılmaya başlandı. Pençe Kilit Harekatı neticesinde örgütün Irak’taki varlığının Türkiye ile sınır bağlantısı koptu.

Bir dönem Lice’de 1000 militanlık kampı bulunan örgütün Diyarbakır’ın bütününde 2 ila 4 kişilik militan kadrosu kaldı.

2014’te gündem 15-16 kişinin katıldığı örgüte 2022 yılında 7-8 günde bir kişi katılır hale geldi. Örgüte müzahir kitle bile örgütün kazanacağına olan inancı ortadan kaldırıldı.

Ve daha birçok olay.

Gelinen aşamada artık iki yol vardı:

  • Ya örgütle mücadele silahlı olarak sürecek ve 3-5 sene sonra örgüt imha edilecekti.
  • Ya da örgüte dönem dönem militanlar özelinde yapıldığı gibi genel olarak “silah bırakın” çağrısı yapılacaktı.

İlkinde şehit vermeye devam edecektik. Bu ülkenin askerinin, polisinin her zaman şehadet bir adım ötesinde yürür. Askerimiz, polisimiz, korucumuz, istihbaratçımız bu bilinçle mücadelede yer alır ve şehit olmaktan korkmaz elbette. Yarın yine olsa yine aynı mücadeleyi yürütür. Ama artık yenilmiş bir örgüte bir yiğidimizin daha feda olmasını istemedik. Bu nedenle ikinci yol seçildi. Örgütü kuran kişi olan Abdullah Öcalan da bu çağrıyı kabullendi ve silah bırakma ve örgütün feshi çağrısı yaptı. Çünkü artık deniz bitmişti.

Özetle Türkiye yenilmedi…

Terörü yendi, yeni döneme, Türkiye yüzyılına teröre son veren ülke olarak giriyor.

Devam edeceğiz…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER