Ceyhun BOZKURT – 06 Ağustos 2025
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü insanlık tarihinin en aşağılık soykırımına tepkiler dünya genelinde artarken, Filistinliler açlıkla da katlediliyor. Bu durum Avrupa’nın İsrail yanlısı yönetimlerini de büyük oranda zor duruma soktu.
İngiltere ve Fransa gibi G7’nin önemli iki ülkesi başta olmak üzere Avrupa’nın çok sayıda ülkesinde Filistin devletini tanıma eğilimi arttı. Eylül ayı bu nedenle sıcak geçecek gibi. Çünkü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu tanıma dünyaya ilan edilecek.
Batı’nın Kirli Geçmişi ve Bugünkü Zoraki Adımları
İngiltere ile Fransa özelinde konuşacak olursak, bu iki ülkenin geçmişine bakıldığında sadece Filistin konusunda değil birçok konuda günahlarının çok olduğunu söylemek mümkün. Sömürgecilik, katliam, işgal, terörizme destek vb. gibi suçların faili iki başkentten bahsediyoruz.
Ancak yine de zorla olsa da tanıma kararları olumlu. 0-10 arası puanlama yaparsak bir sıfırdan büyüktür. Bu iki başkentin diğer bazı başkentlerle beraber bu aşamaya gelmesini birinci adım olarak görebiliriz.
Soykırım başladığından bu yana İsrail’e askeri ve siyasi desteğini esirgemeyen İngiltere’de tersine bir sürecin işlediğini de söyleyebiliriz. Örneğin İngiliz Parlamentosu, Yahudi lobisi tarafından masrafları karşılanarak İsrail’e götürülen iki tane İngiliz vekil Peter Prinsley ve Cat Eccles hakkında soruşturma başlattı.
Özetle Avrupa’da yükselen bir soykırımcı Netanyahu rejimi karşıtlığı görüyoruz. Yönetimler, kendi halklarının baskısıyla bu konuda adım atmak zorunda kaldılar. Tabii burada İspanya, İrlanda gibi en baştan itibaren insanlığın vicdanını dile getirmede bayraklaşan Avrupa ülkelerini kenarda tutuyoruz. Onları tarih Hitler faşizmine karşı duran cephedeki ülkeler gibi onurlu ülkeler sınıfına kaydetti.
Temmuz ayı sonunda, Slovenya’nın İsrail’in soykırımcı katil iki bakanı Ben-Gvir ve Smotrič’in ülkeye girişini yasakladığı ortaya çıktı. Slovenya hükümeti yaptığı açıklamada, bu adımın “Avrupa Birliği’nde türünün ilk örneği” olduğunu ve gerekçesinin “iki aşırı görüşlü bakanın soykırım çağrısı yapan açıklamaları nedeniyle ülkede istenmeyen kişi ilan edilmeleri” olduğunu vurguladı.
Hollanda da, Slovenya ile birlikte tarihinde ilk kez İsrail’i bir güvenlik tehdidi olarak kabul etti. Karar, Güvenlik ve Terörle Mücadele Alanında Eylem Koordinasyon Ofisi tarafından alındı. Hollanda istihbarat ve güvenlik servislerinin yayınladığı ortak raporda, İsrail ilk kez resmi olarak Hollanda’nın ulusal güvenliğine tehdit oluşturan bir ülke olarak tanımlanıyor. Yazarlar, İsrail’in ülkede kamuoyunu manipüle etmeye ve dezenformasyon kampanyaları düzenleyerek siyasi kararları etkilemeye çalıştığını belirtiyor.
Avrupa’da Gündelik Hayatta da İsrail Tepkisi
Avusturya’nın Viyana kenti gibi Avrupa ülkelerinin en kültürel başkentlerinde, restoranların İbranice konuşanlara hizmet vermeyi giderek daha fazla reddetmesi de dikkat çekici.
Ayrıca başta Yunanistan olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde İsrailli turistler her gittiği yerde protestolarla karşılanıyor.
ABD’de de kamuoylarında benzer bir durum söz konusu. Son yapılan anketlere göre İsrail’e destek en düşük seviyesine inmiş durumda. Gallup tarafından yapılan araştırmaya göre, ABD’lilerin sadece yüzde 32’si İsrail’e desteklediğini belirtmiş. Bu oran, 7 Ekim sonrasındaki en düşük oran. İsrail’in soykırımı devam ettiği sürece bu oran giderek aşağılara çekilecek.
Kamuoyuna rağmen ABD’nin yönetimi ise İsrail’deki soykırımcılara desteği vermeye devam ediyor. Örneğin Avrupa ülkelerinin attığı adımlar Amerikan yönetiminde rahatsızlık oluşturdu. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya göre bu durum “sadece Hamas propagandasına hizmet ediyor ve dünyayı geriye götürüyor.”
Ağustos ayı başlarında, Kudüs’teki Batı Duvarı’nı ziyaret eden ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson da, “Amerika her zaman İsrail’i destekleyecek ve her zaman onun refahı için dua edeceğiz” demişti. Son olarak Trump yönetimi, İsrailli şirketleri boykot eden ABD eyalet ve şehirlerine, doğal afetlerin sonuçlarını ortadan kaldırmak için federal yardım sağlanmayacağını duyurdu.
Özetle, AB kendisini soykırım lanetinden kurtarmak için geç de olsa harekete geçerken, Amerikan yönetimi tarihin çöplüğüne gidecek Netanyahu rejimiyle beraber dibe çökmeye devam ediyor.
YORUMLAR