İstanbul sabah saatlerinde depremle sarsıldı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremin 13 Mayıs 2025 tarihinde saat 07.18’de, yerin 6.8 kilometre derinliğinde ve 3.8 büyüklüğünde meydana geldiğini duyurdu. Depremin merkez üssü olarak Büyükçekmece açıkları gösterildi. Kentin birçok noktasında hissedilen sarsıntı, kısa süreli paniğe neden oldu.
Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 4.1 olarak ölçtüğünü açıkladı. Bu farklılık dikkat çekerken, gözler bir kez daha uzman açıklamalarına çevrildi.
Kandilli: “Deprem büyüklüğü 4.1”
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi, sabah saatlerinde meydana gelen depremin büyüklüğünü 4.1 olarak kaydetti. Derinliğini ise 13.6 kilometre olarak belirtti. Farklı veri açıklamaları, kamuoyunda yine “Hangi kurum doğru ölçüm yapıyor?” tartışmalarını gündeme getirdi.
Naci Görür: “Stres alanlarında değişim sürüyor”
Deprem sonrası sosyal medyada bir paylaşım yapan Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, sarsıntının önemine dikkat çekti. Görür, “Bu sabah KAF’ın Kumburgaz Fay zonunda 13,6 km derinde 4,1 deprem oldu. Bu zonda stres alanlarında değişimler devam ediyor. Sevgiyle.” ifadesini kullandı. Görür’ün bu açıklaması, Marmara Denizi altındaki sismik hareketliliğin sürdüğünü bir kez daha hatırlattı.
İTÜ’den kapsamlı rapor: 1766’dan bugüne sismik stres birikimi var
İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) tarafından hazırlanan ön rapor, Marmara Denizi’nde meydana gelen son depremlerle ilgili dikkat çekici veriler sundu. Özellikle 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem sonrası bölgede artçıların sayısının 291’i aştığı, bu depremlerin büyük kısmının Kumburgaz Havzası çevresinde yoğunlaştığı kaydedildi.
Raporda, meydana gelen ana şokun 20×12 kilometrelik bir alanda yaklaşık 30 santimetrelik yer değiştirmeyle oluştuğu belirtildi. Ayrıca, 1766 yılından bu yana biriken sismik gerilimin sadece yüzde 12’sinin boşaldığı ifade edildi.
En yüksek sarsıntı Küçükçekmece’de hissedildi
Rapora göre, 23 Nisan’daki depremin ardından bölgede en yüksek ivme değerleri İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde kaydedildi. Diğer dikkat çeken bölgeler arasında Marmara Ereğlisi, Eyüp ve Avcılar yer aldı. İvme değerlerinin zemin yapısıyla doğrudan ilişkili olduğu ve mevcut modellerle ölçülen değerler arasındaki uyumun yüzde 65’in altında kaldığı tespit edildi.
“Kumburgaz segmenti hâlâ tehlikeli” uyarısı
MATAM Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Kumburgaz segmentinin sadece 20 kilometrelik bir kısmında hareket yaşandığını belirtti. Segmentin toplam uzunluğunun 80 kilometre olduğunu hatırlatan Yaltırak, “Fayın yalnızca küçük bölümünde yaklaşık 30 santimetrelik bir hareket yaşandı. Halbuki aynı bölgede 3,7 metrelik bir gerilim birikmiş durumda. Bu, büyük depremin habercisi değil ama ‘Stres boşaldı.’ demek de yanlış. Fayın büyük kısmı hâlâ yerinde duruyor.” açıklamasında bulundu.
Çoklu kırılma uyarısı: “Zincirleme senaryo en kötü olasılık”
Prof. Dr. Cenk Yaltırak, geçmişte yaşanan büyük depremlerde olduğu gibi, Marmara’da da zincirleme kırılmaların yaşanabileceği uyarısını yineledi. 1999 İzmit ve Düzce depremlerini örnek gösteren Yaltırak, “1999’da tek bir deprem olmadı, üç ayrı fay aynı anda kırıldı. Aynı gün Düzce de kırılsaydı, yıkım çok daha büyük olurdu.” diye konuştu.
Bu tür çoklu kırılmaların Kahramanmaraş depremlerinde de yaşandığını vurgulayan Yaltırak, “Farklı segmentlerin arka arkaya kırıldığı bir senaryo, en kötü senaryo olarak kabul edilmeli.” değerlendirmesini yaptı.
“7.8 büyüklüğündeki deprem senaryosu hayal değil”
Yaltırak, Marmara için sık sık gündeme gelen 7.8 büyüklüğündeki deprem senaryosunun korku değil bilim temelli bir uyarı olduğunu söyledi. “Bu sayı, bilimsel olarak yapılmış doktora çalışmalarıyla, moment hesaplarıyla, fay uzunluklarıyla hesaplandı. Yani bu rakamın arkasında ciddi bir akademik emek var.” dedi.
Bu büyüklükte bir depremin özellikle Kumburgaz Fayı’nın tamamının kırılmasıyla mümkün olabileceği kaydedildi.
“Toplum 7.1’e göre hazırlanırsa, 7.8’de ölürüz”
Depreme karşı alınması gereken önlemler konusunda da net konuşan Yaltırak, “Bir segment kırılırsa 7,1 olur, ikisi kırılırsa 7,4, üçü kırılırsa 7,6, dördü kırılırsa 7,8. Eğer siz 7,1’e göre şehirlerinizi tasarlarsanız, 7,8 olursa ölürsünüz ama 7,8’e göre hazırlarsanız, 7,1 olursa bir şey olmaz.” uyarısında bulundu. Bu açıklama, kent planlamasının mutlaka en kötü senaryoya göre yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.
“Gerçekleri konuşanlar değil, rahatlatanlar dinleniyor”
Toplumun bilimsel uyarılardan uzaklaştığına dikkat çeken Yaltırak, “Ama insanlar duymak istediklerini dinliyor. Bu, bilimden uzaklaşma hali. İnsanlar gerçekleri konuşanlara değil, kendilerini rahatlatanlara inanıyor ama gerçek şu ki doğanın keyfi yok. Unutuldukça deprem hatırlatıyor kendini.” sözleriyle durumun ciddiyetini bir kez daha vurguladı.
“Yarın 6.5 olmayacak diyemem!”
Son olarak, Marmara için riskin her an var olduğunu belirten Prof. Dr. Yaltırak, “’Yarın Marmara’da 6,5 büyüklüğünde bir deprem olmayacak.’ diyemem. Olursa da bilmiş olmam. Bu bir tahmin değil, bir risk yönetimi meselesidir.” ifadeleriyle, halkın afet farkındalığı kazanmasının hayati önem taşıdığını dile getirdi.