Şeytan Aynı Şeytan – Coşkun Başbuğ

Coşkun BAŞBUĞ – 10 Temmuz 2025

Biz terörsüz Türkiye diye yoğun bir çabanın içine girsek de birileri çıkmamış candan umut kesilmez misali halen umutsuzca debeleniyor.

Zira o birileri bu işin “terörsüz Türkiye” ile kalmayacağını, bu işin “terörsüz Irak”, “terörsüz Suriye” ye sıçrayacağını ve nihayetinde “terörsüz dünya” ile dünyanın başına bela edilen bu kirli projenin çöpe gideceğini çok iyi biliyor.

Ama korkunun ecele faydası yok, zira işin sonu hızla oraya gidiyor.

Kim Bunlar…

O birileri kim hemen özneleri yerine koyalım.

O birileri hepinizin tahmin ettiği gibi emperyalist güçler.

Peki o güçler içinde kimler var gelin birlikte hatırlayalım.

Yapı içinde elbette yılanın başı Amerika ile yılanın kuyruğu İsrail var. Bu iki yılanın yanı başında ise Almanya, Fransa, Yunanistan gibi diğerleri var. Bir de tüm bu yılanların içinde alayının yularını tutan İngiltere var.

Peki, Neler Oluyor…

Aslında olan biten belli.

Vahşi batının emperyalist ülkeleri, terör üzerinden kana buladığı ve bugüne kadar at koşturduğu bu coğrafyada yediği tokadı ve aldığı yenilgiyi kabullenmekte zorlanıyor ve halen yukarıda da belirttiğim gibi çıkmamış candan umut kesilmez misali şeytanlık peşinde koşturuyor.

İşte bu niyetle bölgeye gelen Amerika ve Fransa geçtiğimizi gün Suriye’nin başkenti Şam’da kritik görüşmeler gerçekleştirdi.

Nasıl Oldu…

ABD ve Fransa’nın desteğiyle Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan SDG içinden oluşturulan siyasî ve askerî bir heyet Suriye hükûmet yetkilileriyle görüşmek üzere Şam’a gitti.

Bu görüşme ile Suriye geçici devlet başkanı Ahmet El-Şara ile çatısını terör örgütü YPG’nin oluşturduğu SDG’nin elebaşısı Mazlum Abdi, Suriye’nin kuzeydoğusunun geleceğini belirlemek için ikinci kez Şam’da bir araya gelmiş oldular.

Şara ile Mazlum Abdi arasında yapılan bu toplantıya ABD Başkanı Trump’ın Suriye özel temsilcisi Tom Barrack ile Fransa temsilcisi Jean-Baptiste Febvre de katıldı.

Neler Görüşüldü…

Açık kaynaklardan alınan bilgiye göre toplantıda Şam ile YPG arasında 19 Mart’ta varılan mutabakat görüşüldü.

ABD ve Fransa’nın gözetiminde başlayan bu görüşmelerde daha önce imzalanan anlaşmaların yeni bir sürece evrilmesi hedeflendi.

Görüşmelerin bir başka gündem konusu ise bir süredir tıkanan sürecin ilerlemesini sağlamak maksadıyla Şam ile Suriye’nin Kuzeydoğusu arasında yeni bir süreç başlatmaktı.

Bu kapsamda SDG’nin Suriye hükûmetiyle birleştirilmesini içeren anlaşma şartlarının uygulama esaslarının ele alındığı bildirildi.

SDG’nin talebi üzerine Washington’un da onay vermesiyle anlaşmanın bazı hükümlerinde değişiklik yapılabileceği ileri sürüldü.

Fransa’nın ABD’ye anlaşmanın uygulanması konusunda destek verdiği de iddialar arasında.

Ayrıca toplantıda; ABD temsilcisi Barrack’ın talebiyle anlaşma ile birlikte Suriye’de bulunan(!) DEAŞ’a karşı mücadelede uluslararası koalisyon, Suriye hükûmeti ve SDG güçleri arasındaki iş birliğinin de ele alındığı ifade ediliyor.

Ne Anlamalıyız…

Görüldüğü gibi coğrafya kaderine bırakılmıyor, herkesin bir hesabı var.

Amerika ile Fransa’nın da var. Bu nedenle iki ülkenin baş başa vererek Şam da yaptığı toplantı üzerinde dikkatle durulmalı ve neden Türkiye’nin bu toplantıya davet edilmediği de çok iyi sorgulanmalıdır.

Amerika ile ilişkiler iyi gidiyor şu an için bir sorun yok.

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barrack Şam’da kurduğu temaslar sonrası önemli açıklamalar yaptı.

Bu açıklamaların hepsi Türkiye’nin politikaları ile örtüşüyor. İşte o açıklamalardan birkaç cümle;

“SDG Suriye hükümetiyle müzakere etme konusunda “yavaş” davranıyor. Suriye’de yalnızca bir yol var ve o yol Şam’a çıkar… (Suriye’de) federalizm işlemez. SDG, Suriye’nin tek vatan, tek ordu ve tek Suriye halkı olduğu gerçeğini bir an önce kabul etmelidir.”

Her ne kadar Amerika ile Suriye’de politikalarımız örtüşse de Fransa bilsin ki toplantıda nelerin konuşulduğu ve Fransa’nın ne dolaplar çevirmeye çalıştığı Türkiye tarafından yakından takip ediliyor.

Etmemizde şart zira özellikle Avrupa’nın ve Fransa’nın Suriye’ye bu kadar burnunu sokması hayra alamet işler değil.

Şu bir gerçek ki coğrafya yeni bir Picot’u kaldırmaz…