Coşkun BAŞBUĞ – 29 Eylül 2025
Tam iki yıldır gece gündüz Filistin’i yazıyorum, Filistin’i çiziyorum, Filistin’i anlatıyorum.
Katıldığım her programda, verdiğim her konferansta Filistin’de yaşanan soykırımı, oynanan oyunları, bu oyun tutmadığı takdirde yerine konacak diğer alternatif oyunları anlatmaya çalışıyorum.
Bu oyunları anlatırken de “Filistin’i bekleyen tehlikeler” başlığıyla bölgede oynanma ihtimali olan üç alternatif plan üzerinde duruyorum.
Şimdi sırasıyla bu planlar nelerdir, anlamaya çalışalım.
A Planı…
Bu planların ilki, yani A planı Gazze’nin insansızlaştırılmasıydı.
Plana göre İsrail Terör Örgütü havadan ölüm yağdıracak, örgütün kara unsurları da kuzeyden tanklarla Gazze’ye girecek ve yaptığı bu girme harekatı ile insanları güneye, Refah kapısına doğru sürecek, bu saldırılara dayanamayan Filistinliler de Refah kapısını patlatıp arkasına bakmadan kaçarak soluğu Mısır’da alacaktı.
Olmadı…
Plan ters tepti, işler hiç de öyle planlandığı gibi gitmedi.
Filistinliler ölürüz topraklarımızı asla terk etmeyiz dediler ve onca şerefsizce saldırıya rağmen bugüne kadar aslanlar gibi direndiler, asla teslim olmadılar.
Şeytani yapı hemen B planına geçti.
B Planı…
Bu plana göre Filistinliler zorla başka ülkelere taşınacaktı.
Planı uygulamak üzere hazırlıklar başladı.
Planı uygulayabilmek için zamanında Osmanlı’ya teklif edildiği gibi Mısır’a da alçakça bir teklif yapıldı.
Teklife göre Mısır, Refah kapısını açıp Filistinlileri kabul ettiği taktirde bütün borçları İTÖ tarafından ödenecek, bundan gayrı ayrıca nakit para da verilecekti.
Bu aşağılık ve ahlaksız teklif tam da İsrail gibi soysuz bir örgüte yakışan teklifti.
Ama bu da olmadı.
Türkiye’nin gayretleri ve Mısır’a verdiği destek ile teklif reddedildi ve böylelikle bu planda çökmüş oldu.
Zaten Mısır teklifi kabul etse dahi Filistin’in Yiğitleri asla Gazze’yi terk etmeyeceklerdi.
O halde derhal üçüncü plana yani C planına geçilmeliydi.
C Planı…
Bu plan benim en tehlikeli gördüğüm plandı.
İşler iyice çıkmaza girdiğinde bu plana geçilecek ve plan iki devletli çözümün tek çıkar yol olduğu haberlerinin yayılması ile başlayacaktı.
Kulaklara hoş gelen iki devletli söylemlerle beyinler uyuşturulacak ve uyuşmanın ardından çözüm planı zihinlere şırıngalanacaktı.
Zihinlere bu plan yedirildikten sonra uygulamaya geçilecek ve ilk iş olarak Gazze’ye uluslararası askeri bir güç yerleştirilecekti.
Böylelikle gayri resmi yollardan işgal edilemeyen Gazze resmi(!) yollarla işgal edilmiş olacaktı.
Bu güç Irak’ta uygulanan “çekiç güç” benzeri bir askeri güç olacaktı.
İsrailli durduruyoruz, bölgeye ateşkes, barış ve huzur getiriyoruz bahanesiyle oluşturulacak bu askeri güç Amerika kontrolünde, İngiltere, Fransa gibi emperyalist ülkeler ile bu sinsi planı kamufle etmek adına batıyla iş birliği içinde olan birkaç Arap ülkesinden oluşacaktı.
Bu yapı Gazze’ye girdikten sonra Hamas’a silah bıraktırılacak ve aynı zamanda bu olayla eş zamanlı Gazze’yi yönetecek kukla bir siyasi yapı Filistinlilerin başına getirilecekti.
Bu siyasi yapının başına Tony Blair gibi batıdan bir isim bu mümkün olmadığı takdirde Mahmut Abbas gibi Batı kuklası ülkesini satan bir hain iş başına getirilecekti.
Böylelikle Irak’ta olduğu gibi illegal yollardan işgal edilemeyen Gazze legal yollardan işgal edilmiş olacaktı.
Plan İşliyor…
Amerika’nın uyguladığı taktik, kurduğu yeni oyun tam da bu.
“C” planı…
Oyunu çözmek, tezgâhı anlamak için kendimize şu soruları sormalıyız.
Malum İngiltere ve Fransa bir anda Filistin’i tanıyoruz, iki devletli çözüm diyerek ortalığa dökülüverdiler.
Şimdi soralım İngiltere’ye…
İki yıldır on binlerce insan katledilirken, soyu kırılırken kılı kıpırdamayan İngiliz ne oldu da bir an da değişti ve böyle bir karar aldı.
Kralın kafasına taş mı düştü, bir anda vahiy mi geldi, rüyasına katledilen Filistinli bebekler mi girdi?
Ne oldu da böyle bir karar aldı?
Ardından Fransa’nın gelmesi de oyunun bir başka perdesi.
İşte bu ve benzer soruları sıraladığınızda alınan Filistin’i tanıma kararının tam bir tuzak olduğunu anlarsınız.
Üstelik aynı İngiltere tanımak yetmez İsrail’e olan silah satışlarını da durduralım diyen siyasileri duymazdan geldi ve silah satmaya halen devam ediyor.
Sonuç olarak sürecin buram buram tuzak kokan bir yola doğru hızla gittiğini görüyorsunuz.
Şüphelenmekte haklı mısınız?
Bence son derece haklısınız.
YORUMLAR