Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Celalettin Yavuz

Dünya Gerilirken Türkiye’deki Siyasi Partilerde Asker Emeklisi Yokluğu – Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 20 Aralık 2025

 

2025 yılı dünyanın daha da gerildiği bir yıl olarak geride kalıyor. 2026 yılında da bu gerilimin artarak devam edeceği yönündeki emareler açıkça görülebilmektedir. Hal böyle iken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’de sadece Ak Parti’den bir milletvekili asker kökenlidir.

Bu kişi Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı da yapmış olan Hulusi Akar’dır. Onun dışında biri daha mesleğe bile başlamadan teğmen rütbesiyle ayrılan biri (Ak Partili), diğeri de hava teknik astsubaylığından emekli (İYİ Partili) bir diğer milletvekili olup, askeri strateji ve güvenlik politikaları alanlarında hiçbir tecrübeleri bulunmamaktadır.

28. Dönem Meclisi diplomat kökenliler açısından da içler acısı durumdadır. CHP’den Namık Tan bu özellikleri taşırken, Ak Part’den “meslek memuru” olmaksızın Pekin Büyükelçiliği yapmış olan Abdulkadir Emin Önen’in diplomatlığı da tartışılır.

Küresel gerilimin giderek tırmandığı bir dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP ile Emekli Kurmay Albay Alparslan Türkeş’in kurduğu MHP’de asker kökenli milletvekili ile asker kökenli danışmanların eksikliği üzerine bu konu ele alındı.

Türkiye’yi Yakından İlgilendiren Bölgesel ve Küresel Gerilimler

Türkiye’nin yakın çevresinde veya Türkiye’yi ilgilendiren denizaşırı bölgelerde, istikrarsızlık yaratan gelişmelerden önemli bulunanlar şöyle özetlenebilir:

  • Rusya-Ukrayna savaşı, “Barışı getireceğim!” diyen ABD Başkanı Trump’ın çabalarına rağmen devam ediyor.
  • Avrupa ülkeleri Rusya’nın ciddi bir tehdit olduğu algısını kamuoyları nezdinde yoğunlaştırıp silahlanmayı hızlandırıyor, Karadeniz’de deniz ticaretini tehdit eden ve Türkiye’yi de endişelendiren yeni çatışma sahaları devreye sokuluyor.
  • NATO ittifakı güvenilirliğini hızla yitirirken Avrupa ülkeleri Rusya tehdidi sebebiyle yeni bir “Avrupa Güvenlik Mimarisi”ni nasıl kuracaklarının hesabı içerisindeler.
  • İsrail-HAMAS çatışmaları her ne kadar Trump “Barışı sağladım!” dese de, İsrail Gazze Şeridi’ni bombalamayı, her gün ortalama 4-5 Filistinliyi katletmeyi ve aynı zamanda Batı Şeria’da illegal yeni yerleşim yerleri açmayı, burada da Filistinlileri tutuklamayı sürdürüyor.
  • ABD Başkanı Trump “Dünyanın en güçlü ülkesiyiz!” diyerek adeta meydan okuyor, Rusya’nın “yakın müttefikim” dediği Venezuella’yı donanması ile çevrelediği gibi ülkenin tankerlerine el koyuyor.
  • Afrika’nın doğusunda, Türkiye’nin de yakından ilgilendiği Sudan, yıllardır iç savaşla yok olmaya doğru sürükleniyor.
  • İsrail ve İran birbirlerine karşı bilenirken, İsrail’in Katar’a hava saldırısının ardından Arap ülkeleri İsrail’e karşı çok ciddi bir şekilde “Arap NATO’su” gibi bir oluşumu değerlendiriyor.
  • Esad sonrası Suriye’de Şara yönetimi adeta yokluklar içerisinden iyi bir şeyler çıkartmaya çalışırken, sadece şartlı olarak kaldırılacağı söylenen yaptırımlar altında bocalamayı sürdürüyor. Öte yandan Suriye’nin doğusunda, Türkiye’nin ısrarla “PKK’nın uzantısı” diye ileri sürdüğü SDG/YPG silahlı unsurlarını merkezi hükümet emrine alabilmiş değil. Bir taraftan IŞİD (DEAŞ) yeni terör girişimleri başlatırken, diğer yandan Şam’ın 20 km yakınına kadar sokulan İsrail kuvvetlerine karşı “Suriye’nin toprak bütünlüğü” vurgusu acizce de olsa yapılıyor.
  • 40 yılı aşkın bir süredir devam etmiş olan PKK terör örgütünün “Terörsüz Türkiye” adı altında söndürülmesi çalışmaları devam ederken, sürecin kesintiye uğraması halinde neler yaşanabileceği konusunda “B Planı” var mı yok mu kuşkulu. Sadece “Süreci baltalayanlar, süreçten nemalananlardır!” şeklinde ucuz ama kamuoyunu tatmin etmeyen söylemler tekrarlanıyor.
  • Doğu Akdeniz’de evvelce mevcut Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY)-Yunanistan işbirliğine İsrail de olabildiğince katılmış olup, bu durum hem Türkiye’nin, hem de KKTC’nin denizdeki münhasır ekonomik bölgesinde olası haklarını tehdit eder şekle bürünmektedir. Zira bu ortaklığa, son yıllarda GKRY’yi askeri üs olarak kullanan, ve Kıbrıslı Rumlara silah satışının yolunu açan, ABD yönetimi var. Üstelik Ada’nın güneyine İsrail silah sistemleri de yığılıyor.

Ege’de ise Yunanistan “Attila’nın tehdit oluşturduğu” söylemiyle Türkiye’yi AB ve ABD nezdinde “saldırgan” olarak şikayet etmeyi sürdürürken, İsrail’den hava savunma füzeleri ağırlıklı silahlanmasını da sürdürüyor.

Yukarıdaki özetlenen gelişmelere Uzakdoğu’daki ABD-Çin, Çin-Japonya, Kuzey Kore-Güney Kore gerilimleri bile eklenmedi. Hatta yapay zeka, cip, nadir toprak elementleri, yakın gelecekte yaşanabilecek su ve gıda krizlerine de değinilmedi. Ancak bu özetlenen hususlarda Türkiye’de hükümet dışındaki uzmanların, özellikle siyasi partilerin de bu gelişmeleri değerlendirerek karar vericilere danışmanlık yapması, önerilerde bulunması hayati önemi haizdir. Güç zehirlenmesi sebebiyle bu eksikliğin farkına bile varamayan, “Seçilenler, her şeyi en iyi kendilerinin bilemediği” gerçeğinin farkında değil gibiler..

Asker Kökenli Milletvekili Olmayan CHP ve MHP’de Asker Kökenli Danışmanları

İki asker kökenlinin kurduğu bu iki partide asker kökenli divan üyesi ve danışman durumu şöyledir:

CHP’deki Asker Kökenli Danışmanlar: CHP, her ne kadar asker emeklisi milletvekiline sahip olmasa da, MHP’nin aksine bu eksikliği fark ederek asker emeklisi divan üyesi ve danışmanlara önem vermeye başlamıştır. 2023’ten bu yana Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, CHP’de Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir.

Aralık 2025 ayı içerisinde bir başka emekli asker daha önemli bir göreve getirildi. Emekli Koramiral Atilla Kezek, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulu’nda “Milli Savunma Politika Kurulu Başkanlığı” görevine başladı.

Bağcıoğlu, en azından bir süredir “her şeyi bilen” siyasetçilere ilaveten Türkiye’yi ilgilendiren güvenlik politikası konularında yaptığı açıklamalarla kamuoyunu tatmin edecek ölçüde aydınlatmaya çalışmaktadır. Amiral Kezek’le birlikte bu faaliyetlerin daha da yoğunlaşması beklenmektedir.

Bu iki emekli ve denizci askere ilaveten CHP’de öteden beri faaliyetleri bilinen Emekli Tuğgeneral Ali Er de hatırlanmaktadır. Keza Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk’ün de CHP saflarında olduğu bilinmektedir. Bunlara CHP’den teklif gelirse dahası da eklenebilir.

MHP’deki Asker Kökenli Danışmanlar: Asker ve diplomat kökenli milletvekilleri konusunda MHP’nin durumu CHP’ye bile yaklaşmaktan yoksundur. TBMM’de 28. Dönemle birlikte MHP’de asker kökenli milletvekili kalmamıştır.

Askeri danışman açısından da MHP adeta “yok”ları oynamaktadır. Bilindiği kadarıyla son askeri danışman da Ocak 2024 başlarında MHP’ye veda etmiştir. Sebebi mi? Çok basit. MHP diplomatlar gibi artık askeri danışmanlara da ihtiyaç duymuyor. Daha doğrusu yukarıda özeti verilen güvenlik politikası konularında MHP’liler her şeyi daha iyi bildiklerini düşünüyorlar. Bazıları da görevdeki komutanlardan duydukları ile “çok şey öğrendiklerini” düşünüyor olabilirler.

Sonuç

Atatürk ve Türkeş gibi iki emekli askerin kurmuş olduğu iki köklü siyasi partiden asker kökenli milletvekili olmayışı ciddi bir eksikliktir. Asker emeklilerinin diğer adaylar gibi gençlik teşkilatından/ Ülkü Ocaklarından geçmeleri meslekleri itibariyle mümkün değildir. Bu sebeple aday oldukları zaman teşkilat tarafından “Beyaz Türk” olarak görülmekte ve “seçilecek” yerde aday gösterilmemektedirler.

Devletin en iyi danışmanı devlet kurumlarıdır. Ancak Ak Parti iktidarı bu özelliği getirdiği çok sayıda danışman ve meslek memuru olmayan diplomatlarıyla oldukça aşındırmıştır. Meclis’te ve kamuoyu önünde asker emeklilerine ihtiyaç olduğu, ancak bu konuda “varlık içerisinde yokluk çekildiği” açıkça görülebilmektedir. 

Bu iki partiden CHP’de son iki yıldır asker emeklilerine önemli görevler verilirken, MHP’de ise bu konudaki atalet hala devam etmektedir.

MHP’nin “Seçildim, o halde ben daha iyi bilirim!” şeklindeki kibri bırakarak, bir zamanlar mevcut olan asker ve diplomat emeklisi partilileri tekrar davetle, giderek gerilen küresel/bölgesel istikrarsızlıklara karşı önlem almayı düşünmesi, devletimiz ve milletimiz için bir ihtiyaçtır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER