Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
Ersoy Dede Logo
Ersoy Dede

Cumhuriyet Kazanımı mı, Zulüm mü? – Ersoy Dede

Ersoy DEDE – 06 Mayıs 2025

 

“Biz bu cumhuriyetin ne hayrını gördük?” İfade Sırrı Süreyya Önder’e ait. Milliyetçi çevrelerce yeniden dolaşıma sokulmuş. İnsanlar duysunlar da kızsınlar diye.. Peki kızmadan önce biraz anlamaya ne dersiniz?

**

Bu cümleyi duyduğunuzda öfkeyle tepki veriyorsanız, önce şunu sorun kendinize: Siz bu düzenin neresindeydiniz? Çünkü eğer makbul vatandaş tanımının içindeyseniz, o zaman evet, sizin için bu cumhuriyet bir kazanımdır. Ama ya dışındaysanız?

 

Kimdi makbul vatandaş?

Etnik olarak Türk. Mezhep olarak Hanefi-Sünni. Dindar ama “ölçülü”. Başörtüsü olmazsa iyi olur. Modern ama fazla muhafazakâr olmasın. Solcuysa Kemalist olacak, sağcıysa da fazla dindar olmayacak. Yani sistemin dişlisine uyan, başını eğen, sorgulamayan bir prototip…

Bu tanıma uymayan herkes ise sistematik biçimde ezildi. Cumhuriyet kazanımları denilen şey, bu “ideal vatandaş” için inşa edildi. Geri kalanlara ya yer gösterildi ya da mezar.

Dersim 1938: Binlerce Kürt Alevi, savaş uçaklarıyla bombalandı. Kadınlar, çocuklar öldürüldü. Üstü örtüldü, unutturuldu, susturuldu.

Maraş, Çorum, Sivas: Alevi yurttaşların evleri işaretlendi. Katliamlar yapıldı. Fail belli, ceza yok.

Diyarbakır Cezaevi: 1980 sonrası… Kürt gençlere zorla “Türküm” dedirttiler. Ana dillerini konuştukları için işkence yaptılar.. İnsanlık onurunu ayaklar altına aldılar. Köyler boşaltıldı yakıldı, insanlar helikopterlerden atıldı, sokak ortasında cinayetler işlendi, bu memleketin aydını faili meçhul cinayetlere kurban gitti..

 

Ve sonra geldi 28 Şubat.

Cumhuriyet kazanımları adına yeni bir linç dönemi başladı. Başörtüsü yasaklandı. Üniversite kapıları kadınlara kapanırken, alkışlayanlar “laikliğin zaferi” diye manşet attılar.

Katsayı garabetiyle meslek liselilerin önü kesildi. Başörtülü memurlar ya kıyafetinden vazgeçti ya da mesleğinden. Namaz kılan subaylar tek tek ‘disiplinsiz’ denilerek “peygamber ocağı”ndan atıldı..

Kamuda çalışmak, devlet kapısına varmak, sadece inancını görünmez kılarsan mümkündü.

İnanan, dindar, muhafazakâr kesim; doğrudan sistemin tehdidi ilan edildi.

Ordu brifing verdi, medya manşet attı, akademi fetva verdi, sivil toplum sustu.

 

Bunu yapanlar “Cumhuriyet’i koruyoruz” diyordu. Hayır! Siz Cumhuriyet’in arkasına saklanarak halka zulmetmeyi meşrulaştırdınız!

28 Şubat, sadece başörtüsü yasağı değildi. Bu, milyonlarca insanın bilinçli biçimde sistem dışına itildiği bir rejimdi. Sınıf kapılarında ağlayan kızlar, devlet dairelerinde yok sayılan gençler, “irticacı” yaftasıyla fişlenen memurlar…

 

Onlara da bu ülkenin Cumhuriyeti olduğu söyleniyordu ama eşit vatandaşlık hiçbir zaman verilmedi.

Bugün çıkıp hâlâ “Cumhuriyet kazanımları sayesinde bu haldeyiz” diyenler var. Peki soralım: O kazanımları kim için inşa ettiniz? Kimler o haklara doğuştan sahipti, kimler için her şey yasaktı?

 

Kimsenin Cumhuriyet’le derdi yok..

Bizim derdimiz, Cumhuriyet’i bir kalkan gibi kullanarak halka tepeden bakan, kendi yaşam biçimini standart olarak dayatan, farklı olana hayat hakkı tanımayanlarla.

Bizim derdimiz, “çağdaşlık” maskesi altında insanları mezhebine, etnik kimliğine, inancına göre ayrıştıranlarla.

O yüzden bugün hâlâ “Cumhuriyet’le ne derdiniz var?” diye soranlara şunu söylemek zorundayız:

Sizin cumhuriyetiniz kazanımdı, bizimkisi sınavdı. Siz makbul vatandaş oldunuz, bizse her dönem potansiyel suçlu.

Artık bu düzenin aynasına bakmaktan korkmayın. Gerçekleri konuşma zamanı geldi de geçiyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER