Ceyhun BOZKURT – 30 Haziran 2025
Bir doktora gittiğinizde doktordan duymak istediklerinizle, gerçekler bazen çelişebilir. Örneğin doktor duymak istediğinizi de söyleyebilir gerçekleri de… Gerçekler ile duymak istedikleriniz bazen örtüşebilir bazen de tersi… Doktorun görevi gerçeği olduğunu gibi aktarmaktır. Durumunuz iyiyse bunu açıkça söyleyerek sizi rahatlatabilir. Ama durumunuzda sıkıntı varsa, “sağlığınız iyi, endişe etmenize gerek yok, turp gibisiniz” gibi ifadeler kullanırsa, erken teşhis noktasında artık size zarar verir. Tabii ki hiçbir doktorun hastanın duymak istediğini söylemeyeceğini, gerçek anlamda hastalık tespiti yapacağını biliyoruz. Bu örneği vermemin nedeni, yaşadığımız dönemde düşman(lar)ımızı iyi tanımak, durum tespiti yapmak ve varsa eksik-gedik tamamlamak zorundayız.
Önümüze gerçekleri koyalım:
İsrail’in İran’a saldırısında İsrail’in soykırımcı Başbakanı Netanyahu kazandı mı? Bence kazandı. Önüme koyduğum verilerde Netahyahu’nun kazançlarını şöyle sıralamak mümkün:
- Çin ile büyük bir hesaplaşmaya hazırlanan ABD yönetimini, Washington’daki ortakları üzerinden bir emrivaki ile peşine takabildi.
- Bir İslam ülkesine saldırdı ve müdahale edilmedi.
- İran’ın vurulamazlık algısını yıktı.
- İran’ın doğusunda Meshed’e kadar hava operasyonu düzenleyebileceğini gösterdi. İran hava savunma sisteminin etkisizliğini de gözler önüne serdi.
- İran’ın tüm üst düzey komutanlarını öldürdü.
- Sıkıntılar yaşasa da İsrail içindeki desteğini İran’la savaşarak yeniden artırdı. Trump’ın desteğiyle Kudüs Bölge Mahkemesi, Netanyahu’nun gelecek hafta “yolsuzluk” davası kapsamında vermesi beklenen ifadeyi kendi talebi üzerine iptal etti.
- Kendisini İran’ın siyasi lideri Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile değil İranlı Şiilerin Rehber olarak tanımladıkları yaşayan en önemli dini figür Ali Hamaney ile eşitledi.
- İran hava sahasını artık ABD ile birlikte ele geçirdi.
Daha da sayabiliriz. Son maddeye Suriye hava sahasının da kullanımının Irak ile birlikte ABD desteğiyle İsrail’e geçtiğini söylemek de mümkün. Yani saldırgan bir emperyalist-siyonist ittifakı var.
ABD’nin de çeşitli kazançlarını sayabiliriz:
- İran’ın dokunulmazlığı artık kalktı. ABD ve İsrail İran hava sahasını kevgire çevirdi.
- Rusya ile İran, Çin ile İran arasındaki ilişkilerin psikolojik boyutuna az da olsa zarar verdi.
- Ticaret ve enerji savaşları çerçevesinde Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı’nda psikolojik üstünlük sağladı.
Üstüne üstlük, Trump’ın Netanyahu’dan hoşlanmayan görüntüsü de ABD’yi masumlaştırdı. Yani “Aslında ABD çözmek istiyor ama sadece Amerikan devleti içinde bazı kötü adamlar bunu yapıyor” algısı yerleştirildi. Böylece vahşi saldırganlıktan psikolojik yara almamaya çalıştı. En azından kendi coğrafyası dışında. Çünkü Washington’da çok acayip bir savaş var ve o savaşın galibinin kim olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Evet İsrail’in de Demir Kubbe efsanesinin çökmesi, İsrail’in saldırdığı insanların yaşadığı korkuların Tel Aviv, Hayfa sokaklarına taşınması önemliydi. Ama ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, Almanya’nın ve tüm Batı kutbunun İsrail’in arkasında mevzilenmesi savunmasını kolaylaştırdı.
Bunları moral bozmak için yazmıyorum. Tam tersine, bu gücün saldırganlığının devamını göz önünde bulundurarak iç cephemizi çok sağlam takviye etmemizin gerekliliğine dikkat çekmek istiyorum.
Ayrıca onların moralini bozacak bazı durumlardan da bahsediliyor. Özellikle savunma alanında… Savunma sanayii alanında çalışmalarımız bu noktada büyük önem taşıyor.
Güçlü bir ittifak politikası ABD-İsrail saldırganlığına karşı önemli bir bariyer olacaktır. İran’ın, bu yönde bir politika gütmemesi ve tamamen bağımsız hareket etmesi kendisi açısından büyük sıkıntılar oluşturdu. İlerleyen dönemde bırakın savaşı gerilimde bile NATO’daki büyük müttefiklerimizin yanımızda olmayacağını tahmin etmek zor değil. Türk Devletleri Teşkilatı, Pakistan gibi kan-can bağı olan müttefiklerimiz ile Rusya-Çin ile daha çıkarımıza uygun ilişkiler sağlam bir ittifak politikası oluşturmamıza yardımcı olacaktır.
Bu bağlamda karşımızdaki düşmanın avantajlarını-dezavantajlarını çok iyi analiz etmek, bölgesel ve küresel diplomasiyi ve işbirliği kanallarını doğru bir şekilde çalıştırmak zorunlu.
Ve güçlü, üretime dayalı, operasyonlara karşı dirençli, tabana refah olarak yayılmış bir ekonominin zorunluluğu… Dünyada finans kapitalin büyük çoğunluğunu kontrol eden bir İsrail terör örgütü varken, ekonominizi bağımsızlaştırmanız can damarınızı korumaya almakla eşdeğer.
Özetle İsrail ve başındaki soykırımcı katil Netanyahu’nun gelecekteki olası hamlelerine karşı bugünü iyi analiz edip geleceğe hazırlanmamız şart.
YORUMLAR