Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kemal Olçar Logo
Kemal Olçar

Batının Bitmeyen Saldırgan Stratejisi Karşısında Türkiye’nin Gücünün Stratejik Önemi – Doç. Dr. Kemal Olçar

Doç. Dr. Kemal OLÇAR – 15 Temmuz 2025

 

MS 1095 ve MS 1270 yılları arasında düzenlenen Haçlı Seferlerinde hedef, Kudüs’ü ve Kutsal Toprakları, Müslümanların elinden almaktı. Yapılan bu seferlerle ilgili birçok çalışmada niyetler, amaçlar, beklentiler anlatıldı. Din adamları, imparator ve krallar, tacirler, seyyahlar, soylular, şövalyeler, halklar ve seferlere katılan sıradan askerlerin farklı hedeflere sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak hepsinin ortak bir tarafı vardı; kendileri için kutsal sayılan topraklara ulaşmak, zengin Ortadoğu coğrafyasını sömürmek ve kendilerinden olmayanları yok etmek, Türkleri Anadolu’dan uzaklaştırmak…

Çünkü 26 Ağustos 1071 tarihinde Selçuklu Sultanı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında yaşanan ve bir gün süren Malazgirt Savaşı sonunda Bizans Devleti topraklarının çoğunu kaybetmişti. Haçlı seferleriyle Bizans kaybettiklerini geri almayı ve rakip Türk Devleti’ni ortadan kaldırmayı bırakın mevcut gücünü ve bir kısım coğrafyasını dahi kaybetmiştir. Oysa artık Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış, Bizans İmparatorluğu çökme noktasına gelmiş, Türk Boylarının İslam dünyasındaki yeri perçinlenmiş ve Türk-İslam medeniyeti ortaya çıkmıştır. Ancak bu zafer aynı zamanda Haçlı Seferlerinin de başlamasına neden olmuştur. 1453 tarihine gelindiğinde artık Bizans’ın son kalesi de düşmüştür. Bu tarihten itibaren Haçlılar çeşitli kimlik ve kılıkla Türk ve Müslüman topraklarına saldırmışlar ve nihayet 1923 tarihinden itibaren Türklerin Anadolu ve kısmen Trakya’ya çekilmesine yol açmışlardır.

Haçlı Seferlerinin Görünmeyen Amaçları: Ticaret ve Sömürü

Hristiyan Din Adamlarının öncelikleri ise Haçlı seferleri vasıtasıyla İslam Alemi üzerinde zafer elde edip politik ve ekonomik güçlerini tahkim etmek ve başta Kudüs olmak üzere Kutsal Toprakları elde bulundurarak teolojik (dini) üstünlüğü elde etmekti. Özellikle Papalık makamının İtalya’daki nüfuzunu arttırmak için Ortadoğu kaynaklarından en büyük payı elde etmek de amaçlar arasındaydı. Papa Urban II 1095 yılında başta şövalyeler olmak üzere askerleri motive etmek için haçlı seferlerinin Hıristiyanlık adına bir çeşit “hac” niteliğinde olduğunu, bu seferlere katılanların tüm günahlarından arınacağını ve ruhlarının bir sonraki hayatta ödüllendirileceğini ifade etmiştir.

Urban II Fransa’dan başladığı vaaz turlarında, Kutsal Bölgelerdeki Hristiyan nüfusun haklarını korumak, zulümden ve işkenceden kurtarmak, Hristiyanlığa ait yıkılmış kentleri yeniden inşa etmek vb. hikayelerle yüzbinlerce askeri toplamış ve Kudüs’e doğru seferber etmiştir. Dönemin tacirleri ise İslam coğrafyasında bulunan ticaret merkezlerini ele geçirmek ve maddi zenginlik elde etmek için Haçlı Seferlerine destek vermişler ve bunu kutsal görev şeklinde tanımlamışlardır. Bu planlar ve eylemler tarih boyunca tekrarlanmış, ancak başka gerekçeler altında Türk ve Müslüman coğrafyasında uygulanagelmiştir. Hatta Haçlı seferlerinden 700 yıl sonra önce Sırplar, ardından Yunanlılar ve sırasıyla diğer topluluklar Osmanlı Devleti topraklarında onlarca ayaklanmalar çıkararak “Devlet-i Aliyye”yi küçültmüşlerdir. Son olarak Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti yıkılarak paylaşılmıştır. Buna benzer Kıbrıs meselesi, ASALA, PKK, FETÖ vb. Terör Örgütleri ile Türkiye Cumhuriyeti yıpratılmaya çalışılmıştır.

Modern Haçlı İttifakı: ABD, İngiltere ve İsrail Üçgeni

Bu maksatla ABD-İngiltere-İsrail birlikte doğrudan diğer bazı Batı ülkeleri ile dolaylı ittifaklar kurarak benzer bir senaryoyu hayata geçirmeye çalışmaktadırlar. Bu ittifakta merkezi ülke İsrail’dir. İttifakın öncelikleri içinde küçük kabile, aşiret ve şehir devletçikleri ortaya çıkararak bölgeyi yutulur hale getirmek vardır. Türkiye de İsrail’in başını çektiği bu iş birliğinin en önemli hedeflerinden biridir. Dolayısıyla 1000 yıllık saldırı henüz bitmemiştir. Geçmişte kurulan yedi Kutsal İttifak da 1495 yılından 1815 yılına kadar Katolik Kilisesi’nin lideri olan Papa’nın isteğiyle Avrupa ülkeleri arasında kurulmuştur. Bu ittifakların tamamına yakını Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını hedef almıştır.

Bugün kurulan ittifakların yeni stratejisini Türkiye içinde batıya müzahir kitleler ortaya çıkararak devleti bizzat onlara yıktırmak şeklinde özetlemek mümkündür. FETÖ denilen alçak yapı bu stratejinin en tehlikelisi ve en örgütlü olanıdır. Bu tehlikeli yapıların üretimi ABD başta olmak üzere Batı dünyasında gerçekleşmekte ve asla sonu gelmeyecektir. Bu yüzden Türkiye her zaman uyanık, müteyakkız, milli ve yerli olmak ve kalmak zorundadır.

Katliamların ve Soykırımların Gölgesinde: Kutsal Bir İttifak Zorunluluğu

Türkiye’de sahip olunması gereken iki ittifak oldukça elzemdir. Bunlardan birincisi “iç ittifak” diğeri “dış ittifak”dır. İç İttifak milli değerler ve hedefler üzerinde mutabakat sağlamak demektir. İnancınız, etnik kimliğiniz, ideolojileriniz veya siyasal görüşleriniz farklı bile olsa ülkemizi ilgilendiren hayati konularda birlik halinde olmamız asla sorgulanmamalıdır. Dış ittifak ise Türk ve/veya Müslüman coğrafyasında bir Kutsal İttifakı kapsamaktadır. Neden yeterince güçlü ve etkili bir ittifak kurulamadığı konusu tartışılmalıdır.

Gazze soykırımı, Arakan Soykırımı, Darfur soykırımı, Srebrenitsa Soykırımı, Hocalı Katliamı, Doğu Türkistan Katliamı, Kıbrıs Türklerinin Katliamı, İsrail denilen katil devletin bölge ülkelerine yaptığı saldırılar, Afganistan, Irak, Suriye, Somali, Libya ve diğer Müslüman ülkelerde yapılan kırım, kıyım, katliam ve soykırımlar karşısında acil bir “Kutsal İttifak” ihtiyacı bulunmaktadır. Aksi halde PKK, YPG, PYD, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C vd. gibi örgütler başımıza daha çok çorap örmeye devam edeceklerdir. Yani Batı Kutsal İttifakı açıkça planlayarak veya gizli bir şekilde üzerimizde oyunlar kurgulayarak doğru zaman geldiğinde saldırıya geçeceklerdir. Bu zamanın hiç gelmemesi elimizdedir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER