Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Fatih Ünlü

Netanyahu ve Cep Telefonları – Fatih Ünlü

Fatih ÜNLÜ – 26 Eylül 2025

 

Geçtiğimiz hafta ABD kongre heyeti ile bir araya gelen Netanyahu “O ellerinizde tuttuğunuz cep telefonları İsrail’in bir parçası.” demiş.

Netanyahu kelimesi kelimesine şöyle diyor:

“Do you have cell phones here? You are holding a piece of Israel rigth there.  You know that.”

“Burada cep telefonunuz var mı? İşte siz tam orada İsrail’in bir parçasını tutuyorsunuz. Bunu biliyorsunuz.”

Birçok kişi bu cümlenin zımni bir tehdit içerdiği yönünde yorumlar yaptı. Son bir yıl içerisinde İsrail’in telefon verilerini de kullanarak yaptığı suikastler ve cinayetler göz önüne alınınca, bu yorumlara hak vermemek mümkün değil.

Ama bu cümlede aynı zamanda bir övünme ve biz sizin için, insanlık için çok önemli işler yapıyoruz iddiası da göze çarpıyor.  Nitekim, Netanyahu sonraki cümlelerde tıbbi ilaçlardan ve gıdadan – çeri domatesten de- bahsediyor.

İsrail ve Küresel Teknoloji Yatırımları

Gerçekten İsrail ve onu destekleyenler dünyada teknolojinin gelişmesine ve insanlığın teknolojiden yararlanmasının devasa katkılar mı yapıyorlar? Yoksa işin başka boyutları da mı var? İşin aslı ne? Bu yazımızda bu konuda bir miktar arz-ı kelam etmek istiyoruz.

İsrail’in ve onu destekleyen bazı güçlü küresel şirketlerin teknolojiye çok yatırım yaptıkları ve  karşılığını da aldıkları bir hakikat. Yeterli sermayeye ilaveten dünyanın dehasından da belirli bir noktaya kadar yararlandıkları için stratejik alanları iyi tespit edip bu alanlara sonuç alıcı birçok yatırım yapabiliyorlar. Ama bu işin sadece tek bir yönü.

Bunun ötesinde, dijital dünya dahil başkalarının stratejik girişimlerini de para gücüyle ya da çeşitli planlarla, bazen faullü yöntemlerle aldıkları, onların kontrolünü ele geçirdikleri ve bu hayati alanlarda hakim güç, tekel veya  oligopol olmaya çalıştıkları -birçok gelişme bir araya getirilince- rahatlıkla görülebiliyor.

Malum, oligopol az sayıda firmanın hakim olduğu bir piyasa türü. Firmaların ve yapıların eşgüdümle hareket edebildikleri durumlarda da bu gizli bir tekelleşme demek.

Bizim gibi sinni kemale ermiş, belirli bir yaşa erişmiş arkadaşlar hatırlarlar, geçmişte Lotus 123,  Harvard Graphics, Netscape vs. birçok güzel program vardı. Arama motorlarında da aynı şekilde başarılı örnekler vardı. Bunların birikiminden sonraki Microsoft Excel, Powerpoint gibi programlar ve muhtemelen şu anki yaygın arama motorları muhtemelen çok yararlandılar.

Bunların bir kısmı Microsoft Windows çıkınca onunla uyum sorunları yaşadı, sözgelimi Netscape sık sık durduk yerde kapanmaya, çökmeye başladı. Windows’un en yaygın platform haline geleceğini tahmin edemeyenler oldu. Kendi ürünlerine çok odaklandıkları için diğer ürünlerden gelen rekabeti yeterince anlayamayanlar oldu -ki bunun bir teorisi de var-.

Haksız Rekabetin Görünmeyen Yüzü

Bunlar sadece birkaç örnek. Bu tür piyasadan kaybolmaların ardında teknik sebepler elbette vardı ama detaylı bakılınca teknik olmayan, haksız rekabet ve sektördeki gücün suistimal edilmesi gibi birçok unsurun mevcudiyeti de aşikardı.

Bu konularda Microsoft’un aldığı birçok ceza var. Hakeza Google da öyle.  Google daha bu ay içerisinde, içerisinde bulunduğumuz Eylül ayında AB Komisyonundan reklam teknolojisindeki kötüye kullanım uygulamaları nedeniyle 3,5 milyar dolara yakın (2.95 milyar Euro) ceza yedi. Ama mesele bunların da çok çok daha ötesinde.

Dijital dünyanın önemi daha çok anlaşıldıkça, internet, sosyal medya, navigasyon sistemleri vs. dahil tüm dijital dünyaya bazı yapılar el attı ve bir tür oligopolleşme veya tekelleşme meydana getirmeye çalıştı ve bunda da önemli ölçüde başarılı oldu.

Bu şartlarda ancak Çin gibi, Rusya gibi büyük devletlerin desteklediği girişimler belirli ölçüde ve kısmen rekabet edebiliyor.

Bu şartlarda sektörde İsrail’e -gönüllü veya metazori- yakın duran şirketler anormal ölçülerde güçlendi. Bu şirketlerinden bazılarının İsrail’e veri sağladığı biliniyor. Pekala adeta bir yörünge etrafında toplanan bu büyük dijital şirketlerin hepsi gönüllü İsrail destekçisi mi?   Dijital verileri gönüllü mü servis ediyorlar? Bir kısmı öyle olabilir ama bir kısmının da zoraki sürece ayak uydurduğu durumlar vardır diye tahmin edebiliriz.  Çünkü.

Çünkü tek başına bir şirketin, onun üst düzey yöneticilerinin İsrail’e ve onu destekleyen çevrelere kafa tutması mevcut şartlarda mümkün görünmüyor. Güçlü bir sistem -ayrıştırdığı anda- çok büyük şirketleri bile çökertebiliyor. Dolayısıyla birçok şirket gönüllü olsun olmasın, meydan okumanın bedellerini bildiği için sisteme ayak uyduruyor.

Cep Telefonları: Hayır mı, Şer mi?

Evet Netanyahu:

Cep telefonları ve mobil teknolojilerin gelişmesinde başkalarının da şüphesiz birçok emeği var. Ama sen, senin zihniyetin ve destekçilerin cep telefonundaki potansiyeli anlamış ve bu sektörün belirli alanlarında bir hakimiyet kurmuşsunuz. Ve bu gücü de insanlığın hayrı için değil, suikast ve daha çok, daha çok öldürmek veya insanlığı saptırmak için de tepe tepe kullanıyorsunuz.

Tek yakaladığınız zaman – ki bazen buna da gerek olmuyor- değil bir şirketin yöneticisi, bir senatör, bir bakan, karşınızdaki ABD Başkanı bile olsa çeşitli yöntemlerle ona geri adım attıracak altyapıyı da oluşturmuşsunuz ve bunu da sonuna kadar kullanıyorsunuz. Amacınızsa kendi menhus hakimiyetiniz. Ama bu çıkmaz sokak.

Burada tabiatıyla Yahudi olup olmamaktan bahsetmiyoruz. Ki en keskin anti-siyonistlerin bir kısmı Yahudiler arasından çıkar. Konumuz İsrail’in saldırgan tavrı, onu destekleyenler, siyonizm ve tüm bunların barış ve insanlığın huzuru için oluşturdukları tehdit

Yukarıda anlattıklarımız muvacehesinde, tüm bu gelişmeler ışığında Netenyahu’nun  “Ellerinizdeki cep telefonları İsrail’in bir parçası.” anlamındaki cümlesini aslında insanlığa kurulmuş bir tuzağın ifadesi ve dışavurumu olarak ta algılayabiliriz.

Dijital Dünyada Durum Ümitsiz mi? 

Pekâlâ bu şartlarda, “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş”, iş bitmiş ve yapılacak fazla bir şey yok mu?” sorusu haliyle akla geliyor. Bilakis, tam tersine ve özellikle yapılması gereken çok iş var.

İşini çok iyi yapıp, böyle çalışanlarla işbirliğini güçlendirmek te başarı unsurlarından birisi görünüyor. Ayrıca, dijital dünya gelişmelerin çok hızlı yaşanabildiği ve tablonun çok çabuk değişebildiği bir alan.

Diğer yandan, bu yoğun açık ve gizli baskı ortamının İsrail’e ve destekçilerine bir faturası muhakkak olur ve olacaktır. İsrail’in güç sandığı belki de zayıflığına sebep olacak baş unsurdur. Çünkü insan fıtraten özgür bir varlıktır. Bunu ne kadar baskılasanız da bir yerden insan o özgürlüğü yeniden talep eder.  Bu şartlarda müspet bir değişim kaçınılmaz görünüyor.

Bu güçlü çevrelerin kendi içlerinde ayrıştıkları, birbirlerinin rahatsız oldukları ve mücadele ettikleri durumlar var elbette, bunların bir kısmı güç veya çıkar mücadelesi ama sistem dönüşümü kendi dinamikleriyle ve istediği yönde yapmaya çalışıyor.

Fakat insanlığa hizmet edebilecek bir sistem ise ancak kendi müspet tezleri, kavramları ve unsurlarıyla gelebilir.  Büyük güçler arasındaki rekabeti de mümkün olduğu ölçüde anlamak gerekmekle birlikte  müspet bir tez, bir medeniyet perspektifi olmadan bütün bu gelişmelerin hikmetli bir sistemi  netice vermesi zor hatta muhal görünüyor.

Netanyahu yazımıza konu olan konuşmasında ilaçtan ve gıdadan da bahsetmiş, bunlar da apayrı hayati konular ve detaylı ele alınmalı ama yazımız bayağı uzadığı için bugünlük kifayet-i kelam diyerek burada bitirelim.

Allah’a emanet olun.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER