Deniz İSTİKBAL – 24 Aralık 2025
Aralık ayı genel hatlarıyla asgari ücretin ve enflasyonun koşulduğu bir dönem. Her yıl tekrarlanan şekilde asgari ücretin ne kadar olacağı ile ilgili tartışmalar sürüyor. Ancak 2021’in sonlarından itibaren yüksek enflasyon nedeniyle ücretli kesimin alım gücü düşüş gösteriyor. Özellikle yeni yılda fiyatların yükseleceği algısı neredeyse bütün fiyatların yukarı yönlü yenilenmesine neden oluyor. Fiyat istikrarının sağlamaması ve hızı kesilemeyen artışlar ücretli kesimlere verilen yükselişlerin önüne geçiyor. Geçim sıkıntısı olarak tanımlanan sürecin son 4 yıldır meydana gelmesi de bu nedenle gerçekleşiyor. Bunun çözülebilmesi için öncelikle enflasyonun tek haneye düşürülmesi ardından fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor. Fakat günümüzde enflasyonun hızı azalırken hala yüksek kalmaya devam edeceği görülüyor.
TCMB’nin tahmini yüzde 30 civarında bir enflasyon rakamına erişilmesi. Bu rakam normal şartlar altında yaklaşık 5 senede meydana gelmesi gereken bir enflasyon yüzdesi. 60 aylık süreçte meydana gelmesi gereken fiyat artışları 12 aylık süreçte ürünlerin fiyatlarına yansıyor. 2021-2025 dönemi için mevcut eğilim yavaşlama gösterse de ortaya konan iktisadi politikalar enflasyon meselesini istenilen hızla çözemiyor. Bunun temel sebepleri arasında kamu harcamalarında meydana gelen artış büyük önem arz ediyor. Örneğin 2026 yılı için kamu harcamalarında yüzde 26 artış öngörülüyor. Böylesine bir artış gelecek yılın enflasyon rakamının da yüzde 20’ler civarında olacağına dair işaret şeklinde kabul edilebilir.
GRAFİK 1. ASGARİ ÜCRET VE ORTALAMA KİRA (DOLAR)

Kaynak: TCMB ve Endeksa
Grafik 1’de 2021-2027 aralığında asgari ücret ve ortalama kira fiyatlarının dolar bazlı verileri yer almaktadır. 2021 sonrası asgari ücretli aleyhine bozulan dengesizliğin 2028 gibi ancak düzelmesi bekleniyor. Özellikle ülke genelinde deprem nedeniyle milyonlarca kişinin büyük şehirlere gelmesi sonrası daha da bozulan asgari ücret-ortalama kira ücret dengesi fiyat istikrarının sağlanmasıyla çözülebilir. Fiyat istikrarının en temel gereksinimi ise tek haneli enflasyondur. Bunun sağlanabilmesi için de kamu tarafından uygulanan tasarruf tedbirlerinin artırılması gerekirse bütçede kesintiye gidilmesi gerekiyor. Para politikasıyla enflasyonla mücadele tek başına yeterli olmamakla birlikte maliye politikasının tam anlamıyla kullanılması en kritik çözüm yolu. Böylesi bir hamle kısa vadede enflasyonu tek haneye indirmede çok büyük kaktı sağlayacaktır. Yani çözüm asgari ücrete veya memura zam değil enflasyonu hızla tek haneye indirmektir.
GRAFİK 2. ÜLKERE GÖRE ORTALAMA ÜCRET (DOLAR)

Kaynak: IMF
Grafik 2’de ülkelere göre ortalama ücretler yer almaktadır. Dolar bazlı şekilde bakıldığında Türkiye’deki ortalama ücretler birçok ülkeden yüksektir. Fakat hizmet ve kira enflasyonunun yüksekliği sabit gelirleri ciddi anlamda negatif etkilemektedir. Böylesi bir durum Türkiye’nin rekabet ve üretim gücünü de zayıflatmaktadır. Fiyat istikrarının sağlanamaması yabancı yatırımcıyı ülkeden uzaklaştırmakta ve yerli yatırımcıyı da yatırım yapmaktan uzak tutmaktadır. Türkiye’nin orta-yüksek gelirli bir ülke statüsüne sahip olarak birçok avantajı bulunmaktadır. Bu avantajların başında eğitimli, genç ve geniş insan kaynağıdır. Yılda ortalama 1,5 milyon kişinin üniversite mezunu olduğu göz önüne alındığında mevcut potansiyel daha iyi anlaşılabilir.
Sonuç olarak mesele asgari ücret değil doğrudan doğruya fiyat istikrarıdır. Bunun sağlanması için de kamu harcamalarında artış sınırlandırılmalı ve tasarruf tedbirleri sıkı şekilde uygulanmalıdır. Sabit gelirli kesimler için mevcut çözüm yolu geçim sıkıntısını da büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır.



YORUMLAR