AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK sonrası konuştu: Gazze tepkisi

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Çelik’in açıklamaları şu şekilde:

Çalışmalar cumhurbaşkanımıza sunuldu. Yatay mimariden şehir siyasetine, insan şehir ilişkisine kadar konuların ele alındığı bir çalıştay oldu.

İkinci sunum, Ali İhsan bey tarafından yapıldı. Zonguldak hariç her yerde temayüllerimiz gerçekleşti. Zonguldak’ta sel felaketinden dolayı yapamadık. Seçim işleri başkanlığımızın yoğun mesaisi var. Tüm teşkilatlarımız seçime hazır. Hür ve demokratik şekilde paylaşmış oldular.

Dün 3 Mehmetçiğimiz şehit oldu. AK Parti Genel Merkezi’mizden ailelerine baş sağlığı iletiyoruz.

“BUGÜN GAZZE’DEKİ SOYKIRIM İLE YAHUDİLERE YAPILANIN FARKI YOK”

Filistin’deki katliamın fotoğraflarını vererek yeni ne yapıyorsunuz denebilir. Buraya bugün niçin koyduğumuzu sorabilirsiniz. İki fotoğraf da Gazze’den değil bunlar Nazi’nin soykırımı Netanyahu’nun da yaptığı soykırımı gösteriyor. Her iki soykırım da birbirine benziyor ve bu benzerlik net biçimde görünsün diye koyduk. Bu fotoğrafların hepsi birbirine benziyor. Tarih kitaplarına koysanız Yahudilere yapılan soykırım sanılabilir. Bugün Gazze’deki soykırım ile Yahudilere yapılanın farkı yok. 15 bin insan hayatını kaybetti. Bu bir katliam ve bu bir soykırım. İlk defa bir meselede Batı toplumu ile batılı yönetimler arasında mesafe var. Batılı yönetimler İsrail’i adeta katliamlara teşvik eden üslup sergilerken halkları onurlu asil hepimiz insanız söylemi etrafında toplanan tutum ortaya koyuyorlar. Batıda birçok yönetici evrensel vicdanın sesine kulak vermiyor.

Ateşkes devam etsin diyen çağrı yapılıyor. Netanyahu bunu uzatmaktan yana görünmüyor. Bunu insani mesele olarak değil savaşın taktiği olarak görüyor. Sayın cumhurbaşkanımızın Almanya’daki konuşmasında bundan sonra insanlık vicdanında yankılanmaya devam edecektir.

İsrailli rehine aileleri Cumhurbaşkanımıza mektup yazdılar. İlk günden itibaren herkes cümlenin bir kısmını söylerken cumhurbaşkanımız cümlenin tamamını söyledi. Doğru olanın bu olduğu giderek dillendirilmeye başlandı.

“BATI, İSRAİL KARŞISINDA KÖLE GİBİ”

Umarız insani ara denilen durum kalıcı ateşkese dönüşür. Bu arada gazeteciler hayatını kaybetti. İsrail’in karartması altında gerçeğin küçük bölümünü yansıttığı görüldü. Bu fotoğraflarda olduğu gibi ikinci dünya savaşındaki gibi Nazilerin yaptığının benzeri Netanyahu tarafından gazellilere karşı gerçekleştiriliyor. Tamamı yıkılmış ve hastaneler bile İsrail ordusunun bombardımanında tahrip edilmiş durumda. Gazellilerin durumu ile yakından ilgileniyoruz. Türkiye dünyanın vicdanı olduğunu göstermiştir. Türkiye’de tedavi altına alınan hastalar bunun örneğidir. Batını temsil ettiğini söylediği değerler tamamen yok oldu. Utanmadan bu iki yüzlülüğü sürdürüyor. İsrail karşısında neredeyse köle gibi davranıyorlar.

İki itiraz eden ses kayda geçmiştir. Biri İspanya Başbakanı olmuştur. İspanya daha insani bir tutum sergilemiştir. İsrail’in kendini savunma hakkı var dediğinizde bu daha çok öldür anlamına gelmektedir. İkide bir birileri çıkıp İsrail’in var olma hakkı bizim için mutlaktır dedi. Bir devlet var olurken hukuka göre hareket eder örgüt gibi hareket etmez.

Avrupa meselenin sebeplerinden kaçıyor. Avrupa dünyanın tamamından soyutlanmış gül bahçesi değildir. Avrupa’nın göbeğinde Naziler bu katliama imza attılar şimdi de Avrupa ülkelerin suskunluğu ile Netanyahu bu katliamlara imza atıyor.

CHP yöneticilerinin çıkıp Cumhurbaşkanımızın uluslararası mesele olmaktan çıkarıp haçlı hilal meselesine çevirmek çabasında iddiası bir iki yüzlülük. Cumhurbaşkanımız bu meseleyi haçlı hilal meselesine dönüştürmeyin diye uyarmıştı. ABD Dışişleri Bakanı meselesini içine dini kimlik kavgası sokmaya çalıştı. Bir takım dini argümanlarla yapıldı tüm bunlar. Netanyahu Tevrat’tan referanslar verdi.

Cumhurbaşkanımız bu meseleyi insani bir mesele olarak ele alacaksınız, dini mesele olarak ele alırsanız bölge barışına zarar verirsiniz dedi.

Bunu din savaşına çevirmeyin diyen tek açıklama cumhurbaşkanımızdan gelmiştir. Uzun zamandan beri antisemitizme karşı olduğunu ve İslam düşmanlığı ile mücadele edilmeli demiştir.

Nasıl bir tutsaklık ki bu en parlak düşünceleri söyleyenler gelip bir soykırımı savunur hale gelmiştir. Bu nasıl bir insanlıktan yoksunlaşmaktır. Bu katliam karşısında susan düşünürlerin ifadeleri temsil ettiği düşüncenin ölümü anlamına gelmektedir. İnsanlık adına bir hiçtir bu. İsrail ile Yahudiler arasında bir ayrım gözetmiyor. Bugün tarafsızlık katliamın gizli destekçisi olmak demektir.

Gelinen noktada acil ateşkese ihtiyaç vardır. Bu çözüme varılmazsa aynı şey defalarca yaşanmak durumunda kalacaktır. Netanyahu ve yanındakilerin soykırım meselesinde takibinin yapılması önemlidir. Yaptıklarının Bosna’da yapılandan ve Nazilerin yaptığından farkı yoktur. Soykırım niyeti ile bir grubu yok etmek bu suçun tanımına giriyor. Bir kişiyi sadece Filistinli olduğu için öldürüyorlar. Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz. Gazze’deki kardeşlerimizle olan dayanışmamızı tekrar ifade ediyoruz.

Patriot istediğimizde saydıkları argümanların aynısını sayıyorlar. NATO güvenliğini de sağlamaktayız. Bulunduğu konumda Avrupa’nın da güvenliği sağlanıyor. Türkiye güvende değilse NATO büyük eksiklik içinde olur ve Avrupa da güvende olmaz. s400 alınca neden alıyorsunuz dediler. Patriot vermediniz diyoruz. Türkiye’nin güvenliği konusunda kim olursa olsun şantaj yaparsa bizim için önemi olmaz. Her seferinde yeni bir gerekçe çıkıyor. Ortak güvenlik kaygısından çok meseleyi bir şantaja dönüştürdüler. Biz bu şantajı kabul etmeyeceğiz.

Ortak gelecek, ortak tehditlere karşı bir yaklaşım söz konusu ise Türkiye görevlerini yerine getiren güvenilir ortaktır. Bugün oturulsun Türkiye’nin bu ihtiyaçlarına cevap verilsin.

CHP’nin demek ki Kürt seçmeni istismar sezonu başlamış. Mevsimlik güncellemeler yapılırdı şimdi de yeni başkan mevsimi başlatmış. Kendi tarihlerine oturup baksınlar. Kürt vatandaşlarımızın demokratik haklara kavuşması için cumhurbaşkanımız reformlarla mücadele verdi. Cumhurbaşkanımız eşitlik mücadelesi verirken anti demokratik uygulamalara öncülük ederken bunların karşısında CHP vardı. İmzaladıkları protokolle Kürt seçmene nasıl yalan söylemişler aslında. Cumhurbaşkanımızın demokrasi için hangi tehditleri atlatarak bu mücadeleyi verdiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.