36 kez görüntülendi.
deniz istikbal

Deniz İSTİKBAL – 28 Kasım 2024

 

Son yıllarda gündemde sürekli yer tutan enflasyon olgusu fiyatlar genel seviyesinin artması olarak tanımlanabilir. Fiyat istikrarının bozulması sonrası alt ve orta gelir grupları yaşanılan süreçten en fazla etkilenenler arasında yer aldı. Yapılan ücret artışları fiyatları yakalamada beklenen ivmeyi yapamazken reel alım gücünde düşüş gerçekleşti. Haziran 2023’te başlayan sıkılaştırma adımları ise yaşanılan fiyat artışlarını dengelemeyi ve enflasyonu tekrar tek haneye indirmeyi amaçlıyor.

Para ve maliye politikalarının eş güdüm haline senkronize edildiği 1,5 yıllık dönem enflasyonda düşüşün başladığına işaret ediyor. Yüzde 75’ler düzeyinden yüzde 40’lara düşen enflasyonun gelecek sene yüzde 21 olması bekleniyor. IMF ve diğer uluslararası kurumların da benzer enflasyon tahminleri bulunuyor. Ancak enflasyon düşmesine rağmen fiyatların neden artış eğilimini sürdürdüğü konusu soru işaretlerine neden oluyor. Burada fiyatların genel olarak artış eğiliminde olduğu olgusu atlanıyor. Enflasyonun rakamsal olarak düşmesi fiyatların geriye gitmesi değil, artış hızının yavaşlaması olarak okunmalı.

Bu sürecin tersine enflasyon dönemi ise negatif TÜFE rakamlarıyla mümkün olabilir. Bunun gerçekleşmesi için iktisadi büyümede ciddi yavaşlama ve işsizlik oranlarında yükseliş olması gerekir. Teorik olarak tarihsel örnekleri olan tersine enflasyon sürecinde ciddi başarı elde eden ülkeler bulunmaktadır. Ancak Türkiye’de yaşanılan enflasyonla mücadele fiyat artışlarını yavaşlatmayı ve ardından dengelenmeyi sağlamayı hedefliyor.

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), tüketiciler olarak bireyler tarafından hissedilen veya tecrübe edilen enflasyonu ifade ediyor. Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), üreticilerin maruz kaldıkları fiyat yükselişlerini ifade etmek için kullanılıyor. TÜFE ve ÜFE’de son aylarda ciddi düşüşler meydana geldi. ÜFE yüzde 30’lar seviyesine çekilirken TÜFE’de istenilen düşüş tam anlamıyla sağlanamadı. Aylık TÜFE rakamları Merkez Bankasının faiz indirim veya yükseltmelerde dikkate aldığı değer.

İlginizi çekebilir!  Atatürk’ü anmak mı, anlamak mı?

Mevcut aylık TÜFE rakamları henüz yüzde 2’nin altına gerilemedi. Bu nedenle Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’daki (2024-2026) yüzde 33 hedefi yeniden revize edildi. Merkez Bankasının üst tahmini olan yüzde 42’lik hedefinde aşılmış olduğu görülüyor. Burada enflasyon hedefinin tam olarak yakalanamamasında farklı nedenler bulunuyor. En temel neden maliye tarafındaki sıkılaşmanın tam istenilen düzeyde olmaması olarak yorumlanabilir.

Fakat deprem bölgesinin yeniden inşa çalışmaları maliye tarafında sıkılaşmanın istenilen düzeyde gerçekleşmesini geciktiriyor. 2023’te 30 milyar dolar ve 2024’te 35 milyar dolarlık kaynak aktarılan yeniden inşa çalışmaları 2025’in sonunda tamamlanabilir. Buradan hareketle kamunun farklı alanlarda sıkılaşma için ek önlemler alması ve reform çalışmalarına hız vermesi sonucuna ulaşılabilir.

Enflasyonla mücadelede iletişim ve algı yönetimi büyük önem taşıyan konular arasında yer alıyor. Özellikle hane halkları enflasyonun düşüşü konusunda tam anlamıyla ikna olmuş değiller. Bu nedenle fiyatların artış hızı yükselmeye devam ediyor ve fiyatlarda normalleşme sağlanamıyor. Ekonomi yönetiminin aldığı önlem ve yeni çalışmalar ise iletişimde yaşanılan zorluklar nedeniyle tam istenilen etkiyi yaratamıyor.

Ayrıca kamu tarafında vergi artışlarının getirmiş olduğu negatif toplum algısı yaşanılan sürece zarar veriyor. Bundan sonra atılacak adımlarda iletişim kanallarının daha fazla kullanılması ve algı yönetimi konusuna daha fazla çaba sarf edilmesi gerekebilir. Sonuç olarak enflasyon düşerken fiyatların artış eğilimi bir süre daha devam edecektir. Ancak tek haneye düşen yıllık TÜFE rakamlarıyla yaşanılan sürece çözüm üretilebilir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.