İran, ABD ve İsrail 12 günlük savaş sonrası zafer açıklamaları yaptı. Her üç taraf da kendi cephesinden galibiyet ilan ederken, uzman yorumları savaşın görünmeyen kayıplarını ve diplomatik gerilimi gözler önüne seriyor.
Üç ülke de “kazandık” dedi
Orta Doğu’daki sıcak gelişmeler, İran-İsrail gerilimiyle birlikte ABD’nin doğrudan dahil olduğu bir çatışmaya dönüştü. ABD, İran’ın nükleer tesislerine büyük bir saldırı düzenledi. İran buna karşılık verdi. İsrail ise kendi operasyonlarına devam etti. Tüm taraflar ulusal medya aracılığıyla başarılarını duyurdu. Ancak perde arkasında durum oldukça farklı.
ABD: “Tarihimizin en başarılı saldırısı”
ABD, üç büyük nükleer tesisi hedef aldığı hava operasyonunu “tarihin en başarılı askeri saldırılarından biri” olarak nitelendirdi. B-2 bombardıman uçaklarıyla düzenlenen saldırıların ardından Beyaz Saray, İran’ın nükleer kapasitesinin geriletildiğini ve operasyonun askeri hedefleri tam isabetle vurduğunu iddia etti.
İran: “Karşılık verdik, ama dikkatli olduk”
Saldırılara karşılık olarak İran, El Udeid Hava Üssü’nü hedef aldı. Ancak bu saldırıdan saatler önce Katar hava sahası kapatıldı, Amerikan güçleri uyarıldı. Sonuç olarak can kaybı yaşanmadı. Bu durum, İran’ın hem misilleme yaptığını gösterdi hem de çatışmanın boyutunu kontrollü tuttuğuna işaret etti. İran medyası füzelerin görüntülerini zafer müziği eşliğinde yayınlarken, askeri yetkililer “kaçıp gitme devri bitti” mesajı verdi.
Trump: “Teşekkürler İran”
ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın saldırısından sonra şaşırtıcı bir açıklama yaptı. “13 füze durduruldu, can kaybı yok” diyen Trump, “Can kaybı olmadı, kimse yaralanmadı. İran duygularını boşalttı. Umarım bundan sonra nefret olmaz. Teşekkürler İran” sözleriyle gerilimi düşürmeye çalıştı. Ancak birkaç gün içinde bu iyimser ton yerini yeniden tehditkâr açıklamalara bıraktı.
İsrail: “İran’ı zayıflattık”
İsrail tarafı ise İran’ı stratejik olarak gerilettiğini savunuyor. İran’ın askeri altyapısına yönelik nokta operasyonlar gerçekleştirdiğini açıklayan Tel Aviv yönetimi, özellikle radar ve haberleşme sistemlerine yönelik saldırılarla üstünlük sağladığını iddia etti. Ancak İran’ın verdiği karşılıklar sonrası bölgedeki gerginlik yeni bir boyuta taşındı.
Uluslararası basından çarpıcı yorumlar
ABD merkezli New York Times, Washington Post ve The Guardian gibi medya organları, savaşın görünmeyen yönlerine dikkat çekti. New York Times’a konuşan uzmanlar, “Taraflar kazandığını iddia etse de ortada yıkım, ekonomik kayıp ve diplomatik çöküşten başka bir şey yok” değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası Kriz Grubu: “Kazanan yok”
Uluslararası Kriz Grubu yetkilileri de durumu şu sözlerle özetledi:
“ABD, İran’ın nükleer kapasitesini gerilettiğini, İsrail bölgesel rakibini zayıflattığını, İran ise süper güçlere karşı ayakta kaldığını söyleyebilir ancak bu savaşta bir kazanan yok. Taraflarda geri dönüşü zor hasarlar oldu.”
Halkların faturası ağır
Savaş sadece stratejik değil, ekonomik ve insani olarak da ağır sonuçlar doğurdu. İran’da döviz kuru yeniden yükselirken, bölgedeki petrol ve doğalgaz fiyatları arttı. İsrail’de güvenlik endişeleriyle yatırımlar durma noktasına geldi. ABD’de ise kamuoyunda “neden bu savaşa girdik?” soruları sorulmaya başlandı.
Ateşkes geldi ama huzur gelmedi
Trump, İran ve İsrail arasında ateşkesin sağlandığını duyurdu. Ancak ateşkese rağmen Salı sabahı İran tarafından füze fırlatıldığı iddiası İsrail’i yeniden alarma geçirdi. İsrail savaş uçakları Tahran çevresindeki radar sistemlerini hedef aldı. Trump ise “İsrail’in saldırılarından memnun değilim” açıklaması yaptı.
Savaş sonrası güç dengesi nasıl değişti?
Analistlere göre hiçbir taraf net bir üstünlük sağlayamadı. İran, kontrolü elden bırakmadı. ABD güç gösterisi yaptı ancak bölgeye istikrar getiremedi. İsrail ise taktiksel kazançlar elde etse de stratejik üstünlük sağlayamadı. Tüm tarafların itibar kaybı yaşadığı bir tablo ortaya çıktı.
Gelecek daha da belirsiz
12 günlük çatışmanın ardından gelen ateşkes, kırılgan bir denge yaratmış durumda. Yeni bir saldırı ihtimali halen masada. Diplomasinin ne kadar etkili olacağı ve tarafların ne derece uzlaşma göstereceği, önümüzdeki haftalarda netleşecek.