Ersoy DEDE – 26 Haziran 2025
CHP’de artık siyaset yapılmıyor; sahneleniyor. Oyuncular belli, replikler ezberlenmiş, seyirci suskun. Muharrem İnce’nin alkışlarla karşılandığı bu son gösteri, partinin artık bir siyasi akıldan çok, kolektif biat refleksiyle yönetildiğini bir kez daha ispatladı.
2018’de cumhurbaşkanı adayı yapılan İnce, partinin yayın organlarından bilinçli şekilde uzak tutuldu, kampanyasına destek verilmedi. O gece ortadan kaybolduğunda yalnız bırakıldığı çoktan belliydi. Ardından, özel hayatına ilişkin organize bir itibar suikastıyla gözden düşürülmeye çalışıldı. Kaset kumpası, sessizlikle geçiştirildi. Şimdi aynı insanlar onu “geri dönen evlat” gibi bağırlarına basıyor. Çünkü yeni direktif böyle. Talimat değiştiği anda duygu da değişiyor. Akıl yok. Sorgulama yok. Kendi kararını verme iradesi yok. Gassalın elindeki meyyit deyimi bugün CHP’de bir siyasi tariften çok, yapısal bir analizdir.
Sadakatin Biyolojik Hali: Siyasal Şizofreni
Bir insan topluluğu aynı kişiye üç yıl içinde hem “umut” hem “hain” hem de “kurtarıcı” diyorsa, burada bir inançtan değil bir cinnetten söz ederiz. Muharrem İnce’nin kendisine “şizofrenler” ya da “yavşaklar” dediği kitle, onun deyimiyle ya yönetim kadrosu ya da tabanın bizzat kendisi. CHP’de mesele kişi değil; mesele kişinin hangi gün ne anlama geldiğidir. Düne kadar İmamoğlu mitinginde mikrofon verilmeyen Muharrem İnce’ye bugün apoletler takılıyor. Bugün linç edilen Kılıçdaroğlu’nun, yarın “onursal lider” ilan edilmesi an meselesi.
Bu siyasal tabloyu tanıyoruz. Tarihte benzer örnekleri çoktur. İttihat ve Terakki’nin meşhur “merkez-i umumi”si, her kararın sorgusuz kabul edildiği, itirazın “ihanet” sayıldığı bir yapıdır. Sonuç: Tek sesli, tek çizgili, kendi içine kapanmış, dışarıdan her eleştiriyi düşmanlaştıran bir siyasi örgütlenme. CHP’nin bugünkü hali de bundan farklı değil. Her dönem yeni bir “kurtarıcı” figürü bulunur; ardında yürüme törenleri yapılır; bir sonraki yenilgide hain ilan edilir ve yeni “umut” inşa edilir. Bu sadece istikrarsızlık değil; bu, kronik siyasal çürümedir.
Linçin Partileşmiş Hâli: Kılıçdaroğlu Vakasının Anatomisi
Bugün sosyal medyada Kılıçdaroğlu’na karşı başlatılan “tükürün, asın, hain” kampanyasının failleri, daha altı ay önce aynı kişiyi “ak saçlı bilge” olarak kutsuyordu. Ne oldu? Talimat değişti. CHP’de artık fikir değişimi yok, emir güncellemesi var. Ne düşüneceğini merkez bildiriyor, kime öfke duyulacağı “grup kararı”yla belirleniyor.
İronik olan şu ki, CHP’ye en sert muhalefeti yapan AK Parti kadroları bile Kılıçdaroğlu’nu bu seviyede kişisel hedef haline getirmedi. Eleştirdiler, ama öldürmekten, yüzüne tükürmekten bahsetmediler. Bugün CHP içinde dile gelen bu dil, siyasal cinnetin partileşmiş hâlidir.
Sahi, kim bu “müritler”? Kim bu “mürşide” kayıtsız şartsız bağlı kitle? Her devirde birilerini yere göğe sığdıramayıp, ilk sendelemede linç kampanyasına girişen bu kalabalıklar… CHP’ye oy veren kitle içinde düşünenler az değil, ama sesi çıkanlar onlar değil. Parti artık sadakat çetelerinin insafına terk edilmiş durumda.
Hafızasızlık Kurumsallaşınca Kimlik De Kalmaz
CHP’nin en büyük çıkmazı, kendi geçmişiyle yüzleşmemesi. Parti içi hesaplaşmalar, fikri ayrışmalarla değil; dedikodular, kasetler ve kurultay tezgâhlarıyla yapılıyor. İnönü-Ecevit arasında yaşanan çekişme bile bugünkünden daha seviyeliydi. En azından orada bir ideolojik kulvar farkı vardı. Bugün olan ise, koltuk için figür değiştirip, 24 saat içinde kimlik değiştiren bir aktörler tiyatrosu.
Dün Kemal Bey’e “Reis” diyenler, bugün “hain” diyor. Yarın İmamoğlu’nu devirebilirlerse ona da aynı şeyi söyleyecekler. Çünkü artık inanç yok. Sadece yön değiştirilen sadakat var.
CHP yıllardır “değişim” diyor ama neyi değiştirdiğini kimse bilmiyor. Sadece isimler değişiyor; zihniyet yerli yerinde duruyor. Parti içindeki güç odakları, kim lider olursa onun arkasına dizilip, günün sonunda yine aynı kısır döngüye dönüyor.
Son Söz: CHP’de Değişen Sadece Maskeler
CHP’nin sorunu bir kişiden ibaret değil. Ne Kılıçdaroğlu’nu göndererek çözülebilir ne de İmamoğlu’nu getirerek. Sorun, sorgulamayan, susan, sürüklenen bir yapı oluşmuş olması. Eleştiriye düşman bir kültür hâkim. En küçük farklı ses, hain ilan ediliyor. Liderler değişiyor, afişler değişiyor, tweetler değişiyor ama mentalite aynı: Lider kimse ona tap, kim değilse onu yak.
Bu çürümeye karşı susan herkes, yarının linç edilecek kurbanı olmaya adaydır.
CHP ya yüzünü değil zihnini değiştirecek…
Ya da tarihte bir not olarak kalacak: Bir zamanlar, halk için değil, lider için mücadele eden bir yapı vardı…
YORUMLAR