Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 27 Ağustos 2025
1 Ocak 2024 tarihi itibarıyla, Avrupa Birliği’nde yaşayan 449,3 milyon kişinin 44,7 milyonu, yani % 9,9’u AB dışı ülkelerde doğmuştur. Ayrıca, aynı tarihte AB’de yaşayanların 17,9 milyonu (% 4,0) başka bir AB ülkesinde doğmuş kişilerdir. Hal böyle olunca AB için “göçmen” gerçeği önemini korumaktadır. Bu nedenle göçmenlerin entegrasyonu AB için eskisinden daha fazla önemlidir.
Avrupa Komisyonu’nun “Göçmen Entegrasyon İstatistikleri – Eğitim” verileri bu konuda belli bir çerçeve sunmaktadır.
Eğitim Göstergeleri ve Ayrımlar
Göçmenlerin entegrasyonunda eğitim en önemli araçların başına geliyor. Göçmen entegrasyonunun bir ölçütü olarak eğitim, AB’de şu anda “Zaragoza Göstergeleri” kullanılarak değerlendirilmektedir. Bunlar;
- en yüksek eğitim düzeyi;
- yükseköğretim düzeyinde eğitim almış 30-34 yaş grubundaki kişilerin oranı;
- eğitim ve öğretimi erken bırakanların oranı.
Ayrıca göstergeye iki değişken daha ilave edilmiştir:
- yaşam boyu öğrenmeye katılım;
- eğitim, istihdam veya öğretim dışında kalanlar (NEET).
Bu göstergeler, kişilerin vatandaşlık durumlarına göre analiz edilmektedir. Eğitim düzeyi göstergesi ise, ayrıca “göçmenlik statüsü” dikkate alınarak da değerlendirilmektedir.
Grafik 1. AB’de Vatandaşlık Durumu
Bireylerin vatandaşlık durumu, yaşadıkları ülkenin vatandaşı olup olmadıklarına göre belirlenmektedir. Bu sınıflandırmaya göre bireyler, ya ülkenin vatandaşı (yerli) ya da yabancı uyruklu olarak ikiye ayrılmaktadır. Yabancı uyruklular da kendi içinde iki gruba ayrılmaktadır: Başka bir AB ülkesinin vatandaşı olanlar ve AB dışı ülkelerin vatandaşları (Grafik 1).
Grafik 2. AB’de Göçmenlik Statüsü
Göçmenlik statüsü ise bireyin ve ebeveynlerinin doğum yerine göre tanımlanmaktadır. Bu kapsamda bireyler, “yerli doğan” ya da “yabancı doğan” olarak gruplandırılmaktadır. Yerli doğan da daha ayrıntılı olarak sınıflandırılmaktadır: i) Her iki ebeveyni de yerli doğmuş olanlar, ii) bir ebeveyni yabancı doğmuş olanlar ve iii) her iki ebeveyni de yabancı doğmuş olanlar (Grafik 2).
Bu tarz bir ayrım, kişilerin göçmen geçmişini ve bunun eğitim üzerindeki etkisini daha net analiz edebilmek adına yapılmaktadır.
Göstergelerle AB’deki Göçmenlerin Eğitimi
Bu göstergeler ışığındaki analizler, “AB 27 (2020’den itibaren- Raporlayan ülke hariç)”, “AB 27 Dışı Ülkeler (2020’den itibaren) veya Raporlayan Ülke” ve “Raporlayan Ülke” ülke olmak üçlü sınıflandırmaya göre yapılmaktadır.
Tablo 1. AB’de Yükseköğrenim Görmüş Kişiler – % (25-34 Yaş; 2014-2024)
AB 27 (2020’den itibaren- Raporlayan ülke hariç) |
AB 27 Dışı Ülkeler (2020’den itibaren) veya Raporlayan Ülke |
Raporlayan Ülke | |
2014 | 33.7 | 36.8 | |
2015 | 32.2 | 37.5 | |
2016 | 32.6 | 37.9 | |
2017 | 33.7 | 38.6 | |
2018 | 36.2 | 39.5 | |
2019 | 36.9 | 40.5 | |
2020 | 39.4 | 32.6 | 41.5 |
2021 | 40.1 | 32.5 | 42.4 |
2022 | 38.5 | 33.5 | 43.1 |
2023 | 38.7 | 35.4 | 44.1 |
2024 | 41.1 | 36.7 | 45.1 |
Tablo 1’e göre, 2014-2024 yılları arasında 25-34 yaş arası yükseköğrenim oranları, tüm gruplarda artış göstermiştir. “Raporlayan ülke vatandaşları” her yıl en yüksek orana sahip olup, 2014’te % 36,8 iken 2024’te % 45,1’e yükselmiştir. AB dışı ülkelerden gelenlerde bu oran % 24,5’ten % 36,7’ye çıkmış ve düzenli bir artış göstermiştir. AB ülkelerinden gelenlerde ise oran 2014’te % 33,7 iken 2024’te % 41,1’e ulaşmıştır; ancak bu grupta 2022 yılında kısa süreli bir düşüş (% 40,1’den % 38,5’e) gözlemlenmiştir. Genel olarak, üç grup arasında en yüksek oranlar “raporlayan ülke vatandaşları”nda, en düşük oranlar ise AB dışı ülkelerden gelenlerde görülmektedir.
Ülkeler düzeyinde vatandaşlar genel olarak en yüksek yüksek öğrenim oranına sahip olsa da İrlanda ve Lüksemburg’da AB dışı vatandaşlar daha yüksek oranlar göstermektedir. Belçika, Çekya, Danimarka, Malta, Avusturya, Portekiz ve İsveç’te ise diğer AB vatandaşları en yüksek oranı sergilemektedir.
Göçmen statüsüne göre değerlendirildiğinde, en yüksek yükseköğrenim oranı “biri yabancı doğumlu ebeveyni olan yerli doğumlular”da görülmektedir. AB genelinde bu durum özellikle G. Kıbrıs ve İspanya’da belirgin şekilde öne çıkmaktadır. AB dışı doğanlarda yükseköğrenim oranı en yüksek olan ülkeler ise İrlanda ve Lüksemburg’dur. Orta eğitim düzeyi daha çok yerli doğumlularda yoğunlaşırken, özellikle Çekya ve Polonya’da dikkat çekmektedir. Öte yandan, AB dışı doğumlularda düşük eğitim düzeyi yaygın olup bu durum özellikle İtalya ve İspanya’da belirgindir.
Yaş gruplarına göre bakıldığında, 25–54 yaş aralığında “biri yabancı ebeveynli yerli doğumlular” en yüksek yükseköğrenim oranına sahiptir. “İki yabancı doğumlu ebeveyni olan yerli doğumlular” ise en yüksek orta eğitim oranını göstermektedir. AB dışı doğumlular arasında ise eğitim seviyesi daha dengeli bir dağılım sergilemektedir.
Eğitimden ve öğretimden erken ayrılma söz konusu olduğunda 18-24 yaşındakiler arasında, eğitim düzeyi en fazla orta okul altı olan ve son 4 hafta içinde herhangi bir eğitim almamış olanlar bu gruba girmektedir.
Son 20 yılda, AB dışı vatandaşlarda erken ayrılma oranı sürekli yüksek olmakla birlikte azalan bir trend göstermektedir. Vatandaşlardaki oran ise her zaman en düşük seviyede olup istikrarlı biçimde düşüş göstermektedir. Diğer AB vatandaşları ise dalgalı bir seyir izleyerek son yıllarda AB dışı vatandaşlara yaklaşmıştır.
Ülke bazında en belirgin farklar Almanya, İspanya, İtalya ve G. Kıbrıs’ta görülmekte olup, vatandaşların erken ayrılma oranları diğer gruplardan açıkça daha düşüktür.
Yetişkin öğrenimine katılım söz konusu olduğunda; formal veya informal eğitim/öğretime katılan bireylerin oranı, 2022–2024 döneminde tüm vatandaş gruplarında artış göstermiştir. Vatandaşlar her zaman en yüksek katılım oranına sahip olurken, diğer AB ve AB dışı vatandaşlar birbirine yakın seviyelerde kalmaktadır.
Ülke bazında bakıldığında, Çekya, Estonya ve Malta’da diğer AB vatandaşları; İrlanda, Macaristan, Hollanda ve Finlandiya’da ise AB dışı vatandaşlar, bu ülkelerde yetişkin öğrenimine katılım oranı bakımından vatandaşlardan daha yüksek oranlara sahiptir.
Türkiye’ye Yansımaları
AB tecrübesi, eğitimin göçmenlerin entegrasyonunda kilit bir rol oynadığını net şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye’de de göçmenlerin topluma entegre olabilmesi için eğitime erken erişim, kaliteli öğretim, dil becerilerinin güçlendirilmesi ve kültürel uyum gibi unsurlar sistemli biçimde desteklenmelidir.
Öte yandan, AB’de göçmenlerin eğitimi “göçmenlik statüsü”ne (bireyin ve ebeveynlerinin doğum yeri) göre ayrıntılı şekilde incelenmektedir. Türkiye’de ise bu tür ayrımlar sistematik olarak yapılmamaktadır. Öneri olarak; Türkiye, Milli Eğitim Bakanlığı/YÖK ve TÜİK aracılığıyla “göçmenlik statüsüne göre” (birinci kuşak, ikinci kuşak, yerli doğan vs.) eğitim göstergelerini ayrıştırmalıdır.
Ayrıca, AB’de göçmenler arasında erken okul terk oranı yüksek ama azalma eğilimindedir. Türkiye’de ise bu konuda resmi ve karşılaştırmalı veri eksiktir. Bu nedenle, göçmen çocukların okul devamlılığı düzenli olarak izlenmelidir ve göçmen ailelere yönelik bilinçlendirme, maddi destek (ulaşım, kırtasiye, yemek vb.) ve psikososyal destek programlarıyla okul terkleri engellenmelidir.
Bunlara ek olarak; AB’de göçmen yetişkinlerin hayat boyu eğitime katılımı sınırlı ama bazı ülkelerde vatandaşlardan daha iyi durumdadır. Türkiye’de ise bu alan ciddi biçimde ihmal edilmiş durumdadır. Göçmen yetişkinler için Türkçe kursları, mesleki eğitimler ve haklar eğitimi gibi yaşam boyu öğrenme olanakları artırılmalıdır.
Sonuç olarak; AB örneğinden hareketle Türkiye’de göçmenlerin eğitimi için veri temelli, göçmenlik statüsüne duyarlı uzun vadeli stratejik politikalar geliştirilmelidir.
YORUMLAR