Bercan TUTAR – 10 Kasım 2025
Suriye lideri Ahmed El Şara, bugün Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump tarafından karşılanıyor. Her ziyaret bir mesaj içerir. Şara’nın ABD ziyaretinin mesajı da açık. Ülkede artık bütün yollar Şam’a çıkacak. Amerikan yönetimi Nusayriler, Dürziler ve Kürtlere adres olarak Şam ve Şam’daki yeni yönetimin lideri Ahmed El Şara’yı işaret ediyor. ABD’nin Ankara elçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack aylar önce Suriye’de bütün yolların Şam’dan geçmesi gerektiğinin altını çizmişti zaten.
Bu ziyaretin iç aktörler dışında dış aktörler için içerdiği mesaj da çok açık. Özellikle de İsrail için. Bu ziyaretle ABD, İsrail’e yeni Suriye rejimi ile normalleşme politikası izlemesi ve ülkenin egemenliğini çiğneyen saldırılarına son vermesi gerektiğinin işaretini veriyor.
Türkiye ve Körfez Ülkelerine Uyarı
Türkiye ve Körfez ülkeleri için ise bu ziyaretle ABD, “Bölge ülkeleri olarak yeni Suriye rejimine ekonomik, askeri eğitim ve siyasi destek verebilirsiniz ama Suriye’nin geleceğini doğrudan etkileyecek kararlarda benim payım daha belirleyici ve etkin olacak” mesajını veriyor.
Çünkü yeni Suriye’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için İsrail, YPG ve Amerikan ambargolarından oluşan (Caesar yaptırımları) üç önemli sorununu çözmesi gerekiyor. Yaptırımların kalkmasıyla bölge ülkelerinin Suriye’ye ekonomik destek vermesi sağlanacak.
Haliyle yeni Suriye’nin ABD’nin kanatları altına alındığının ve alınacağının en önemli göstergelerinden biri de ABD’nin Şam’a askeri üs kuracağı daha doğrusu Şam’daki bir hava üssüne asker konuşlandırmayı planladığı yönündeki haberlerdir. Askeri üssün ana hedeflerinden biri “Suriye ve İsrail arasında askerden arındırılmış bir bölge oluşturarak İsrail’in saldırılarının önüne geçmek” diye belirliyor. Çünkü Trump’ın Şara ile görüşmesinde en önemli maddelerden biri de İsrail-Suriye saldırmazlık paktının imzalanması. ABD, bu saldırmazlık paktının gözetlenmesini bu üsteki askerlerle yerine getireceğini söylüyor. Üsse ayrıca DEAŞ ile etkin mücadele için güçler de konuşlandırılacak. Pentagon’un son iki ayda üsse birçok keşif görevi gerçekleştirdiğini ve uzun bir pistin kullanım için hazır olduğunu da belirtiyor kaynaklar.
DEAŞ’la Mücadelede Yeni Dönem
Bu üs sayesinde ABD, eski el Kaide üyesi olarak Irak’ta 5 yıl hapis yatmış ve Beyaz Saray ziyareti öncesi BM’nin yaptırım listesinden yeni çıkarılmış Ahmed El Şara’nın DEAŞ’a karşı terörle mücadeledeki operasyonlarına ilk elden destek verecek. Şara’nın DEAŞ ile mücadeleyi yeni Suriye’nin en temel politikası haline getirmesi YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı yapının elindeki DEAŞ kartını zayıflatacaktır.
Çünkü Şara’nın Washington ziyareti öncesi ABD Ulusal Terörle Mücadele Direktörü Joe Kent’in SDG komutanı Mazlum Abdi ve YPJ komutanı Rojhilat Efrin’i ziyaret etmesi dikkat çekti. Kent, X’ten yaptığı paylaşımda “Irak ve Suriye’de DEAŞ, El Kaide ve İran ile bağlantılı gruplara karşı savaşı sürdüren terörler mücadele ortaklarımızla yaptığım görüşmeden yeni döndüm” ifadelerini kullandı.
Buradan da anlıyoruz ki DEAŞ bahanesiyle aslında İran’ın Suriye’deki varlığının tamamen yok edilmesi amaçlanıyor. YPG/PKK unsurlarının İran yanlısı milislerle mücadelede Şam yönetiminin göstereceği performanstan çok uzak kalacaklarını biliyor ABD. Temel hedef İsrail’in de istediği şekilde İran varlığının ve Filistinli grupların Suriye’den tamamen silinmesine verilecek. Şara da bu politikadan yana. Şara sık sık yaptığı açıklamalarda Suriye’nin başka ülkelerin güvenliğine yönelik saldırı yapan unsurlardan tamamen arındırılmasını vurguluyor.
Yani Suriye’den İsrail’e saldırmayı düşünen Filistinli gruplara da İran destekli Hizbullah ve diğer milis unsurlara da Türkiye için tehdit oluşturan SDG bünyesindeki PKK/YPG’li unsurlara da bundan sonra yeni Suriye’de yer olmayacağının altı çiziliyor.
ABD’nin Doğrudan Dâhil Olma Stratejisi
Bu yeni stratejinin hayata geçmesi ABD’nin yeni Suriye’de etkin olmasına bağlı. Çünkü İsrail ve siyonist lobi ABD üzerinden denge sağlamaya çalışıyor. Aksi halde Suriye tamamen Türkiye’nin etkisi altına girecek. Bunu önlemenin yolu ise İran ve Rusya’dan kalan boşluğu ABD’nin bizzat kendisinin doldurmasından geçiyor. Zira İsrail’in Dürziler, Kürtler ve Aleviler üzerinden devreye soktuğu provokasyonlarla Suriye’deki Türkiye etkisini zayıflatamayacağı biliniyor. Bu nedenle ABD doğrudan dâhil oluyor.
Yeni Suriye’de ABD ve Türkiye’nin en etkin aktörler olmasının dışında Rusya’nın diplomatik ve Körfez ülkelerinin de Şam yönetimine ekonomik katkı sağlaması öngörülüyor. Burada İsrail’in Suriye’nin siyasi egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik takınacağı pozisyon önemli. Çünkü Körfez ülkeleri Suriye’ye yardımı İsrail’in frenlenmesine ve Suriye’yi bölme stratejini terk etmesine bağlıyor.
ABD‘nin Şam’da askeri üs kurmak istemesinin bir nedeni de Arap dünyasının yeni Suriye’nin inşasında desteğini almaya çalışmasıdır. Türkiye’nin Suriye ordusunu eğitmesi ve diğer alanlardaki varlığı yanında ABD’nin Şam’daki üssü bir bakıma kaos peşindeki işgalci İsrail’e karşı bir kalkan işlevi görecektir. Zaten şimdiden Şam’daki askeri üsse Amerikan C-13 kargo ve nakliye uçaklarının üsteki pisti test uçuşlarına başladığı kaydediliyor.
ABD’nin zaten Suriye’nin Rif Şam ilinde Özgür Suriye Ordusu tarafından kontrol edilen ve Irak ile Ürdün sınırındaki El-Velid kapısının 24 km batısında yer alan Et-Tanf’ta bir askeri üssü var. Ancak Şam’da kurulacak olan üssün fonksiyonu daha farklı olacak. ABD’nin Şam’da dev bir hava üssü hazırlığı içinde olduğunu yazan Reuters haber ajansı bu üsle Pentagon’un İsrail’e koruma kalkanı sağlayacağını ve CENTCOM’un Lübnan ve Gazze’deki operasyonlarını da bu üs üzerinden yürüteceği bilgisini veriyor. Üssün ayrıca YPG/SDG’ye destek için kullanılacağı da vurgulanıyor.
Aynı Strateji, Aynı Sonuç
Her ne kadar Amerikan yönetimi Türkiye’nin Suriye halk devrimindeki (8 Aralık 2024) başarısını övse de öyle anlaşılıyor ki yeni Suriye’yi tamamen Türkiye’ye terk etme niyetinde de değiller. Şam’da Amerikan askeri üssünün açılmasını her açıdan Türkiye’nin Suriye’nin tek hâkimi olma projesini engellemeye yönelik bir hamle olarak okumak lazım. Şam yönetiminin ABD ile birlikte DEAŞ’a karşı terör operasyonlarını yürütmesi ve İranlı milislerle Filistinli grupların ülkedeki varlıklarına son verilmesi stratejisi de her açıdan İsrail’in güvenliğinin ve etkisinin öncelemesine ve Amerikan çıkarlarının korunmasına hizmet ediyor/edecektir.
Suriye lideri Şara’nın Beyaz saray ziyareti bu bağlamda her açıdan yeni dinamikleri harekete geçirecektir. Ne var ki yeni Suriye’ye eski ABD politikaları şeklinde özetlenebilecek bu stratejilerin başarıya ulaşma şansı çok az. ABD’nin İsrail’in güvenliği yerine önce Suriye’nin güvenliğini ve birliğini önemseyen adımlar atması gerekiyor. Bölgenin ve Suriye’nin istikrarından ziyade İsrail’e endeksli bir Şam politikası her açıdan açmazlarla doludur. Bu yol Esad döneminde denendi. Sonuç kan, kaos ve iç savaşlar oldu. Aynı stratejilerin tekrar denenmesi yine aynı sonuçlara yol açacaktır. Umarız Türkiye ağırlığını kullanarak kaosa endeksli bu yeni stratejileri daha uygulanmadan devreden çıkarır. Aksi halde işgalci güçlerin yaptığı hataların bedelini ülke olarak daha önce olduğu gibi şimdi de yine biz ödeyeceğiz.
