Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Ersoy Dede

Fidan–Arakçi Zirvesi: Ankara–Tahran Hattında Yeni Dönemin İşaretleri – Ersoy Dede

Ersoy DEDE – 02 Aralık 2025

 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 30 Kasım’da gerçekleştirdiği günübirlik Tahran ziyareti, yalnızca diplomatik bir temas değil; Türkiye–İran ilişkilerinde yeni bir denklemin habercisi olarak görülüyor. Fidan, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’dan Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’ye, Meclis Başkanı Kalibaf’tan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani’ye kadar İran devlet mimarisinin tüm kritik aktörleriyle bir araya geldi.

Bu yoğun temas trafiği, “mesajın doğrudan en üst merkezlere iletildiği” özel bir ziyaret fotoğrafı ortaya koydu.

Son Bir Yılda Gerilen İlişkiler Neden Önemli?

Suriye’nin yeni dönemine girişte Ankara ile Tahran arasındaki görüş ayrılıkları biliniyor.

  • Saha gerçekliği değişti,
  • İran mevzi kaybetti,
  • Türkiye’nin uyarıları ise Tahran’da rahatsızlık doğurdu.

Fidan’ın geçen yıl yaptığı “vekalet savaşlarına artık son verilmeli” çıkışı, İran’daki güç odaklarında açık tepki çekmişti. Buna ek olarak Zengezur/T.R.I.P.P. (Uluslararası Barış ve Refah İçin Trump Yolu) koridorunun ABD işletimine geçmesi, İran’ın bölgedeki stratejik dengeleri yeniden okumasına yol açtı.

İşte bu nedenle, Fidan–Arakçi görüşmesinde verilen “farklılıkları değil ortak çıkarları vurgulama” görüntüsü, geçmiş bir yılın gerilimine kıyasla bariz bir ton değişikliğine işaret ediyor.

ORTAK TEHDİT ALGISI: ‘İSRAİL YAYILMACILIĞI’

Hem Arakçi hem de Fidan, sahayı yeniden belirleyen temel tehdit olarak “İsrail’in bölgesel yayılmacılığını” işaret etti.

İran açısından bu söylem yeni değil, ancak Fidan’ın bunu “bölge için bir numaralı güvenlik tehdidi” olarak tanımlaması dikkat çekti.

Bu söylem değişikliği iki açıdan önemli:

  1. Türkiye ile İran’ın Suriye denkleminde yeniden “çakışan” bir zemine geçmesi
– Taraflar yeniden yapılandırma, siyasi süreç ve ekonomik toparlanma yerine İsrail’in askeri hamlelerine odaklanmayı tercih ediyor.
  2. Gazze savaşından sonra oluşan yeni bölgesel atmosferin Ankara–Tahran yakınlaşmasını hızlandırması
– Türkiye, 12 günlük savaşta İran’ın yanında konumlanmıştı; bu ziyaret bu çizgiyi kurumsallaştırıyor.

TARİHİ BİR CÜMLE: “TERÖRSÜZ TÜRKİYE’Yİ DESTEKLİYORUZ”

Arakçi’nin, “PKK’nın silah bırakma kararından memnuniyet duyuyoruz, terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge projelerini destekliyoruz” açıklaması, aslında ziyaretin en kritik cümlesi.

Çünkü Türkiye, 1990’lardan beri:

– İran’ı PKK/PJAK konusunda yetersiz işbirliği ile,

– Zaman zaman da örtülü destekle suçluyordu.

Tahran’ın bu konuda açık tavır alması, yalnızca PKK denklemi için değil, Türkiye–İran güvenlik mimarisinin geleceği için de kırılma anı niteliğinde.

NÜKLEER DOSYA: FİDAN’IN TAKTİKSEL DESTEK MESAJI

Fidan’ın, İran’ın nükleer müzakerelerine ilişkin yaptığı “yaptırımlar haksızdır” çıkışı da İran tarafında güçlü bir karşılık buldu.

Ankara’nın pozisyonu özetle şu:

“Sorunun çözümü uluslararası hukuka uygun olmalı; İran yaptırımlardan kurtulmalı. Bölgesel entegrasyon hızlanmalı.”

Bu mesaj, İran’ın yıllardır duyduğu en net Ankara desteği.

EKONOMİ: 30 MİLYAR DOLARLIK HEDEF VE SINIR KAPILARI MESAJI

Ziyaretin bir diğer stratejik boyutu, 9. Türkiye–İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin hazırlıklarıydı.

Fidan’ın, “bağlantısallık ve lojistikte geride kaldık” vurgusu aslında Türkiye’nin İran ile ticarette yeni bir sayfaya geçmek istediğini gösteriyor.

Bugünkü rakam: 6,5 milyar dolar. Hedef: 30 milyar dolar.

– Sınır kapılarının artırılması,

– Ticari engellerin kaldırılması,

– Enerji anlaşmalarının yenilenmesi,

Arakçi de benzer bir kararlılık gösterdi ve İran’ın Van’da açacağı başkonsolosluğun bu süreci hızlandıracağını söyledi.

SONUÇ: TAHRAN ZİRVESİ BÖLGEDE YENİ BİR JEOPOLİTİK DÖNEMİN HABERCİSİ

Fidan’ın Tahran ziyareti, yalnızca bir diplomatik temas değil;

Türkiye–İran ilişkilerinde yeni bir döneminin başlangıcı niteliğinde.

İşte bu dönemin üç temel paradigması:

  1. Güvenlik: PKK’nın silahsızlandırılması ve ortak terör karşıtı siyasi zemin
  1. Jeopolitik: İsrail yayılmacılığına karşı bölgesel koordinasyon
  1. Ekonomi: 30 milyar dolar hedefi ve yeni lojistik koridorlar

Ankara ile Tahran arasındaki rekabet alanları bitmiş değil; ancak bu ziyaret, çatışma zeminlerinin yerini stratejik eşgüdüme bırakabileceği bir dönemin kapısını aralamış görünüyor.

YORUMLAR

⚠️ Yorum gönderilemez:

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    YAZARLAR
    TÜMÜ

    SON HABERLER