WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22380441,09%
ABD’den F-16 Onayı: Türkiye’ye Bir Parmak Bal mı?

ABD’den F-16 Onayı: Türkiye’ye Bir Parmak Bal mı?

13 Şubat 2024 09:49
ABD’den F-16 Onayı: Türkiye’ye Bir Parmak Bal mı?
0

BEĞENDİM

Prof.Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, Şubat 2024

ABD Kongresi’nden 10 Şubat 2024’te Türkiye’nin istediği 40 adet Blok 70 savaş uçağı ile 79 modernizasyon kitinin satışına onay çıktı. Türk Hava Kuvvetlerinin güçlenmesi ve uzun zamandır limoni Türk-Amerikan ilişkileri açısından önemli bulunan bu konu ele alındı.

Türkiye’nin F-16 ve Modernizasyon Kiti Talebinin Gerekçesi ve Talep Sonrası Gelişmeler

Türkiye tıpkı F-35 uçak projesinde olduğu gibi F-16 projesi için de uçağın bir kısmının Türkiye’de üretilecek şekilde 1984’te, “TAI” olarak bilinen Türkiye-ABD ortak yatırım şirketi TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’yi 25 yıllığına kurulmuştu. Türkiye’nin 1987-2012 arasında tedarik ettiği F-16’lar aslında 4’ncü nesil muharebe uçağı olarak bilinmektedir. İlk üretimden sonraki süreçlerde uçakların üretim aşamasında yenileştirmeler devam ettiğinden, üretim/tedarik tarihlerine göre uçaklar arasında da imkan ve kabiliyetler açısından fark vardır.

Türkiye, çeşitli modellerde satın aldığı 270 F-16 ile ABD ve İsrail’den sonra bu uçaklara en çok sahip ülkedir. İlk üretimden modernizeyle kazandırılan yeteneklerine göre çoğu Blok 30 ve Blok 40 olmak üzere Blok 50 ve Blok 50+ modelleri Türkiye’nin envanterinde mevcuttur. Yani bu uçakların çoğu 30 yaşın üzerinde iken, en moderni Blok 50+ uçakları bile en azından 10 yaşın üzerindedir. Türkiye, ortağı olduğu 5’nci nesil muharebe uçağı F-35 projesinden, Rusya’dan S-400 füze savar sistemi aldığı gerekçesiyle Temmuz 2019’da çıkartıldığından, en azından 5’nci nesile yakın özellikte muharebe uçağı tedarik yoluna gitti. Bu isteğe en uygunu F-16 Blok 70 uçakları idi. Bu maksatla Rusya’nın Ukrayna saldırısı da dikkate alınarak Ekim 2021’de ABD’den 40 F-16 Blok 70 modeli ile 79 adet modernizasyon kiti talebinde bulundu.

Türkiye’nin talebine Biden yönetimi, özellikle Rusya’nın Ukrayna saldırısı sebebiyle anlayışla yaklaşarak ABD Kongre’sine teklifini Şubat 2023’te gönderdi. Ancak Kongre’de de Rum, Ermeni ve Yahudi lobilerinin etkisindeki Bob Menendez gibi Türkiye karşıtı 29 Senatör, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerinin Türkiye tarafından onaylanması şartını getirdiler.

Derken önce Kongre Dışişleri Komisyonu’ndaki Menendez’in bir yolsuzluk soruşturması sebebiyle istifa etmesi, ardından Ocak 2024 sonlarında İsveç’in de NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması üzerine Biden yönetimi 26 Ocak’ta Türkiye’nin F-16 isteğiyle ilgili teklifi Kongre’ye gönderdi. Senato ve Temsilciler Meclisinin dış ilişkiler komiteleri aynı tarihte Türkiye’nin talebine onay verdiklerini açıkladılar. Ancak Kongre’nin müttefik ülkelerin silah talebine itirazı için 15 günlük sürenin beklenmesi gerekliydi. 10 Şubat’ta bu süre dolduğunda Kongre’den itiraz gelmeyince Türkiye’ye F-16 ve kitlerinin satışının önü açıldı.

Bilindiği üzere ABD yönetimini harekete geçirmek maksadıyla Eurofighter Typhonn, Almanya nazlanınca Çin ve Rus yapımı savaş uçaklarıyla, Çin-Pakistan ortak yapımı JF-17 Thunder tedariki de medyaya yansıtıldı. Türkiye’nin NATO’dan kopmasını bile getirebilecek bu gelişmeye ilaveten Türk milli muharip uçağı Kaan’ın 2028’de envantere girecek olması, 23 milyar dolarlık F-16 projesi ABD silah sanayii lobisini de harekete geçirmiş olmalıydı.

F-35’lerle F-16 Blok 70 arasındaki en önemli fark, F-35’in görünmezliği ile TCG Anadolu gibi uçak gemisi özelliği bulunan gemilerde konuşlanabilmesidir. Öte yandan Türk havacılık sanayii ilk 8 dışında 160 F-16’yı ve Mısır’a satılan 46 adet F-16 Türkiye’de üretilirken, Pakistan ve Ürdün F-16’larının modernizasyonu da Türkiye’de gerçekleşti. Türk havacılık sanayii F-16’lara yapısal ve aviyonik modernizasyon programlarını da uyguladı. Nitekim satın alınacak 79 modernizasyon kiti ile de F-16’ların modernizasyonu Türk uzmanlarca gerçekleştirilecek.

Sonuç itibariyle akla “F-16 talebimizi ABD Kongresi lütfettiği için sevinmeli miyiz, yoksa buradan bir ders mi çıkartmalıyız?” sorusu gelebilir. Bu gelişmeye Türkiye-ABD ilişkilerinin “normalleşmesi” açısından yaklaşanlar gibi, ABD’nin çıkarına diye yorumlayanlar da olabilir.

Türkiye artık özerk politikadan dönmeyeceğinden (dönmemelidir de), ABD ile ilişkiler de limoni şekilde devam eder. Burada Türk savunma sanayiinin gelişmesi ve Kaan’ın hizmete giriş tarihi çok önemlidir. Eğer bunlar gerçekleşirse, Türkiye değil, ABD ricacı olacaktır.

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.