Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 7 Haziran 2024
Okurlarım yakından izlediğim Almanya hakkında da zaman zaman yazdığımı bilirler. Her şeyden önce uzunca bir süre kaldığım, soğuk savaş dönemi sona ererken Doğu Almanya-Batı Almanya ilişkilerini gözleyebildiğim, soğuk savaş sonrası gelişmelerin bir kısmını yakından gördüğüm Almanya, Türkiye açısından son derece önemli bir ülkedir. Çoğu vatandaş olan 3.5 milyon civarında Türkiye kökenli insanımız Almanya’da aş ve iş sahibidir. Almanya, ticaret hacminde ikinci sırada, dış ticarette fazla verdiğimiz ilk sıradaki ülkedir. 9 Haziran 2024’te Avrupa Parlamentosu seçimlerine giderken Almanya’da artan radikalleşme ele alındı.
Türkiye’ye pek faydası dokunmayan hatta Alman parlamentosuna sözde “Ermeni soykırımı” yasa tasarısını getirerek kabul ettirenler olsa da Türkiye için çok önemli bir ülkedir. Halen “Trafik Lambası” sembollü koalisyon hükümetinin, Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesini “insan hakları ihlali” diye haykıran Türkiye kökenli bakanı, nedense İsrail’in Gazze’de yarıdan fazlası çocuk ve kadın 35 bin kişiyi katletmesini seyrederken insanlığını hatırlayamamaktadır.
Almanya’da İslam Karşıtlığının Alarm Veren Gelişmeleri
Ulusal medyanın bir Almanya temsilcisi Gazeteci Ahmet Külahçı, son aylarda köşesinde ısrarla “Trafik Lambası” SDP-Yeşiller-FDP hükümetinin silikliğini ve zayıflığını yazıyor. İki sosyal demokrat siyasi parti (SDP ve Yeşiller) olmasına rağmen Almanya’da yabancı ve Müslüman karşıtı AfP’nin giderek dizginlenemeyen çıkışlarını da gözler önüne sermeye çalışıyor.
Son günlerde ise özellikle Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU)’nin 71 sayfalık ‘Temel İlkeler Programı’na dikkat çekiyor. Zira programdaki “Bizim değerlerimizi paylaşmayan ve bizim özgürlükçü toplumumuzu reddeden İslam Almanya’ya ait değildir!” ifadesi, Alman Anayasası’nın 4’üncü maddesindeki “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz. Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır!” ifadesiyle çelişkili olup, Alman Anayasası’nın din özgürlüğüyle bağdaşmamaktadır.
Yani adı Hıristiyan’la başlayan CDU’nun veya bir diğer partinin “Hıristiyanlığı da Museviliği de İslam’ı da ve başka dinleri de değiştirme hakkı yoktur!” diyerek haklı yere haykırıyor. Yazının devamında CDU’nun “Bizim değerlerimizi paylaşan Müslümanlar Almanya’ya aittir!” denilmek suretiyle, aynı zamanda “Bizim değerlerimizi paylaşmayan ve bizim özgürlükçü toplumumuzu reddeden İslam Almanya’ya ait değildir!” denilerek, “barış içinde birlikte yaşamayı dinamitleyen” anlayışın yeni bir tartışma yaratacağı eleştirisinde bulunmaktadır.
Helmut Kohl ve Merkel dönemlerinde CDU’nun en önemli politika aklı ve bir suikast sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olan, bir süre önce de yaşamını yitiren Wolfgang Schaeuble, 26 Eylül 2006 tarihinde Berlin’de düzenlenen 1’inci Almanya İslam Konferansı’nın açılışında, “İslam Almanya’nın bir parçasıdır, Avrupa’nın parçasıdır. İslam günümüzün bir parçasıdır, geleceğimizin parçasıdır!” sözleriyle İslam’ın hem Almanya’nın hem de Avrupa’nın sahiplenilmesi gereken bir gerçeği olduğunu açık bir şekilde vurgulamıştı.
Bunu takiben iki Almanya’nın birleşmesinin 20’nci yıl dönümü vesilesiyle 3 Ekim 2010’da Bremen’deki devlet töreninde dönemin Alman Cumhurbaşkanı CDU’lu Christian Wulff, da “Şüphesiz Hıristiyanlık Almanya’ya aittir. Şüphesiz Musevilik Almanya’ya aittir. Bu bizim Hıristiyan-Musevi tarihimizdir. Ama artık İslam da Almanya’ya aittir!” diyerek, Scheuble’nin söylediklerini bir kez daha teyit ederek toplumsal barışın önemine dikkat çekmişti.
Bir dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ocak 2015’teki Almanya ziyareti sırasında da CDU’lu Şansölye Merkel de “Eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, ‘İslam Almanya’ya aittir’ dedi. Öyle. Ben de aynı düşüncedeyim!” açıklamasında bulunmuştu. Külahçı’nın deyimiyle ne oldu da “CDU’nun İslam anlayışında böyle ‘mantıkla, dinle, din özgürlüğüyle bağdaşmayan’ bir değişiklik oldu?” Ya da radikal AfP’nin yerini alabileceği korkusu mu dağları sardı?
Sonuç itibariyle oy kaygısı Almanya’da da diğer AB ülkelerindeki gibi İslam düşmanlığını parti programlarına taşıyacak hale geldi. Dileriz II. Dünya Harbi öncesi bir hava oluşmaz!