WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22396551,01%
Bir trajedinin hikâyesi…

Bir trajedinin hikâyesi…

19 Eylül 2023 14:31
Bir trajedinin hikâyesi…
0

BEĞENDİM

Bercan TUTAR – 08 Eylül 2023

Geleceğin cenneti neden ve nasıl bir teknolojik çöle dönüştü?

Silikon Vadisi’ne ne oldu?

Çağımızın ideolojisi artık dijitalizm, yapay zeka, siber güvenlik ve yeşil emperyalizm. Daha çok Google, Apple, Meta, Microsoft ve X gibi sanal aleme egemen olan teknoloji tiranların (high-tech) dayattığı bu yeni küresel anlayışın jeo-politik dünyayı da derinden kontrol edip dizayn ettiğini görüyoruz.

Bu bağlamda en ilerici olduğunu iddia eden çevreler dahi neo-liberal emperyal merkezin denetimindeki bu yeni ideolojilerin birer kurşun askeri olmaktan kurtulamıyor. Kim ne yaparsa yapsın en nihayetinde Google çiftliğindeki birer köleye dönüşüyor.

Yapay zekâ çalışmaları, genetik ve nöro-bilimdeki araştırmalar, yarı iletkenler alanındaki nano teknoloji kullanımı, siber ve gerçek dünyadaki bütün ezberleri bozacak kuantum bilgisayarlarıyla jeo-politik spektrumu kökten değiştirecek hipersonik füzeler gibi öncü çalışmaların hepsi bu teknolojik tiranların gücüne güç katıyor.

Çünkü bütün çalışmalar onların denetimi, kontrolü, planlaması ve dizaynı ile devam ediyor. Ulus devletler bu anlamda olan biteni seyreden tribündeki birer Fransız’dan farksız.

Teknolojik tiranların gücünün mahiyeti hakkında bir fikre varmak için 1990’lar ila 2000’lerde küreselleşmenin sembolü ve yenidünyanın cenneti olarak lanse edilen Silikon Vadisi’nin akıbetine bakmak fazlasıyla yeterli olacaktır.

Bütün dünyada hayranlık uyandıran ve yeni bir cennetin müjdesi olarak görülen Silikon Vadisi kısa sürede Meta, Google ve Apple gibi yeni tiranlar tarafından adeta teknolojik bir çöle dönüştürüldü.

Silikon Vadisi’ne ev sahipliği yapan Kaliforniya, bir eyalet olmasına rağmen bir zamanlar dünyanın en büyük beşinci ekonomisi konumundaydı. Fakat yeni tiranların dayattığı jakoben dijitalizm ve yeşil ideoloji anlayışı, Kaliforniya rüyasını kısa sürede büyük bir kabusa çevirdi.

ABD’nin son dönemlerdeki en önemli sosyal ve siyasal bilimcilerinden biri olarak göze çarpan Joel Kotkin, Silikon Vadisi’ndeki ve Kaliforniya’daki değişimi şu sözlerle özetliyor…

“Kaliforniya bir zamanlar geleceğe benziyordu. On yıllar boyunca, Kaliforniya hem diğer Amerikalılar hem de yabancı göçmenler için birincil varış noktasıydı. Şimdi bu eğilim tersine döndü, insanlar ve şirketler eyaletten ayrıldı. Son on yılda zaten yavaşlayan nüfus artışı, modern Kaliforniya tarihinde, büyük ölçüde eyaletin küçülen orta ve işçi sınıfları ve aile kaybı nedeniyle ilk kez negatife döndü… Kaliforniya şu anda Amerika’nın en kötü yaşam maliyeti ayarlı yoksulluk ve işlevsel cehalet oranlarına, kıta ABD’sindeki en kötü konut satın alınabilirliğine ve orta vasıflı işlerin yıkıcı bir kıtlığına sahiptir. Dahası, 2022’de Kaliforniya, ülkedeki en düşük kişisel gelir büyüme oranlarına maruz kaldı ve GSYİH’sı, ezeli rakibi Teksas’ın hızının yarısından daha az bir hızda büyüdü….”

Bu tasvir “Teknolojik ve ütopik rüyanın doğru karışımıyla, toplumlar hem yeşil hem de geniş çapta müreffeh bir gelecek oluşturabilirler” şeklindeki Amerikan emperyalizminin 1990’lardaki en moda düşüncesini kökünden baltalıyor.

Çünkü Silikon Vadisi’ne egemen olan teknolojik tiranlar ekonominin temel dayanağı olan üretim sanayiini ve sağlam orta sınıfsal kesimleri ötekileştirdi. Bunun yerine, sosyal medya ve eğlenceyi koydular.

Bu anlayışın eyaleti ve Silikon Vadisi’ni getirdiği durum ortada. Dünyanın en büyük beşinci ekonomisi olarak gösterilen ve her yıl bütçe fazlası veren Kaliforniya eyaletinin bugün 25 milyar dolar bütçe açığı var. Eyalet yetkilileri açığı kapatmak için vergileri artırıyor. ABD’deki en yüksek vergileri nedeniyle şirketler, Kaliforniya’yı sürüler halinde terk ediyor.

Oysa 1970’lerde bilgisayarların ortaya çıkışıyla tüm toplumda eşitlikçi, paylaşımcı bir anlayış ve etkileşim hâkim olmaya başlamıştı.

Silikon Vadisi’ne akın eden şirketlerdeki yüksek ücretli işler, çalışanların ev satın almasına, aileleri büyütmesine ve çocuklarını üniversiteye göndermesine izin verdi.

Silikon Vadisi bu haliyle ABD’deki en eşitlikçi bölgeler arasındaydı. Fırsatlar diyarıydı. Özellikle Doğu Asya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelerek küçük teknoloji şirketleri kuran ve bunları daha sonra büyük firmalara dönüştüren göçmenler için.

Ancak bugün orta ve küçük teknoloji şirketlerinin yerinde yeller esiyor. Piyasa tamamen Apple, Meta ve Google gibi Silikon Vadisi’nin oligopolist derebeylerinin hâkimiyeti altında.

Sermayesi sınırlı şirketler bu teknoloji derebeylerinin ıstırabı altında yaşıyor ve onların birer taşeronu gibi çalışıyor. Örneğin bir yayıncı web sitesinin reklam geliri için Google’a bağımlılığını “Google’ın çiftliğindeki bir serf” sözleriyle tanımlıyor…

Bir zamanlar yukarı doğru hareketliliğin sembolü olan Kaliforniya’nın teknoloji ağırlıklı ekonomisi şimdi feodal bir iktisadi yapıyı andırıyor. Şu an Kaliforniya Amerikan eyaletlerinden dördüncü en yüksek eşitsizlik endeksine sahip. Kaliforniya’nın aşırı zengin seçkinleri ile kitleler arasındaki uçurum, liberal ve demokrat elitlerin sözde ‘ilerici ve eşitlikçi’ değerlerinin boşluğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Ayrıca Kaliforniya’nın yeşil ideolojiyi kucaklaması özellikle ekonomi için yıkıcı oldu. Teknoloji şirketleri, Kaliforniya’nın ABD’deki en pahalı olan kanıtlanmamış ve maliyetli iklim merkezli politikalarının kilit destekçileri oldu. Bu tür politikalar dijital şirketlere daha az zarar verirken, Kaliforniya’nın diğer endüstrilerine özellikle de üretim, lojistik ve tarımsal şirketlere öldürücü darbeler indirdi.

  1. yüzyılın sonlarında en gelişmiş endüstriyel ve teknolojik güç olan Kaliforniya, 21. yüzyılda teknolojik çöle ve neo-feodal ekonominin merkezine dönüştü.

Milyarderler tarafından finanse edilen kimi sol ve radikal çevreci aktivistler, siyasi yönetimin başarısızlığının faturalarını ‘küresel ısınma’ mitine keserek suçlarını ve sömürülerini perdelemeye çalışıyor.

İşgücü açığı ve yüksek enerji fiyatları Kaliforniya’dan çıkan öncü firmaların ve endüstri devlerinin başka yerlere yönelmesine yol açıyor. Örneğin Kaliforniya’da kurulan mikroçip firması Intel, büyük bir yeni Ohio tesisine ek olarak iki Arizona tesisine 20 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor. Tayvan yarı iletkenler şirketi de Arizona’da 12 milyar dolarlık yeni bir tesis inşa ederken, Güney Koreli Samsung da Teksas’ta 17 milyar dolarlık bir tesis kuruyor. Çoğu yeni elektrikli araç ve batarya tesisi artık Kaliforniya’yı tercih etmiyor.

Kaliforniya’nın daha sıcak ve daha fakir iç kesimlerindeki insanlar, yeşil ideolojinin yol açtığı maliyetler nedeniyle ABD’deki en fahiş elektrik ve konut fiyatlarına maruz kalıyor.  

Hoşnutsuzluk demleniyor. Kaliforniya’nın uysal medyasının yardımıyla Vali Gavin Newsom, kötü yönetimi nedeniyle etkili olan yangın ve sellerde iklim değişikliğini suçluyor.

Son söz olarak 37 milyonluk Kaliforniya eyaletini 90 yaşındaki senatör Dianne Feinstein’ın temsil etmesi zaten bir bütün olarak eyaletin maruz kaldığı ekonomik ve teknolojik çöküşü siyasi trajedi açısından da mükemmel bir şekilde özetliyor…

 

Bercan Tutar

1970'de Ağrı/Eleşkirt'in Yenigün köyünde dünyaya geldi. Adıyaman'da başladığı ilk ve orta öğrenimini Çanakkale İmam Hatip Lisesi’nde noktaladı. ODTÜ'de bir yıl okudu. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri Bölümü’nü bitirdi. Metin yazarlığı ve danışmanlık firmalarında eğitmenlik yaptı.Gazeteciliğe 2003’te Yeni Şafak’ta başladı. Turkey Newsweek ve Sabah Gazetesi’nde (2007-2012) çalıştı. 2012’de Yeni Şafak’a geri döndü. Tutar, 2016 yılından itibaren Sabah Gazetesinde Köşe Yazarı ve Dış Haberler Müdürü olarak görev yapıyor. İki çeviri kitabı olan Bercan Tutar’ın 2014’te ABD'nin İslam dünyasına yönelik siyasetini ve 21. yüzyılın jeo-stratejilerini ele aldığı "Kader Karanlık Değildir" isimli çalışması bulunuyor.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.