WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22376201,07%
Bizanslı Hammer, Nasıl Ahmed-i Tarran Hz. Oldu?

Bizanslı Hammer, Nasıl Ahmed-i Tarran Hz. Oldu?

7 Haziran 2024 16:00
Bizanslı Hammer, Nasıl Ahmed-i Tarran Hz. Oldu?
0

BEĞENDİM

Mehmet Hakan KEKEÇ – 7 Haziran 2024

 

Erol Güngör “nerede bir veli kabri/türbesi varsa orası Türk toprağıdır” der. Çünkü Türklerin bilhassa Anadolu’da yazdığı destanlar bu veli kabirleri etrafında oluşmuş ve gaza için gerekli motivasyon, bu veli kabirleri etrafında okunan menkıbe ve ‘masallar’ sayesinde kazanılmıştır. Uç bölgelerinin getirdiği atmosfer ve manevi hava destansız da olmazdı, velisiz de, tekkesiz de… Dolayısıyla Anadolu’daki veli türbeleri bizim tarihe attığımız en müşahhas imzalardır ve korunması, bilinmesi ve tabii eğitim müfredatında hakkıyla yerlerini alması gerekir.

 

Türkiye Selçuklu devletinin bilhassa ilk yüzyılı tam bir destan çağıdır. Bizans ve Haçlılar ile girişilen mücadeleler Anadolu’yu bir toprak parçası olmaktan çıkarıp; bir daha bırakmamak üzere sahiplenilen bir vatan yapmıştır. Osman Turan, Selçuklular Zamanı Türkiye adlı eserinde, Türk – İslam askerinin giriştiği çok kanlı çarpışmalarda tekke ve türbelerin rolünü kritik bir unsur olarak ele alır ve aktarır. Geceleri bu ve benzer noktalarda oluşturulan halkalarda menkıbe ve destanlar anlatılır, Emevi ve Abbasi devrinde Müslüman gazilerin ortaya koyduğu cesaretten ilham almak için dualar edilirdi. Şüphesiz ki bu Müslüman gazilerin en büyüğü ‘Malatya serdarı’ Battal Gazi idi.

Ahmed-i Tarran, Malatya Battalgazi’deki türbesi 1

Asrın felaketinden üç ay önce Malatya’ya gitmiş, hepimizin Battal Gazi olarak bildiği Emevi gazisi Cafer’in adeta ruhunun dolandığı sokaklarda ve caddelerde gezmiştim. Eski Malatya bölgesinin biraz dışarısında kalan ve çok iyi durumda olduğu için dikkatimi çeken bir mescid/türbe fark ettim. Aslında türbelerimizde sandukanın bulunduğu alanda ibadet alanı olmaz. Fakat burada devasa sanduka namaz kılınan alanın içerisindeydi. Zannediyorum bir restorasyon sonrası böyle oldu. Kubbe de yıkılmış lambiri usulu direk tavan yapılmıştı. Bu farklılıklar türbenin orijinal planında kaymalar/değişimler olduğunu gösteriyordu. Velhasıl, işte bu türbede yatan Battal Gazi’nin dostu (yoldaşı, müsahibi) Ahmed Duran Gazi idi. Veya Ahmed-i Tarran.

 

***

 

Ahmed-i Tarran’ın (Ahmed Duran) da yaşamı tıpkı Battal Gazi gibi efsane ve söylencelerin ardında sırlanmış durumda. Eldeki çalışmalar Ahmed Duran’ın aslında bir Bizanslı asilzadesi olduğunu söylüyor. Esas ismi ise Ammer… Kimi yerlerde Ahmer olarak da geçiyor ki bunun esası Hammer’dir. Hammer çekiç demek. Rivayet o ki: Bizans’ın bu yiğit askeri, sürekli kazandığı müsabakalarda kendisine “Hammer Hammer” diye tempo tutulduğu için artık bu şekilde anılır. Tabii Bizans’ın demir yumruğu ile İslam ordusunun demir yumruğu Battal Gazi’nin karşı karşıya gelmeyeceği düşünülemez. Mustafa Özçelik’in Battal Gazi adlı eserinde bu karşılaşma şu şekilde geçer:

 

Battal Gazi, serasker olduktan sonra, bir önceki savaşta büyük bozguna uğrayan Kayser bunun üzerine daha büyük ordu toplayarak oğlu Şemun’u, Şemmas ve yine akrabalarından biri olan ayrıca en önemli pehlivanı olan Ahmer’le birlikte Malatya üzerine gönderir. Malatya gazileri haberi alınca onlar da bir ordu toplarlar. Fakat sayıca düşman ordusundan azdırlar. Stratejik bir taktik uygulayarak bir dağın eteğine ordugâh kurup çevresini hendekle kazarlar. Savaşta hendekten dışarı çıkıp içeri girilebilecek bir savunma hattı oluşturulmuş olur. Savaş esnasında ilk olarak taraflar arasında teke tek mücadeleler yapılır. Bu zaten o dönem savaşlarının bir geleneğidir. Bunun bir amacı da iki tarafın ordularını savaşa motife etmeleridir. Öyle de olur.

 

Bu cenkte son olarak Cafer ile Ahmer karşı karşıya gelirler ve Cafer Ahmer’i yener. Akşam olur ve herkes kendi tarafına çekilir. Cafer, Ahmer’i takip eder ve onu konağında bulur. İkisi güreş tutarlar ve kim yenerse, yenilen onun dinine girecektir. Cafer, Ahmer’i yener ve Ahmer Müslüman olup Ahmed-i Tarran ismini alır. O da Cafer’e, Battal Gazi ismini verir.”

Ahmed-i Tarran, Malatya Battalgazi’deki türbesi 2

Bir başka söylencede de –hemen hemen yakındır- ve şu şekildedir: “Bizanslı asilzade ve büyük komutan Hammer Usta, Emevilerle Bizanslılar arasında yapılan savaşta Seyyid Battal Gazi ile karşılaşmıştır. Battal Gazi ile giriştiği güreş müsabakası iki gün boyunca sürmüş ve müsabakanın galibi olmamıştır. Bu müsabakanın rövanşı olarak giriştikleri bir güreşte Battal Gazi’ye yenilince, orada diz çöküp kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olur. Ahmet Turani ismini kendisine Battal Gazi vermiştir. O güne kadar Cafer Gazi diye anılan Battal Gazi’nin ismini de, Ahmet Turani yani, Hammer Usta ‘Battal’ ismini koymuştur

 

***

 

Malatya’da, Ahmed Duran Gazi’nin yerel söylenceler ve sözlü geleneğinde büyük kıymeti olduğunu öğrendim. Onu bir veli olarak tanıyor ve türbesine büyük kıymet veriyorlar. Çocukları yaşamayan eşler bilhassa bu türbeye geliyor ve dua ediyormuş. Bizans komutanlığından veliliğe giden bir tuhaf Anadolu yolu yani…

 

Ahmed Duran (Ahmed-i Tarran) Gazi’nin türbesine ev sahipliği yapan tek şehir Malatya değil… Sivas’ta da bir makam türbesi var. Bu türbe Soğuk Çermik denilen bir bölgedeymiş ve o bölge halkı da Ahmed Duran Gazi’yi bir veli olarak tanıyor ve kıymet veriyormuş. İnternette ufak bir arama sonrası karşıma hemen hemen yakın söylenceler çıktı: “Sivas’taki en önemli adak yerlerinden birisi de Soğuk Ilıca kayalıklarındaki Ahmet Turan Gazi yatırıdır. Abdülvehhab Gazi’nin ve Battal Gazi’nin silah arkadaşıdır. Ahmet Turan Gazi’nin mezarı yakın yıllarda onarılmıştır. Yine bu civarda Ahmet Turan Gazi ile birlikte savaşa girip şehit düşen iki yatır daha vardır. Bunlardan biri Kızılcaköy girişindeki Çevgan Dede, diğeri köy karşısındaki Çavuş Dede’dir. Asıl adı Ahmer Tarran olan Ahmet Turan Gazi bir Rum asılzadesidir. Battal Gazi’nin gücü karşısında Müslümanlığı kabul etmiş ve Battal Gazi’nin en yakın silah arkadaşlarından biri olmuştur.

Ahmed-i Tarran, Afyon’da kalenin dibindeki makam kabri

Sivas halkı da Ahmed Duran Gazi’nin kabrini sık sık ziyaret edermiş. Tıpkı Malatya’da olduğu gibi özellikle çocukları ölenler ya da çocukları olmayanlar bu türbeye gider dua edermiş… Bir makam kabri de Afyon Kalesi’nin dibinde gördü. Mevlevî Camii’nin kaleye doğru giden yolun en köşesinde kalan bu küçük makam kabri beni nedense hiç şaşırtmadı. Çünkü Afyon, Emevi/Abbasi gazileriyle Bizans akritailerinin kozlarını paylaştığı en mühim bölgelerden biriydi.

 

***

 

Fakat bitmedi. Ahmed Duran Gazi’nin bir de İstanbul Beşiktaş’ta makam kabri bulunuyor. İşte bu şaşırtıcıdır.

Ahmed-i Tarran’ın Beşiktaş’ta yer alan ve Sultan’ın gördüğü rüya sonrası taşınan makam kabri

Türbe çevresinde yer alan bilgileri aktarıyorum: “Ahmet Turani Hazretleri onuncu yüzyılda yaşamıştır. Bizans Ordusunda kumandan olarak görev yaparken 984 yılında Malatya civarında, Emeviler’le Bizanslılar arasında yapılan savaşta (Burada verilen tarihe göre Abbasi olması gerekir) Seyyid Battal Gazi ile karşılaşmıştır. Çetin bir çarpışmadan sonra da dost olmuşlardır. Bir süre sonra Müslüman olmuş ve Ahmet adını almıştır. Sonraları Battal Gazi ile birlikte birçok savaşa katılmış, İstanbul kuşatmalarından birinde şehit düşmüş ve şehit olduğu yerde defnolmuştur.

 

Bir gece Sultan Abdülmecit Han, rüyasında Ahmet Turani Hazretlerini görmüş, ‘Sultanım! yıllardan beri burada sıkılıyorum kurtar beni’ demesi üzerine, türbesi buraya nakledilmiştir. Kitabede bahsedilen nakledilme Dolmabahçe Sarayı’nın Kuşluk Bahçesi’nden şimdi bulunduğu yere (Dolmabahçe’den Beşiktaş istikametine doğru giderken, Swiss Otel’in bahçe duvarının hemen bitiminden Maçka istikametine çıkan sokakta, Swiss Otel personel girişinin yanındadır) olmuş. Süheyl Ünver’e göre, saray personelinin arasında yaygınlaşan inanca göre Ahmet Turani’nin bedeni sarayın kuşluk bahçesinde kesik başı ise bahsettiğimiz türbenin olduğu yerde idi (vakıf kayıtlarında Baba Sungur Zaviyesi olarak geçer) ve Sultan Abdülmecid tarafından bedeni kesik başın olduğu kısma nakledilmiştir.”

 

Kesik baş hikayesi ilginçtir Sivas sözlü kültüründe de geçer: “Ahmet Turan Gazi, Beypınar köyü yakınlarında yaralanır. Kelle koltuğunda, atıyla beraber, Soğuk Ilıca kayalıklarına atlar. Atının ayakları kayalıklara gömülür. Mezarının ilerisinde ayak izlerine benzeyen çukurlar vardır.” Anadolu… Kim bilir, iç içe geçmiş kimliklerin ardında daha ne hikayeler saklıyor.

 

Malatya merkezli yazılara devam edeceğim…

Mehmet Hakan Kekeç

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.