Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 26 Nisan 2024
Son yıllarda özellikle Ortadoğu-Hazar bölgesinde yollar ve ticaret koridorlarıyla ilgili projelerin enflasyonu yaşanıyor. Henüz Rusya’nın “tehdit” olarak gösterilmediği milenyumun ilk yıllarında Paris-Berlin-Varşova-Moskova mihveri çok konuşulurdu. O dönemde bu mihveri sevmeyenler arasında İngiltere-ABD ikilisi başta geliyordu. Ancak bu mihverin Avrupalı üç ayağı (Fransa, Almanya ve Polonya) Rusya ile düşman edilince gündemden düştü.
Küresel ölçekte Çin’in “Bir Kuşak-Bir Yol” projesi bu koridorların en popüler olanıdır. Milyarlarca dolar tutarındaki bu proje bir taraftan Çin’den Asya içlerine ve oradan Rusya ile İran üzerinden Avrupa’ya uzanırken, diğer taraftan Deniz yoluyla Afrika’ya da uzanarak birkaç kol halinde Çin’i yeni pazarlara ulaştırmayı hedeflemektedir.
Geçen yılın Eylül ayında Hindistan-Ortadoğu-Avrupa “Ticaret Koridoru” projesi duyulduğunda büyük bir sükse yaptı. “Hazar Geçişli Koridor” epeydir duyulsa da gerçekleşemedi. Ancak 2020 sonbaharında İkinci Karabağ savaşının ardından Ermenistan’ın güney sınırlarında Türkiye-Azerbaycan-Türkistan arasında “Zengezur Koridoru” sıkça konuşulmaya başlandı. Aynı bölgede Rusya’nın Baltık Denizi-Moskova-Azerbaycan-İran-Hint Okyanusu’nu birleştiren “Güney Koridoru” da var. Hatta Gürcistan’ın, AB fonlarından da yararlanarak İran-Ermenistan-Gürcistan-Karadeniz-Avrupa şeklinde “Kuzey Koridoru” projesi var. Bugün Basra-Körfezi-Irak-Türkiye arasında düşünülen “Kalkınma Yolu” projesi ele alındı.
Kalkınma Yolu Projesinin ‘Stratejik’ Önemi Çok mu Büyük?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 Nisan 2024 tarihli Irak ziyareti yaklaştığında ekran müdavimleri “Kalkınma Yolu”nu Türk Boğazları, Cebeli Tarık Boğazı, hatta Süveyş Kanalı’ndan bile önemliymiş gibi bir resim çizdiler. Keza Erdoğan’ın Irak ziyaretine “Tarihi Ziyaret” yakıştırması da yapıldı. Türkiye için önemli bir ülke olan Irak’a ziyaretle terör sorununa ortak çözüm yanında, ikili ticareti arttıracak önemli gelişmeler yaşanması beklenmektedir. Ama Irak, tarihi ziyareti hak edecek kadar da değildir. Salgın halini alan iktidara yaranma maksatlı köpürtmelerin millete, devlete ve yöneticilere yarardan çok zarar verileceği unutulmamalıdır.
Bu ifadelerden “Kalkınma Yolu”nun yararsız olduğu da anlaşılmamalı. Sadece etkisi, abartıldığı kadar büyük değildir. Yolun stratejik önemi, tek roro ile 18 bin konteynerin taşındığı Süveyş Kanalı’nın yanına bile yaklaşamaz. Dünya ticaretinin %80’den fazlasının denizyolu ile gerçekleştiği hatırlandığında bu karayolu projesi, Irak dışında hiçbir ülke ve bölge için stratejik özellik taşıyamaz. Zamanı kısaltacağına gelince, acil malzemeler zaten uçakla gönderiliyor. Basra Körfezi’nin kıyıdaşlarından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri; Körfez’i Suudi Arabistan-Ürdün-İsrail güzergahıyla Doğu Akdeniz’e ulaştıracak koridorları inşa ederek rekabeti kızıştıracaklardır. Hatta İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki yıkımları bile bu sebeple olabilir.
Öte yandan Irak’ın kalkınmasında paha biçilmez değeriyle balon da sayılamayacak bu proje; Türkiye’nin, Irak’ın iç bölgelerine ulaşımda ve Körfez Ülkeleriyle ticaretinde çok yararlı olacaktır. Ama gene de Suriye üzerinden de benzer kanalların açılmasına ihtiyaç vardır.
Irak’ta Sudani Hükümetinin istediği Kalkınma Yolu projesi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de ciddi katkılar sağlayabilecektir. Burada Irak Türklerinin (Türkmenler) çıkarlarının neler olabileceği sorusuna Irak Türklerinden değerli bir dostumun cevabı şöyle idi: “Musul’dan geçmesi planlanan Kalkınma Yolu projesi Telafer’den geçerse yararlı olacaktır. Böylece; (a) Çok ihmal edilen Telafer kendiliğinden kalkınmaya başlayabilecektir. (b) Türkiye’de bulunan 150 bin Telaferli Türk tekrar Irak’a döneceklerdir. (c) Türkiye Sincar’a daha çok yakınlaşmış olacak ve böylece PKK/PYD terör örgütü daha yakından kontrol edilebilecektir. (ç) Türkiye, Türkmen ve Sünni Arap bölgesine doğrudan nüfuz etme imkanı bulabilecektir.”
Sonuç itibariyle Kalkınma Yolu, Irak Türklerine getireceği yararla birlikte planlanırsa, PKK terörünü etkisizleştirmeye de yardımcı olabilir. Tabii, medyada kamuoyunu aydınlatmak isteyenler, abartmaksızın gerçekleri söyler ve yazarlarsa mesajlarını daha isabetli verebilirler.