Her Leyla Sandığın Leyla Değildir – Fatih Ünlü

• #fatih ünlü

Fatih ÜNLÜ – 13 Aralık 2024

İnsan bazen bir ömür boyu bir Leyla’nın, bir işin, bir hedefin peşinden gider durur. Ama bazen sonradan anlar ki o Leyla sandığı aslında Leyla değilmiş, belki bir sanrı, bir yanılma ve çölde yitip giden bir serapmış.

Leyla sanılıp da hakikati sonradan anlaşılan en dehşetli Leyla sanrısı da ahiretini unutmuş dünyadır. İnsan Ahiretten soyutlanmış bir dünyanın peşinden ne kadar giderse gitsin, sonunda hem o dünyayı hem de dünya onu terk edecektir.

O yüzden -ey aziz kardeşim ve ey gafil nefsim- dikkat, “Leyla”larına, amaçlarına, peşinden ölesiye gittiğin işlere dikkat et. Çünkü…

Her Leyla sandığın Leyla değildir.

Gerçek Leyla, gerçek hedef, gerçek ulviyet odur ki “zamanın akıp gidişine ve dünyanın değirmenliğine” rağmen zinde kalandır, her yeni dönem yeni anlamlar kazanandır. Kendisine ulaşıldığında kıymeti azalan değil artandır.

Her aşk sandığın da aşk değildir.

Belki çok dile gelmez ama iman hakikatte en büyük aşktır.  Bildiğimiz aşklara, sevgilere ve bağlanışlara da en derin anlamını İman verir.

İman insanın kendisine şah damarından daha yakın olan Yaratıcısı Allah azimüşşan’ı hatırlayıp O’na ve gönderdiklerine tüm varlığıyla inanması, iman etmesidir.

“Ahireti unutmuş bir dünya” demiştik. Evet, Ahireti unutmuş, onu yok sayan bir dünya -vazgeçilmezse- değil gerçek Leyla’yı bulabilmek; Leylaları Leyla olmaktan, Mecnunları da Mecnun olmaktan çıkarabilir. Ve her şeyin özüne apacı bir iz bırakır.

Ama gerçek anlamıyla Ahiret biliniyorsa, insan Mecnun gibi yüz çölü de aşması gerekse yine de hakiki Leyla’sını terk etmez, edemez. Ve edindiği diğer hedefler de Leylasını üzmez, onu Leyla’dan ayrı düşürmez.

Hasıl-ı kelam -ey aziz kardeşim ve ey gafil nefsim-  kendine öyle bir gaye edin ki diğer tüm gayelerini nurlandırsın, sana ebedi yar ve yoldaş olsun.  

Bu önemli konuda kifayet-i kelam diyelim ve yeni bir tefekküre vesile olması düşüncesiyle Üstad Sezai Karakoç abimizin Leyla ile Mecnun kitabından “Karabasan” ve “Kervan” şiirlerinden bazı bölümleri hatırlayalım:

KARABASAN

Görüntü görüntüyü, ses sesi yer
Aşk dedikleri işte böyle bir yer
Herkes gibi olmak, olmayacak bir şey
Herkes gibi olmak, olmamak gibi bir şey
Leyla’yı aklından her çıkarmak isteyişinde
Suçtan ve günahtan beter ve öte
Bir boşluğa yuvarlanıyordu Mecnun
Sanki ayda donuyor güneşte yanıyordu Mecnun
Gece, bir kristal bıçak gibi
Uçmaya hazır ruh güvercinini
Ta boğazından yaralayarak
Boynunu kızıl bir gerdanlıkla sarmalayarak
Gündüzün azabına terk ediyordu nöbeti…

KERVAN

Mecnun bu olgunluk yıllarında
Koştu kervandan kervana
Hizmet ederek insanlara
Erdi teselli pınarına
Zamanı hâtıraya karşı kullandı
Aşka karşı hakikatle donandı
Şefkat merhamet ve hakikat
Aşka karşı aşkla birlik silâh ve at
Ve Tanrı’nın saltanatı tek saltanat
Bu görüşle karışıp insanlara
Buldu çoklukta bir tek manzara
Her işin sonu başı Tanrı
Alınyazımızın heykeltıraşı Tanrı
Tek var olan O… gerisi gölgeler
Sabah uyanıp karşılamak yeniyi
Ufuklara bakıp beklemek geleni
Kudüs’ü gördü Şam’a vardı
Biri güneşin parça oluşu
Biri aydan düşmüş bir mezardı
Biri selvi biri çınardı
Biri ayna biri duvardı
Kervanları şehirlere şehirleri kervanlara
Çevirerek içinde sürüp gitti bu macera
Eşyada alevlenip alevlenip sönüş
Dolaşıp dolaşıp Tanrı’ya dönüş…

Üstad Sezai Karakoç

===

Notlar:

1- Kıymetli okuyucular, bu yazıyla farklı bir deneme yapmaya çalıştık, umarız iyi bir metin ortaya çıkmıştır. İşin doğrusu ben de -çok özendiğimden- ara ara “arkadaşların” başardıkları gibi çarpıcı ifadeler ve başlıklar bulmaya çalışıyordum, biraz bulduğuma kanaat getirince de bu yazıyla bunları paylaşayım istedim.

Doğrusu başlangıçta bu tür keskin ve çarpıcı bir üslubun geliştirilmesinde belki bir emeğim de olmuştur ama ben bu konuda daha çok ve hâlâ bir öğrenciyim. Ve iyi bir öğrenci olmaya da çalışıyorum. Rabbimiz tevfikini refikimiz eylesin.

2- Leyla bahsinde, Sn. Selda Savaş’ın “Modern Türk Şiirinin Leylâları” adlı Yüksek Lisans Tezi de göz atmaya değer.