Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 14 Mayıs 2024
Önceki bölümde Türk dünyasının yayıldığı coğrafya ve “Türk” kelimesi ele alınmıştı, bu bölümde tarihte Türkler ve özellikleri üzerine değerlendirmeler üzerinde duruldu.
Tarihte Türkler ve Özellikleri Üzerine Değerlendirmeler
Dil birliği gibi etnolojik ilişki olmadığı halde, Türk devletlerinde Moğol unsurunun çokluğu ve geniş ilişkileri sebebiyle Türkler, Moğol tipinde (sarı renkli, dolikesefal) olarak tanımlanmıştı. Ancak, XX. yüzyılın ilk yarısındaki antropolojik incelemelerle Türklerin beyaz ırka mensup olduğu anlaşıldı. Yer yüzündeki dört büyük beyaz ırk grubundan “Europid” adlı grubun “Turanid” tipindeki “brekisefal” Türklerin, başta “dolikesefal Mongoloid”ler olmak üzere, diğer ırklardan ayıran antropolojik çizgilere sahip oldukları anlaşılmıştır.
“Türk halkı, muhtemelen yaratılış kadar eskidir!” diyerek Roma ile İskitlerin aynı dönemde varlığını ileri süren bazı Batılı tarihçi/sosyologlar “Türk, yani atalarının, Heredot’un ‘Taritaos’u ve İncil’deki tek apostol ‘Togarmax’ ile eşit olduğu sanılmaktadır. Tatar ve Moğol adıyla anılan kardeşlerinin soyundan aynı isimli halklar türemiştir. Bunlar asırlarca Volga nehri ile Ural Dağları arasında ve Çin’de yaşamışlardır. Altay Türklerini dağlarından inerek Batı’yı fethetmek üzere yola çıkaran nedenler hiçbir zaman bilinememiştir…” şeklinde tarihe not düşmüşlerdir.
Tevrat’tan nakledilen eski geleneklerde de Türk soyu (Ham ve Sam’dan değil, Yafes’ten türemiş) beyaz ırktan gösterilmektedir. Turan tipini temsil eden Orta Asya, Maveraünnehir ve diğer yakın doğu Türkleri beyaz tenli, koyu parlak gözlü, değirmi yüzlü (ay yüzlü, badem gözlü), endamlı, sağlam yapılı erkek ve kadınları ile Ortaçağ kaynaklarında güzelliğe örnek gösterilmiş, hatta İran edebiyatında “Türk” sözü bazen “güzel insan” anlamında kullanılmıştır.
M.Ö. 3000’li yıllardan beri Asya’da var olan kurganlardan çıkarılan iskeletler üzerinde antropologlar tarafından yapılan incelemeler sonucunda da Türk ırkının “savaşçı, beyaz ırk” (Andronov insanı: Türk ırkı) olduğu, koyu renkli saç, hafif esmere çalan beyaz (buğday) ten, brakisefal kafa, orta boy (ortalama 1.67 cm), uzunca-beyzi (değirmi) yüz, hafif çekik fakat mongoloid olmayan göz (badem) olarak tanımlanmaktadır.
İlk kez Bizans kaynaklarında coğrafi ad olarak “Türkiye” (Turkhia) tabirine rastlanmaktadır. IX.-X. asırlarda Volga’dan Orta Avrupa’ya uzanan sahaya bu ad veriliyordu. XIII. asırda “Türk Devleti” olarak Mısır ve Suriye’nin, XII. yüzyıldan itibaren Anadolu da “Türkiye” (Turcia) olarak anılmaya başlanmıştı.
Türk boyları zaman içinde Türkistan, ya da Turan topraklarından göç etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bunlardan özellikle Hun ve Oğuz göçleri hem kat edilen uzun mesafeler hem de önemli tarihi sonuçlara sebebiyet vermeleri açısından dikkat çekicidir. Bu göçler çoğunlukla yeni yurt kurma maksadını güden büyük çapta fütuhatları karakterize etmektedir. Türk göçleri belirli gayelerden yoksun ve sonu meçhul birer macera girişiminden farklıdır. Bütün göçler Türk hükümdar ailesi mensuplarınca sıkı bir disiplin altında sevk ve idare edilmişlerdir.
Göç dalgaları sonucunda çeşitli coğrafyalarda tarihi görevlerini gerçekleştirmelerine imkan sağlayan Türkler, ülkelerinde ekonomik sıkıntı içinde kaldıklarında “sızma” denilen bir yolla, kalabalık boy parçaları ve aileleri halinde, diğer ülkelerde hizmet almışlardır. Bu tür katılımlarda Türkler, içine girdikleri toplumlarda üstün yetenekleri sonucu, Mısır (Kölemenler) ve Hindistan örneklerindeki gibi askeri ve siyasi hayata hakim olmuşlardır.
Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ul Lügat’it-Türk adlı eserine göre; “olgunluk çağı” anlamına gelen “Türk” adı Tanrı tarafından verilmiştir. Bu iddiasını “Türkler dünyanın hakimidir. Tanrı devlet güneşini Türklerin burcunda doğdurmuş, göklerdeki dairelere benzeyen diğer devletleri onun etrafında döndürmüştür” diye sürdürmektedir. Öte yandan Oğuz topluluklarında “Ne servet, ne mevki, fertler arasında bir fark yaratılmadığı” gibi, eski Türklerde bir kimsenin bir diğerine uşaklık etmesi de söz konusu değildi.
Not: Yazı dizisine “Türk Kimliği Üzerine-5” ile devam edilecektir.