WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22331700,73%
Türk Kimliği Üzerine-4: Tarihte Türkler Üzerine Değerlendirmeler

Türk Kimliği Üzerine-4: Tarihte Türkler Üzerine Değerlendirmeler

14 Mayıs 2024 13:05
Türk Kimliği Üzerine-4: Tarihte Türkler Üzerine Değerlendirmeler
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 14 Mayıs 2024

 

Önceki bölümde Türk dünyasının yayıldığı coğrafya ve “Türk” kelimesi ele alınmıştı, bu bölümde tarihte Türkler ve özellikleri üzerine değerlendirmeler üzerinde duruldu.

Tarihte Türkler ve Özellikleri Üzerine Değerlendirmeler

Dil birliği gibi etnolojik ilişki olmadığı halde, Türk devletlerinde Moğol unsurunun çokluğu ve geniş ilişkileri sebebiyle Türkler, Moğol tipinde (sarı renkli, dolikesefal) olarak tanımlanmıştı. Ancak, XX. yüzyılın ilk yarısındaki antropolojik incelemelerle Türklerin beyaz ırka mensup olduğu anlaşıldı. Yer yüzündeki dört büyük beyaz ırk grubundan “Europid” adlı grubun “Turanid” tipindeki “brekisefal” Türklerin, başta “dolikesefal Mongoloid”ler olmak üzere, diğer ırklardan ayıran antropolojik çizgilere sahip oldukları anlaşılmıştır.

“Türk halkı, muhtemelen yaratılış kadar eskidir!” diyerek Roma ile İskitlerin aynı dönemde varlığını ileri süren bazı Batılı tarihçi/sosyologlar “Türk, yani atalarının, Heredot’un ‘Taritaos’u ve İncil’deki tek apostol ‘Togarmax’ ile eşit olduğu sanılmaktadır. Tatar ve Moğol adıyla anılan kardeşlerinin soyundan aynı isimli halklar türemiştir. Bunlar asırlarca Volga nehri ile Ural Dağları arasında ve Çin’de yaşamışlardır. Altay Türklerini dağlarından inerek Batı’yı fethetmek üzere yola çıkaran nedenler hiçbir zaman bilinememiştir…”  şeklinde tarihe not düşmüşlerdir.

Tevrat’tan nakledilen eski geleneklerde de Türk soyu (Ham ve Sam’dan değil, Yafes’ten türemiş) beyaz ırktan gösterilmektedir. Turan tipini temsil eden Orta Asya, Maveraünnehir ve diğer yakın doğu Türkleri beyaz tenli, koyu parlak gözlü, değirmi yüzlü (ay yüzlü, badem gözlü), endamlı, sağlam yapılı erkek ve kadınları ile Ortaçağ kaynaklarında güzelliğe örnek gösterilmiş, hatta İran edebiyatında “Türk” sözü bazen “güzel insan” anlamında kullanılmıştır.

M.Ö. 3000’li yıllardan beri Asya’da var olan kurganlardan çıkarılan iskeletler üzerinde antropologlar tarafından yapılan incelemeler sonucunda da Türk ırkının “savaşçı, beyaz ırk” (Andronov insanı: Türk ırkı) olduğu, koyu renkli saç, hafif esmere çalan beyaz (buğday) ten, brakisefal kafa, orta boy (ortalama 1.67 cm), uzunca-beyzi (değirmi) yüz, hafif çekik fakat mongoloid olmayan göz (badem) olarak tanımlanmaktadır.

İlk kez Bizans kaynaklarında coğrafi ad olarak “Türkiye” (Turkhia) tabirine rastlanmaktadır.  IX.-X. asırlarda Volga’dan Orta Avrupa’ya uzanan sahaya bu ad veriliyordu. XIII. asırda “Türk Devleti” olarak Mısır ve Suriye’nin, XII. yüzyıldan itibaren Anadolu da “Türkiye” (Turcia) olarak anılmaya başlanmıştı.

Türk boyları zaman içinde Türkistan, ya da Turan topraklarından göç etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bunlardan özellikle Hun ve Oğuz göçleri hem kat edilen uzun mesafeler hem de önemli tarihi sonuçlara sebebiyet vermeleri açısından dikkat çekicidir. Bu göçler çoğunlukla yeni yurt kurma maksadını güden büyük çapta fütuhatları karakterize etmektedir. Türk göçleri belirli gayelerden yoksun ve sonu meçhul birer macera girişiminden farklıdır. Bütün göçler Türk hükümdar ailesi mensuplarınca sıkı bir disiplin altında sevk ve idare edilmişlerdir.

Göç dalgaları sonucunda çeşitli coğrafyalarda tarihi görevlerini gerçekleştirmelerine imkan sağlayan Türkler, ülkelerinde ekonomik sıkıntı içinde kaldıklarında “sızma” denilen bir yolla, kalabalık boy parçaları ve aileleri halinde, diğer ülkelerde hizmet almışlardır. Bu tür katılımlarda Türkler, içine girdikleri toplumlarda üstün yetenekleri sonucu, Mısır (Kölemenler) ve Hindistan örneklerindeki gibi askeri ve siyasi hayata hakim olmuşlardır.

Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ul Lügat’it-Türk adlı eserine göre; “olgunluk çağı” anlamına gelen “Türk” adı Tanrı tarafından verilmiştir. Bu iddiasını “Türkler dünyanın hakimidir. Tanrı devlet güneşini Türklerin burcunda doğdurmuş, göklerdeki dairelere benzeyen diğer devletleri onun etrafında döndürmüştür” diye sürdürmektedir.  Öte yandan Oğuz topluluklarında “Ne servet, ne mevki, fertler arasında bir fark yaratılmadığı” gibi, eski Türklerde bir kimsenin bir diğerine uşaklık etmesi de söz konusu değildi.

Not: Yazı dizisine “Türk Kimliği Üzerine-5” ile devam edilecektir.

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.