WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22349891,44%
Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu Sona Ererken: Karar Sizin

Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu Sona Ererken: Karar Sizin

21 Mart 2024 09:33
Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu Sona Ererken: Karar Sizin
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 21 Mart 2024

 

Önceki bölümde Filistinli grupların bir türlü bir araya gelemeyişi ve HAMAS’ın son çare olarak neden Aksa Tufanı harekatına başvurduğu ele alındı. Bugün yazı dizisinde verilen önemli olaylar hatırlatılarak Yahudilerin mazlum veya zalim olduğuna karar vermeniz istenecek.

Zalime Dönüşmeden Önceki Mazlum Yahudilerle İlgili Kısa Hatırlatmalar

İbranilerin ve Arapların ortak atası Hz. İbrahim, Allah tarafından bugünkü Filistin-İsrail, Ürdün ve Lübnan’ın güneyindeki coğrafyanın vaat edildiğini söylemiş. Ancak İbraniler bu bölgeden “kuraklık” sebebiyle Mısır’a gittiler. Bir süre sonra orada istenmeyince Hz. Musa döneminde tekrar aynı yurda döndüler. Hz. Davud ve Hz. Süleyman döneminde altın çağlarını yaşadılar. Süleyman, Kudüs’te mabed inşa ettirdi. Ancak ikiye ayrılarak birbirleriyle uğraşan Yahudiler önce ilk sürgün hayatlarını Asur’da Gozan ve Med’de, daha sonra da Babil’de yaşadılar.

Bölgeye hakim Romalılarla ilişki içerisindeki yerli halkı suikastla katlettikleri için en ciddi sürgün hayatına mahkum edildiler. Bir kısmı Filistin’de kalsa da Kafkaslar, Rusya, Doğu Avrupa, Orta Avrupa ve İspanya-Portekiz’e kadar Batı Avrupa ile Kuzey Afrika’ya sürüldüler.

Avrupa’daki milliyetçilik akımı ve Sanayi Devrimi ile ikinci sınıf vatandaş olarak büyük sıkıntı çeken Yahudiler, Birinci Siyonist Kongresi ile birlikte yeni bir yurt arayışına girdiler. “Vaat edilmiş topraklar”ına, Osmanlı Devleti’ne rağmen yerleşmeye başladılar. Bu maksatla kurulan vakıflar ve İngiltere’nin desteğinde Filistin’i yurt tutan Yahudiler, Almanya’da Yahudi soykırımı yapan Hitler’den kaçarak bölgeye daha çok göç ettiler. II. Dünya Harbi sonrasında bölgede kurdukları paramiliter gruplarla işgal gücü İngiltere yanında yerli Filistin halkına karşı da terör faaliyetlerinde bulunarak “mazlum” iken zalim olmaya başladılar.

Filistin’de Kurulan İsrail Devleti ve Mazlum Yahudilerin Zalime Dönüşmesi

Birleşmiş Milletlerin Filistin Komisyonun taraflar arasında bölüştürdüğü toprakları Filistinliler kabul etmeyince İngiltere Filistin’den çekildi ve arkasından İsrail bağımsızlığını ilan etti. İlanın üzerinden 11 dakika sonra tanıyan ilk ülke ABD, İsrail’i daha sonra da sürekli korudu. BM Güvenlik Konseyi üyesi ABD, İsrail’in bağımsızlık ilanı sonrası çıkan ilk Arap-İsrail çatışmalarından itibaren İsrail’i hemen her fırsatta koruyup kolladı.

1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşları sırasında İsrail’e ekonomik, silah ve siyasi destek veren ABD ve onu izleyen Avrupa ülkeleri, İsrail’i 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail-HAMAS çatışması da dahil korumaya ve kollamayı sürdürdüler. İsrail’in, BM Güvenlik Konseyi’nin 1967’de aldığı, Kudüs’ün başkent olduğu Filistin devletini tanımama veya bu kararla belirlenen Filistin topraklarını işgale devam etmesi karşısında İsrail’i caydırmak maksadıyla hiçbir yaptırım uygulanamadı. Çünkü her ne kadar ABD’de Trump dönemi dışında iki devletli çözümü benimsese ve Kudüs’ün İsrail başkenti olmasını kabul etmese de ABD ile İngiltere ve Fransa BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail aleyhine karar alınmasını sürekli veto ederek önlediler.

1948 yılından itibaren Filisin topraklarında kurulan İsrail’in silahlı gücü karşısında direnen Filistinliler yanında, civar ülkelerde sığınmacı olarak hayatını sürdürmeye çalışanlar da oldu. Sadece 1967 Arap-İsrail Savaşı sonunda 500 bin Filistinli mülteci konumuna düştü. Benzer şey 1973 Savaşı sonrasında da yaşandı. Hatta 1980’de Lübnan’a sığınan Filistin Lideri Arafat ve yönetimi de 1982’de sürgün edilirken İsrail ve Falanjistler de Sabra ve Şatilla kamplarındaki çocuk ve kadın yüzlerce Filistinliyi katlettiler. Filistinliler Batı Şeria’da örülen duvarlarla açık cezaevlerinde, 2007’den itibaren Gazze’de abluka altında yaşadılar. 7 Ekim sonrası Gazze Şeridi yerle bir oldu, çoğu çocuk ve kadın 32 binin üzerinde kişi öldü. Gıda ve sağlık sorunları kitle ölümlerini başlattı. İsrail ise Nazizm döneminin mazlum rolünü oynamayı sürdürüyor.

Sonuç: Hala Yahudiler Mazlum Diyenler Varsa…

Bosna Hersek’in bilge lideri İzzet Begoviç “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir. Düşmanına benzediğin zaman, savaşmanın anlamı kalmaz.” demişti.  İsrail’in İlkçağın Asur’undan, Nazi Almanya’sından da farkı var mı? Sizce Yahudiler hala mazlum mu?

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.