İsrail’in geçtiğimiz cuma günü başlattığı ve “Yükselen Aslan” kod adı verilen geniş çaplı hava operasyonu, İran’ın nükleer programına ağır darbe vurdu. Yerel kaynaklara göre, saldırılarda en az 14 nükleer bilim insanı hayatını kaybetti. İran’ın çeşitli bölgelerindeki nükleer tesisleri hedef alan saldırılar, bölgedeki gerilimi en üst seviyeye taşıdı. Fordo tesislerinin önemi nedir? Savaşa ilişkin alternatif senaryolar neler?
Natanz Tesisi
İsrail’in özellikle nükleer tesisleri hedef aldığı saldırılarda, Natanz’da bulunan bazı önemli merkezlerin kısmen yok edildiği bildirildi. İran’ın zenginleştirme faaliyetlerinin merkezi olan Natanz, geçmişte de pek çok kez sabotaj ve saldırı girişimine maruz kalmıştı. Bu son saldırıyla birlikte Natanz’ın operasyonel kapasitesinin ciddi ölçüde zayıflatıldığı tahmin ediliyor.
İsrail’in Yeni Hedefi
En fazla dikkat çeken nokta ise, Kum kentine yakın dağlık alanda yerin derinliklerine inşa edilen Fordo Yakıt Zenginleştirme Tesisi oldu. Stratejik öneme sahip olan Fordo, saldırılardan büyük ölçüde zarar görmeden kurtuldu. İsrail’in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, “Operasyonun son halkası Fordo’nun ortadan kaldırılması olacak” diyerek bu tesisin hedefte olduğunu açıkça dile getirdi.
Fordo Neden Bu Kadar Önemli?
Amerikalı Orta Doğu uzmanı Brett McGurk’e göre, Fordo, İran’ın silah sınıfı nükleer materyal üretiminin merkezi konumunda. Tesis, onlarca metre yerin altına inşa edilmiş yapısıyla, geleneksel silah sistemlerine karşı yüksek koruma sağlıyor. Uzmanlara göre, İsrail’in mevcut cephaneliği Fordo gibi derinlemesine korunaklı tesisleri yok etmekte yetersiz kalıyor.
ABD’nin Elindeki Güç
Uzmanlar, Fordo gibi yeraltı tesislerini imha edebilecek yegâne mühimmatın ABD envanterindeki GBU-57A/B Dev Nüfuz Edici Bombalar olduğunu belirtiyor. Bu bombalar yalnızca B-2 hayalet bombardıman uçakları tarafından taşınabiliyor. Şu aşamada İsrail’in böyle bir silahı kullanabilmesi için ya ABD iş birliği ya da benzeri bir sistem geliştirmesi gerekiyor.
Alternatif Senaryolar
Fordo’nun imha edilmesi sadece hava saldırısıyla değil, siber saldırı ve iç sabotaj gibi yöntemlerle de mümkün olabilir. 2010’daki Stuxnet virüsü ve 2021’deki Mossad destekli Natanz patlaması, bu tür yöntemlerin geçmişte başarıyla kullanıldığını gösteriyor. Ancak analistlere göre, İran’ın son dönemde aldığı güvenlik önlemleri, bu tür girişimlerin daha da riskli hale gelmesine neden oldu.
Yeni Tehdit
İran’ın nükleer programı sadece mevcut tesislerle sınırlı değil. Natanz’ın güneyinde, Kuh-e Kolang Gaz La bölgesinde yer alan ve kamuoyunda “Kazma Dağı” olarak bilinen alanda yeni bir yeraltı nükleer tesis inşa ediliyor. Bu tesisin daha derin, daha korunaklı ve daha gizli olması bekleniyor. İsrail için bu, uzun vadede daha zorlu ve karmaşık bir mücadeleyi beraberinde getiriyor.