Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

İmralı’da Öcalan’la Görüşmenin Şifreleri de Dışarıdan Öğrenildi – Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 1 Aralık 2025

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 1 Aralık 2025

 

Bugüne kadar 15’in üzerinde yazımın yayınlandığı Terörsüz Türkiye sürecini göğe çıkaranlar da, yerin dibine batıranlar da var. Şahsen süreç konusunda bardağın dolu tarafına bakanlardanım. Ancak boş tarafını görenlerin de hakaret edilircesine eleştirilmemesi gerektiğine de inanıyorum. 40 yıldır mücadele edilen terörün tasfiyesi sürecinde her ne kadar “müzakere ve pazarlık yok!” denilse de, müzakere sürecinin başladığı da alenen görülmektedir.

Devletin bu süreci Türk kamuoyuna şeffaf bir şekilde göstermeme yanlışlığı dikkate alındığında şeffaflıktan yoksun bu süreci eleştirenlere kızmaya hiç bir kimsenin hakkı yoktur. Bugün süreçle ilgili şeffaflığın Türk kamuoyundan esirgenmesinin yanlışlığı üzerinde durulmuştur.

Tüm diğer önemli gelişmelerde olduğu gibi süreç sırasında neler olup bittiği BBC, Euronews, Deutsche Welle ve Mezopotamya Ajansı gibi haber ajansları tarafından daha ayrıntılı yayınlanmaktadır. Ne yazık ki Terörsüz Türkiye süreci için TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarının (tutanakların) 10 yıl süreyle kamuoyuna kapalı olacağı açıklanmış olmasına rağmen, komisyon çalışmalarının bir bölümü Türkiye dışındaki haber ajanslarına servis edilmeye devam etmektedir.

Son olarak 24 Kasım 2025 günü, bahsekonu komisyonun üç üyesinin İmralı ziyaretinin ardından, görüşmeyle ilgili hususlar Türk kamuoyundan gizlenirken, tutanakların ve görüşmelerin şeffaf şekilde kamuoyu ile paylaşılmasında ısrarcı olan DEM Partililer devletin “sır saklama” kuralına uymamıştır. Öyle ki, İmralı ziyaretini gerçekleştiren Ak Partili Yayman, ilk sorulduğunda görüşmeye katılmadığını söyleyecek kadar aziz milletimizi adeta “kör ve sağır” yerine koyarken, aynı ziyarete katılan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Mezopotamya ajansına röportajında ziyaretle ilgili önemli hususları paylaştı.

Türk kamuoyu bir kez daha kendisini doğrudan ilgilendiren “Terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili gelişmeyi yabancı, hatta PKK terör örgütü yanlısı olduğu gerekçesiyle Türkiye’de yasaklı bir haber ajansından öğrendi. O zaman bir Türk vatandaşı olarak şunu sorma hakkımız var: Böylesine önemli konuları yabancı veya yasaklı haber ajanslarından öğrenecek isek, TRT Haber, Anadolu Ajansı ve İletişim Başkanlığı ne diye mevcuttur?

DEM Partili Koçyiğit’in İmralı Ziyaretiyle İlgili Mezopotamya Ajansına Röportajı

İmralı’ya gittiği halde “Görmedim, duymadım, konuşmadım!” dercesine hareket eden Yayman ve Feti Yılmaz’a karşılık DEM Partili Koçyiğit, ziyaretle ilgili merak edilenleri PKK kanadına en kolay yoldan ulaştıracak şekilde Mezopotamya ajansına açıkladı.

Bu röportajdan alınan bilgilere göre Öcalan, 1071 Malazgirt Zaferi’nde Kürtlerin de Türklerin yanında savaştığını, Haçlı Seferleri sırasında Selahaddin Eyyubi’nin ordusunda Türk ve Kürtlerin birlikte İslamiyet için mücadele ettiğini, Osmanlı’nın son dönemlerinde Abdülhamid’in “Hamidiye Alayları”ndaki Kürtlerin devlet için mücadele ettiğini, Birinci Dünya Harbi ve İstiklal Harbi’nde güdülen “ümmet siyaseti” sebebiyle Kürtlerin de Türklerle yan yana düşmana karşı savaştığını, ancak Türk Devrimleri ile ümmetçilikten “ulus devlet” niteliğine yönelinmesi sonucu Kürtlerle ayrışmanın başladığını, Şeyh Said İsyanı’nın çıkışını buna yorarak açıklamış.

Daha sonra PKK terör örgütünü kurma sebebini de anlattığı konuşmasında, Özal döneminden itibaren “ateşkes”e çok yaklaşıldığını ama bir şekilde bunların baltalandığını açıklayan Öcalan’ın sürecin günceline ilişkin mesajlarının satır başları şöyledir:

  • Daha önce de kamuoyuna yansıyan şekilde, “Kurucu Önder” hazretleri “Keşke CHP de gelseydi!” demiş.
  • MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin kendisi için söylemiş olduğu “umut hakkı”nı önemsediğini ifadeyle, bir bakıma bu yöndeki beklentisini hatırlatmış.
  • Suriye ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki de Facto “özerk yönetim” konusunda ayrıntılı olarak konuşmuş. Uzun yıllar Baas rejimi altında diktatörlükle yönetilen ülkede Şara yönetimi demokratik atılımlarda başarılı olamazsa diktatörlüğe dönülebileceği uyarısında bulunmuş.
  • 10 Mart 2025’te Şam’da yapılan Şara-Mazlum Abdi mutabakatının uygulanması gerektiğinin altını çizmiş. Suriye konusunda heyet üyelerinin yönelttiği pek çok soruyu cevaplarken, Mazlum Abdi yönetiminin kendisini dinleyeceğini ifade etmiş.

Görüşmelerde Koçyiğit’i “sekreter” gibi kullandığı belirtilen Öcalan, “ver kurtul”cudan çok, konuya ve sürece hakim, hatta yön veren bir karakter ortaya koymuş. Hatırlanacağı üzere son haftalardaki süreçle ilgili analizlerimizde de, her çatışma çözümlemesinde ihtiyaç olduğu bilinen bir aracı/arabulucu rolüne bu süreçte, Öcalan’ın konumlanmış olduğuna değinmiştik.

Herhalde ziyaret sonunda bunu Feti Yıldız ve Yayman da anlamışlardır. Hatta kabul etsek de etmesek de bu ziyaretle Öcalan’ı sürecin en etkili kişisi haline getirdiklerini de fark etmişlerdir! Ve Cumhur İttifakı’nın tüm yetkililerinin “müzakere ve pazarlık yok!” sözlerinin içinin ne kadar boş olduğunun kamuoyu tarafından da fark edileceğini anlamış olmalıdırlar.

Sonuç

İmralı ziyareti ile “Takke düştü, kel göründü!” denilecek gelişmeler yaşandı. Anlaşılan o ki, DEM Parti’nin kapısına zincir vurulmasını isteyen Bahçeli’nin aradan geçen 4 aylık yaz dönemi sonunda “Terörsüz Türkiye” sürecini başlatma inisiyatifinin arkasında da Öcalan var! Daha doğrusu Öcalan’ın muhtemelen MİT görevlileri vasıtasıyla Bahçeli’ye ulaştırılan görüşleri var. Bu görüşler “muteber” kabul edilmiş ki, dünün “bebek katili” bugün “Kurucu Önder!” olmuş.

“Demokratikleşme” üzerinde asla geri adım atmayan PKK/DEM Parti tarafı, Cumhur İttifakı’na göre en azından kamuoyunu oyalamadan şeffaf bir tutum sergilemektedir. Anlaşılan o ki, iktidar bu şeffaflığa Anayasa değişiklikleri sırasında ulaşabilecek. O zamana kadar da Türk kamuoyunun kafasının toprağın altında tutulmasına özen gösterilecek…

Bütçeden dünyalar kadar kaynağın ayrıldığı AA, TRTHaber ve İletişim Başkanlığı varken, Türk kamuoyu süreçle ilgili önemli gelişmeleri ne yazık ki hala PKK yanlısı haber ajansı da dahil dış basından öğrenmeye devam edecek…