WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2143066-0,82%
Günah Yükü ve Tövbe Kapısı

Günah Yükü ve Tövbe Kapısı

6 Mayıs 2024 11:46
Günah Yükü ve Tövbe Kapısı
0

BEĞENDİM

Fatih ÜNLÜ – 06 Mayıs 2024

 

“İşte kardeş, hasılı kelam: Günahtan kaybettiğini kazandığın say. Günahtan kaybettiğine üzülme, sevin.”*

Günah, dinin yasakladığı, haram saydığı işleri yapmak, hata ve cürm işlemek gibi birçok anlamı içeriyor.

Günahlar…

Ne kadar kaçınsak da bazen düştüğümüz derin kuyular ve zifiri zindanlar gibidir. Bazen de beyhude sırtlandığımız taşınmaz yükler…

Gibidir tövbesiz günahlar.

Tövbeyle günahlardan dönebildiğimizde ise, o Cennet misal af vahasında hep yeniden arınır ve hızla kurtuluruz yüklerimizden.

Günahlar zindanlar kadar kasvetliyse, tövbe ve istiğfar da taze çiçek açmış ağaçlar altında tertemiz bir bahar günü kadar dingin ve huzurludur. En az öyledir.

Günahlar asla çaresiz değildir çünkü Allah Gafur ve Rahim’dir. Fakat önemsenmeyen, kaçınılmayan günahlar  zamanla bizi zifiri araflara atar.  Sonra yine tövbeyle dönebilirsek ne mutlu! Ama tövbe nimeti de -özellikle günah önemsenmezse- her zaman ele geçmez.

Sonra da yavaş yavaş doğruyla yanlışı karıştırmaya ve neticede nefsimiz için yaptığımızı işin doğrusu sanmaya başlarız. Bazen de sanmayız ama yine de öyle zayıfızdır ki -ağır bir kumarbaz gibi- devam etmekten de kendimizi alıkoyamayız.

Genelde çoğu insan günahın açığını -kendisi yapsa bile- savunmaz. Bunu da değiştirmeye, bozmaya  çalışanlar ve günahı alenileştirip normal göstermeye çalışanlar var, o da ayrı bir sorun…

Bir de gizli günahlar vardır. Allah’ın sonsuz ilmi açısından zaten gizli günah olmaz. Bu tür günahların bir kısmı -ismiyle müsemma- insanlardan gizli yerlerde  yaptığımız günahlardır.

Bunların bir kısmı da günah olduğunun farkına bile varmadan yaptığımız ya da önemsemediğimiz ama veballi yanlışlarımızdır.

Mesela trafikte insanları tehlikeye atacak şekilde araba sürdüğümüzde bu da kul hakkına girer ve bazen de çok ağır bir vebale dönüşebilir.

Veya çocuğumuza iyilik yapıyoruz sanarak onu yanlış bir tercihe, diyelim benimsemeyeceği bir mesleğe zorladığımızda, bu da sırtımıza belki zamanla farkına varacağımız ağır veballer yükler…

Zaman -tövbesizse- günahın ağırlığını belki unutturabilir ama azaltamaz. O ağırlık en umulmadık yerde birden karşımıza çıkabilir ve çıkacaktır…

Günahın Daha Kötüsü ve Çaresi

Günah elbette çirkindir ama birkaç günahla da insanları silip atamayız. İnsanları değerlendirirken  işin özüne  ve o kişinin asli şahsiyetine bakmalıyız. Mesela samimi  pişmanlık – nedamet hisleriyle dolu bir gönül kibirli bir kimseden çok daha evladır.

Sadi’de anlatılır:

Bir gün bir baba oğluyla birlikte gece namazına kalkar.

Oğlu -lambaları yanmadığı için- yandaki komşunun uyuduğunu görünce “Nasıl da uyuyorlar.” der ve komşularını yerer, eleştirir.

Babası da “Oğlum sen de uyusaydın da bu sözleri söylemeseydin.” diye mukabelede bulunur oğluna ve bu yönde güzel nasihatler eder…

Kibir büyük bir günahtır. Ve insanın her an cari olan muhtaçlığından, aczinden Kadir-i Mutlak olan Allah’a kulluğa bir yol bulması gerekirken  kibre sapması biz aciz kullar için yaşanabilecek en kötü hâldir.

Günah ve günahın pişmanlığına izin verilmesinin hikmetlerinden birisi de çok daha büyük bir tehlike olan kibirden insanın muhafazasıdır, korunmasıdır.

Günah tövbe ve pişmanlıkla  insanın kibirden uzak kalmasına vesile olur -ki bu da şüphesiz Allah’ın rahmetindendir-. Diğer yandan, insan günahı bir şey sanmaya ve günahını önemsememeye başlarsa, kibre karşı da giderek zayıflar ve çok büyük mevziler kaybeder. Allah korusun.

Şeytanın bu kadar sapmasının baş sebebi de bir türlü kıramadığı kibri değil midir? Oysa Peygamberimiz aleyhisselam kendisine en büyük makamlar verilmişken “El-fakru fahri. – Fakirlik övüncümdür.” der.

Bu anlamda, birçok maneviyat büyüğümüz fakirliğin en önemli boyutunu Allah’a karşı her an muhtaçlığımızın şuurunda olmak şeklinde ifade eder…

İşte tövbe de günah yükünden kurtulmak için de Allah’ın af ve mağfiretine muhtaç olduğumuzun idrakiyle Allah’a halis bir kalple yönelmektir.

Tövbe / tevbe kelimesi -köken olarak- “geri dönmek, rücû etmek” gibi manaları içerir ve istilahi anlamda da Allah’a yönelmek ve günahlarımız için O’ndan af ve mağfiret dilemek olarak tanımlanabilir.

Mü’min insanda günah tövbeyi intac eder, netice verir. Günah varsa, tövbe de olmalıdır ki insan o yanlışa saplanıp kalmasın.

İnsanın bir iyilikle hatasını telafi etmeye çalışması da tövbenin, kötülükten dönmenin güzel bir örneğidir. Çünkü o samimi dönüşün somuta dökülmüş halidir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselam buyurdular:

“Her nerede ve nasıl olursan ol, Allah’tan kork.
Bir kötülük işlersen de hemen ardından bir iyilik yap ki onu silip süpürsün.
Ve insanlarla da güzel geçin!”
(Tirmizî, Birr 55)

Yine ev içi huzursuzlukla ilgili şikayeti üzerine Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) Hz. Huzeyfe’ye (r.a.) “tevbe-i istiğfar”la aran nasıl diye sorduğu rivayet edilir. Bu anlamda, tövbe ve istiğfar -günahtan dönme ve Allah’tan af dileme- hem geçmiş hem de gelebilecek günahlara ve yanlışlara karşı bir çare ve kalkan olur.

Peygamberimiz aleyhisselam da ismet sıfatına haiz olduğu halde yani Allah tarafından günahlardan korunduğu halde her gün çoğumuzun etmediği sayıda ve kıyas edilemez bir derinlikle ve haşyetle istiğfar ederdi.

Toparlarsak, bizi affetmek için sayısız vesileler yaratan Rabbimiz kullarının iyiliğinden ve günaha saptıklarında da af için tekrar tekrar Kendisine dönmelerinden ve Elest Bezmi’nde verdikleri o ebedi ahdi, sözü yenilemelerinden razı olur. **

Yazımızı, Maide Suresinin 74. Ayet-i Kerimesinde geçen  Rabbimizin yüce hükmüyle bitirelim. Mealen:

Onlar hâlâ mı Allah’a tövbe etmeyecekler ve O’ndan bağışlanma dilemeyecekler? Oysa Allah, çok bağışlayandır, çok merhametlidir (Gafur’dur, Rahim’dir).

=====

* Abdullah Bera Yıldız, “O’nu Bilmeden Hiçbir Vahada Hayat Yoktur”, Sayfa 106.

** “Naslarda tövbenin ve anlam yakınlığı içinde bulunduğu “rücû, inâbe, evbe, gufrân” ve af kavramlarının kullanılışı göz önünde bulundurulduğunda tövbenin bezm-i elestte Allah ile kul arasında yapılan ahdin tazelenmesini veya her insanın fıtrat çizgisine dönmesini ve onu korumasını ifade ettiği anlaşılır.”

TDV, İslam Ansiklopedisi Tövbe Bahsi

Fatih Ünlü

Fatih Ünlü 1965 Adana doğumludur. Adana Dumlupınar İlkokulu, Hürriyet Ortaokulu ve Anafartalar Lisesinden sonra 1987 yılında ODTÜ Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi bölümü Uluslararası İlişkiler alt dalından mezun olmuştur.TBMM, TÜBİTAK, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Kalkınma Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)'nda çalışmıştır.Yayıncılık faaliyetlerine vakit ayırabilmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı SBB - İSEDAK ve Uluslararası Kalkınma İşbirliği Genel Müdürlüğünden 2022 yılında emekli olmuştur.Emeklilikten sonra, Güray Gümüş'le birlikte Abdullah Bera Yıldız'ın "Bir Soluk Dua - Çaresiz Anlarımıza Çare Olan Rahmetinle" ve "O'nu Bilmeden Hiçbir Vahada Hayat Yoktur" adlı kitaplarının editörlüğünü yapmıştır.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.