WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22380441,09%
Türk Kimliği Üzerine-I: Neden Türkçülük Günü?

Türk Kimliği Üzerine-I: Neden Türkçülük Günü?

3 Mayıs 2024 13:03
Türk Kimliği Üzerine-I: Neden Türkçülük Günü?
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 3 Mayıs 2024

 

3 Mayıs Türkiye’de “Türkçülük Günü” olarak kutlanmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi Türk milliyetçiliğinin beyinde ve kalpte yeşermesini “Ne mutlu Türküm!” sözüyle özdeşleştiren, ama kutuplaştırıcılığı yeren biri olarak ‘Türkçülük Günü’nü kısaca açıkladıktan sonra ‘Türk Kimliği’nin tarihi seyri üzerine bir yazı dizisi hazırlamayı düşündüm.

Neden 3 Mayıs, Neden Tükçülük Günü

‘Türkçülük Günü’nün idraki oldukça geç bir tarihte, II. Dünya Harbi’nin dünyayı toz duman ettiği bir dönemde, Almanya’nın Rus steplerinde yenilerek çekilmesi üzerine gerçekleşti. Alman ordusu arasında bulunan ve ön saflara sürülen “Türkistan Lejyonu” esir edilince, Sovyet Rusya tehdidi üzerine Türkiye’de bizzat devlet yöneticileri tarafından “Irkçılık Turancılık Davası” adıyla, çoğu bilim adamı Türk milliyetçileri ‘vatan haini’ gibi nitelendirilerek milletin nazarında Türkçülük ve Turancılık fikrinin itibarının yitirilmesi hedeflendi.

Milliyetçiler, 7 Eylül 1944 – 29 Mart 1945 döneminde sürdürülen 65 oturumluk yargı süreci sonunda çarptırıldıkları  muhtelif cezalar üzerine dava Askerî Yargıtay’a taşındı. Önce Sıkıyönetim Mahkemelerinde “usul ve esas yönünden” bozulsa da ‘Türkçü’ oldukları gerekçesiyle bazıları 1.5 yıl hapis ve ‘tabutluk’ adlı zindan hayatı yaşadılar. Zeki Velidi Togan, Üsteğmen Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal da dahil Türkçüler 26 Ekim 1945’te Askerî Yargıtay tarafından ayrı ayrı aklandılar. Türkçülerin ilk tutuklama tarihi olan 3 Mayıs ‘Türkçülük Günü’ olarak anılmaktadır. Türkçülük Günümüz kutlu olsun!

Tarihte Türk Kimliği Üzerine İlk Çalışmalar

Tarihte Türk incelemelerini yapan milletlerden ilkinin İtalyanlar olduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışmalarda özellikle Türk dili ve edebiyatı ile devlet yönetimi üzerinde durulmuştur. Fransa ise, Türk dili eğitimi ve şarkiyat incelemeleri alanında kurumsallaşan ülkelerden ilkidir. Daha sonra Avusturya ve İngiltere gelmektedir. Bir diğer ülke Rusya ise, Türk kavimlerini araştırmak suretiyle Türk araştırmalarına girmiştir. Bu alana en geç giren ülke Almanya, bugün bu sahada hakim ülkelerden biridir. Küçük, fakat ilmi kapasitesi yüksek olan Macaristan da gelinen günde Türkoloji’nin öncüleri arasında yer almaktadır.

Şarkiyat ve özellikle Türk İmparatorluğu üzerinde mevcut dönemde kalıcı araştırmalar yapan ülkelerin başında İsrail gelmektedir. Öyle ki, yayın itibariyle Ortadoğu tetkiklerini eline geçirmiştir. Macaristan, Türkoloji araştırmalarına kendi milli tarihi açısından önem verirken, İsrail’in amacı daha farklıdır. İsrail, Ortadoğu’da kalıcılığını sağlayabilmek maksadıyla bölgeyi incelemekte ve yeni bir yorum arayışı içine girmektedir. Bu nedenledir ki “Son beş asrın Orta Doğu tarihi araştırmalarına bugün İsrail hâkimdir!” denilebilecek kadar iddialar mevcuttur.

Türkoloji sahasında en kalabalık kadrolar ise ABD ve Rusya’dadır. Zengin kütüphaneleri, araştırma fonları ve araştırmacı kadroları ile donatılan ABD’nin kaynakları Rusya ve Batı Avrupa kadar zengin değilse de kusursuz monografik çalışmaları, araştırmacılara tanınan seyahat imkânları, belge/kitap temini imkânlarıyla tüm diğer ülkelerin önüne çıkmaktadır. ABD üniversiteleri arasındaki rekabet de bu araştırmaların sayısını her geçen gün artırabilmektedir.

Türk kimliğini, Türk medeniyetini anlayabilmek için önce Türk tarihini bilmek gerekmektedir. Tarihçi Arnold Toynbee; Amerika’nın tarihini kendi içinde anlamanın mümkün olmadığını, bunun için Amerika’nın Batı Avrupa ve diğer denizaşırı ülkelerle olan ilişkileri ile Christoph Colombus’un Amerika’yı keşfinden önceki Batı Avrupa kaynaklarına inmek gerektiğini, bunlar olmaksızın federal ve temsili hükümetin, demokrasinin, sanayi devriminin, monogaminin, Hıristiyanlığın Amerikan hayatındaki rolünü anlamanın imkânsız olacağını yazmaktadır.

Rusya’daki Türkçülerden Gumilev de Türkler hakkındaki kitabında “Kendi tarih ve kimliğini bilmeyen, bunun şuurunda olmayan hiçbir kültür gelişemez!” diye yazmaktadır.

Not: Yazı dizisine “Türk Kimliği Üzerine-2” ile devam edilecektir.

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)