WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,2297 0.07%
EURO 35,0784 0.15%
ALTIN 2.505,440,20
BITCOIN 2135090-1,04%
Artık ABD Başkanı ‘Soykırım Diyecek mi’ Sendromu Yok…

Artık ABD Başkanı ‘Soykırım Diyecek mi’ Sendromu Yok…

26 Nisan 2024 14:28
Artık ABD Başkanı ‘Soykırım Diyecek mi’ Sendromu Yok…
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı,  24 Nisan 2024

 

ABD’nin yeni seçilen Başkanı Biden, 24 Nisan 2021’de 1915’teki zorunlu Ermeni göçünü “soykırım” olarak tanıdı. 7 Ekim 2023’ten beri Gazze Şeridi’nde taş üstünde taş bırakmayan, dünyanın gözleri önünde çocuk, kadın, ihtiyar demeden katleden İsrail’e her türlü desteği veren ABD’nin Başkanı Biden’ın o tarihteki sözlerinden bir kısmı şöyle idi: “24 Nisan 1915’te Konstantinopolis’te Ermeni aydınları ve cemaat önderlerinin Osmanlı yetkililerince tutuklanmasıyla başlayarak 1,5 milyon Ermeni bir imha harekatı dahilinde sınır dışı edildi, katledildi ya da ölüme yürütüldü.”

“Her yıl bugün Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımında ölenleri hatırlıyoruz ve böyle bir zulmün bir daha yaşanmaması için taahhüdümüzü yeniliyoruz. (…) Bağnazlık ve hoşgörüsüzlük gibi kötülüklerle kirlenmemiş, insan haklarına saygı gösterildiği, tüm insanların hayatını haysiyet ve güvenlik içinde yürütebildiği bir dünyaya. Bütün insanlar için iyileşme ve uzlaşmanın peşinde olalım. Amerikan halkı, 106 yıl önce bugün başlayan soykırımda hayatını kaybeden tüm Ermenileri onurlandırıyor.”

1453’te fethedildikten sonra İstanbul olarak çağrılan şehri kasten Konstantinapolis şeklinde kullanan Biden’a karşılık, 2019’da ABD senatosu soykırımı tanıdığı halde dönemin Başkanı Trump kabul etmemişti. Biden, ABD başkanları ve yönetimleri içerisindeki en azılı Türk düşmanı olduğunu koltuğuna oturur oturmaz kanıtladı. Öte yandan 1980’li yıllardan itibaren her 24 Nisan yaklaştığında “Acaba bu yıl ABD Başkanı ne diyecek?” beklentisi de sona erdi.

Öte yandan Yahudi asıllı Tarihçi Bernard Lewis’e göre; “Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenilerin katliamının Nazi Almanyası’ndaki Yahudilerin başına gelenlerle aynı olduğunun öne sürülmesi yanıltıcıdır… Ermenilerin başına gelen, Ermenilerin Türklere karşı savaştan da önce başlayan ve daha geniş ölçekte devam eden kitlesel silahlı isyanının bir sonucudur…”

Neden 24 Nisan, Neden ‘Ermeni Soykırımı’?

Devletin bekası için Osmanlı Hükümeti 24 Nisan 1915 tarihli genelgeyle Ermeni komitelerinin kapatılarak belgelere el konmasını, liderlerinin tutuklanmasını emretti. Bu kişilerden 235’i İstanbul’da tutuklandı. Bu konuda Almanya’nın İstanbul Büyükelçisi Wangenheim’ın 30 Nisan 1915 tarihli raporunda, “Birçok Ermeni ev ve kilisesinde patlayıcı madde, bomba ve silah bulunduğu, Ermenilerin 27 Nisan 1915’te Bab-ı Ali’ye ve bazı resmi binalara bombalı saldırılarda bulunacakları sebebiyle 24-25 Nisan’da Taşnak örgütü üyesi 500 kadar Ermeni’nin tutuklandığı” yazılıdır. Ermenilere ve destekçilerine göre “soykırım”ın miladı, “Tehcir” kararı alınmadan önce, Ermeni terör elebaşılarının tutuklandığı “24 Nisan” tarihidir.

Hükümetin 27 Mayıs 1915 tarihli “Sevk ve İskan” kararı, Çanakkale’de tarihin kaydettiği en büyük çıkarma harekatının başladığı, doğuda Çarlık Rusyası’na karşı konulduğu, Balkan Savaşları sonucunda ülkeye dağılmış milyonlarca göçmenin ekonomik zorluklar eklediği, Müttefiklerin ulaşım ve iletişimi çöküş noktasına getirerek, devleti anarşi içine ittiği bir ölüm-kalım savaşı şartlarında son çare olarak düşünülmüştü. Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu içinde Suriye ve Mezopotamya’daki topraklara gönderilmiş, sınır dışı edilmemişlerdi.

Birinci Dünya Harbi’nin ardından onlarca yıl gündeme gelmeyen konu, Sovyetler Birliği’nde mevcut Ermeni grupların girişimleri sonucunda yeşerdi. Organize bir şekilde 1915 olaylarını tüm dünyadaki Ermeni diasporalarına taşıyarak, radikal bir Türk düşmanlığı köpürtüldü. Hatta adı 1973’te ilk terör olayıyla duyulan  ASALA 31 Türk diplomatını ve yakınlarını katletti.

ABD ile birlikte sözde Ermeni soykırımını tanıyan ülkeler şöyledir: Rusya, Venezuela, Almanya, İsveç, Bulgaristan, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Kanada, Şili, Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Ermenistan, Fransa, Yunanistan, İtalya, Libya, Litvanya,  Lüksemburg, Hollanda, Paraguay, Polonya, Portekiz, Slovakya,  İsviçre, Vatikan, Uruguay, Lübnan, Suriye. İlk iki ülke ile Müslüman olan son iki ülke özellikle dikkate değer.

Sonuç itibariyle dövünmeyip, ülkemizi ekonomi ve teknolojiyle destekleyip güçlendirmeliyiz.

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Temiz bilgiye dayali acik bir sekilde yazilmis tarihsel bir konu. Tesekkürlerimi arz ederim

      Yanıtla
      +0
      -0