Trump’ın nükleer denizaltı hamlesi, Rusya’dan gelen tehdide doğrudan cevap niteliği taşıyor. ABD Başkanı iki nükleer denizaltının kritik bölgelere yerleştirildiğini duyurdu.
Trump’tan nükleer rest: “Olmaları gereken yerdeyiz”
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’ya karşı nükleer caydırıcılık mesajını bu kez çok daha sert verdi. Eski Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in “savaşa davetiye çıkarıyor” açıklamasının ardından kameralar karşısına geçen Trump, “Denizaltılar bölgede, olmaları gereken yerde” diyerek iki nükleer denizaltının konuşlandırıldığını açıkladı. Trump’ın bu açıklaması, ABD ile Rusya arasındaki stratejik tansiyonu bir üst seviyeye taşıdı.
Nükleer tehdit büyüyor: ABD’den çift yönlü hamle
Trump’ın yaptığı açıklamalara göre yalnızca denizaltılar değil, diplomatik adımlar da hazırlanıyor. Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un önümüzdeki günlerde Moskova’ya gideceğini belirten Trump, bu ziyaretin Ukrayna Savaşı bağlamında yeni yaptırımların zeminini oluşturduğunu ifade etti. Trump’ın bu çifte stratejisi, Rusya’ya karşı hem askeri hem ekonomik baskının eşzamanlı devreye girdiğini gösteriyor.
Medvedev ne demişti?
ABD ile Rusya arasındaki gerilimi yükselten asıl çıkış, 28 Temmuz’da eski Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’den geldi. Medvedev, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada Washington’ın politikalarının iki ülke arasında büyük bir savaşa zemin hazırladığını belirtti. Medvedev şu ifadeleri kullandı:
“50 gün ya da 10 gün… Trump iki şeyi unutmamalı: 1. Rusya, İsrail ya da İran değil. 2. her yeni ültimatom bir tehdit ve savaşa doğru atılmış bir adımdır. Rusya ile Ukrayna arasında değil, kendi ülkesiyle Rusya arasında.”
Bu açıklama, Trump cephesinde doğrudan tehdit olarak algılandı ve nükleer denizaltı hamlesiyle karşılık verildi.
“Nükleer konuşuyorsan hazır olmalısın”
1 Ağustos’ta gazetecilere açıklamalarda bulunan Trump, Medvedev’in açıklamalarını çok net bir dille yorumladı. ABD Başkanı, “Medvedev nükleer silahlar hakkında konuşuyordu, nükleer silahlar hakkında konuştuğunuzda buna hazırlıklı olmalıyız. Biz tamamen hazırız” dedi.
Trump’ın “hazırlıklı olmalıyız” sözleri, ABD’nin nükleer operasyonel kapasitesini aktif olarak devreye almaya başladığını düşündürdü. Uzmanlara göre bu söylem, yalnızca siyasi değil aynı zamanda askeri bir uyarı niteliği taşıyor.
ABD kamuoyunda yankı buldu
Trump’ın iki nükleer denizaltıyı “olması gereken bölgelere” gönderdiğini açıklaması, yalnızca uluslararası alanda değil, ABD kamuoyunda da tartışma yarattı. The Hill gibi Amerikan basınında yer alan yorumlara göre bu açıklama, kasım ayındaki başkanlık seçimleri öncesinde seçmen üzerindeki güvenlik algısını güçlendirme amacı taşıyor olabilir. Ancak aynı zamanda, nükleer gerilim üzerinden seçim stratejisi oluşturulmasının tehlikeli sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarılar yapılıyor.
Nükleer denizaltılar nerede?
Trump, nükleer denizaltıların tam konumu hakkında bilgi vermekten kaçınsa da “olmaları gereken yerdeler” ifadesi, uzmanlara göre bu araçların Kuzey Avrupa ve Arktik bölgesinde görevde olduğunu ima ediyor. Bu bölgeler, Rusya’nın kuzeyden Avrupa’ya ve Atlantik’e uzanan stratejik savunma alanlarıyla doğrudan örtüşüyor.
Bu konuşlandırma, özellikle NATO’nun Baltık ve Kuzey Denizi’ndeki askeri yapılanmasına paralel bir konumlanma anlamına geliyor. ABD’nin bu hamlesi, olası bir Rus askeri adımına karşı ön cephede hazır olmayı hedefliyor.
Yeni yaptırımlar sırada
Trump’ın Moskova’ya gönderdiği mesaj sadece askeri değil. ABD’nin Ukrayna Savaşı nedeniyle daha önce uyguladığı yaptırımların genişletilmesi de gündemde. Steve Witkoff’un yapacağı Moskova ziyareti, bu yeni yaptırımların hem diplomatik duyurusu hem de mesajı olacak. Trump, Witkoff’un ziyaretiyle ilgili “Rusya’nın tutumu değişmezse daha ağır adımlar atacağız” diyerek ekonomik ambargoların sertleşebileceğini belirtti.
Rusya’dan karşı adım gelir mi?
Medvedev’in açıklamalarıyla başlayan bu yeni kriz, Rusya’nın da askeri ve diplomatik refleks göstermesi olasılığını artırıyor. Kremlin’den henüz resmi bir yanıt gelmese de, Moskova’nın Karadeniz ve Baltık denizlerinde askeri hareketliliği artırabileceği konuşuluyor. Ayrıca Rusya’nın kendi nükleer kuvvetleriyle ilgili yeni bir stratejik tatbikat planladığına dair iddialar da var.
ABD-Rusya hattında tarih tekerrür mü ediyor?
Soğuk Savaş dönemini andıran bu sert söylemler ve nükleer gövde gösterileri, özellikle 1962 Küba Krizi’ni hatırlatıyor. O dönemde de taraflar nükleer silahlar üzerinden karşılıklı restleşmeler yaşamış ve dünya büyük bir savaşın eşiğine gelmişti. Bugün yaşanan gelişmeler, benzer bir nükleer risk senaryosunun yeniden masada olduğu endişesini artırıyor.
NATO ve AB’den sessizlik
Trump’ın açıklamaları sonrası NATO cephesinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Avrupa Birliği ülkeleri de sessizliğini korurken, bazı AB diplomatları özel açıklamalarda “nükleer gerilim söyleminin tırmanmasının Avrupa’yı doğrudan etkileyeceğini” belirtiyor. Özellikle Polonya ve Baltık ülkelerinde alarm düzeyinin yükseltildiği konuşuluyor.