64 kez görüntülendi.
haydar as

Haydar AS – 14 Aralık 2024

 

61 yıllık BAAS rejiminin yıkılması elbette ki büyük bir devrim Suriyeliler için.

Bir büyük sorunu çözmenin mutluğunu yaşayan halkın sabahlara kadar kutlama yapması öfkenin sevince dönüşünün bir nişanesidir.

Eyvallah! kana kana keyfini çıkarsınlar.

Fakat bugün değilse yarın Suriye’nin yeniden yapılanması konusunda ne tür bir hazırlık içinde olduklarını hiç biri bilmiyor maalesef.

Bulundukları topraklarda etnik kimliklerin bolluğu, farklı dinlerin oluşu, cemaatvari yapılanmalar ve aşiretlerin varlığı, bunların hepsinin silahlı topluluklar olmaları, hiçbirinin kendini diğerinden geri görmediği hepsinin kendi düşüncesini dayatma mücadelesi karşısında nasıl bir yapılanma olacağı gerçekten çok zor görünüyor.

Devrilen diktatörler sonrası ülke karnelerinin hiç de iyi olmadığı bilinen bir gerçek.

Örneğin, halkın güvenliği için gerekli en önemli kurum olan bir kolluk gücü oluşturmak istendiğinde çıkabilecek kaosu düşüne biliyor musunuz?

Veya iktisadi hayata geçişte yapılacak olan düzenlemeler, paranın başına geçecek olan kişiden tutun para biriminin ne olacağı hatta kimin resminin basılacağı konusunda bile sorun yaşanacak.

Yargı sistemi desen ayrı bir muamma! Herkes kendi adaletini sağlamak isterse ne olacak?

Hizmette olan kurumlara yeni düzenleme getirerek bir takım ek kararlarla yürütmeyi sağlamak kolay elbette.

Fakat bunlarda her şey yeniden kurulacak, hiç bir kurum aktif değil bu da huzurun, barışın ve adaletin sağlanması için epey bir süre sancılı yaşayacaklarını gösteriyor bizlere.

Burada sancılı sürecin kısa sürmesi çok önemli bunun için halkın kendi kararını kendi vermesi çok önemlidir.

Şu anki tablo o doğrultuda.

Amerika, Rusya, İran, İsrail istenmeyenler listesinde başı çekiyorlar.

Halkın, sadece Türkiye’nin hamiliğinde bir yapılanma içerisine girebileceği gözlemlenmektedir.

Yarın farklı olur mu onu bilemem, şu an Türkiye aşırı bir şekilde kabul görmüş durumda.

İlginizi çekebilir!  İsrail’in yeni suikast şebekesi: NİLİ

MİT Başkanımız Sayın İbrahim Kalın’ın önceki günkü ziyaretinde bu tabloyu net olarak gördük hepimiz.

İbrahim Kalın özelinde halkın Türkiye’ye olan muhabbetini tüm dünya izledi.

Bu durum bölgede elimizi güçlendirecektir elbette. Özellikle PKK/YPG ve DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütleri artık “mekanın sahibi” edasında bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaklardır.

Sayın Kalın’ın henüz zafer sarhoşluğunun devam ettiği bir Şam ziyareti elbette küresel güçlere bir mesaj niteliğindeydi ve başarılı da olundu.

Fakat burada beni kaygılandıran bir durumu sizinle paylaşmak istiyorum.

Suriye halkını tenzih ederek söylüyorum, neredeyse bin dolar karşısında kellelerin kesildiği bir coğrafyada Sayın İbrahim Kalın’ın böyle bir risk almasına şaşırdım doğrusu.

Evet sonuç olarak bu görüntüyü vermekten biz kazançlı çıktık, Allah korusun ya korktuğumuz olsaydı n’olurdu?

Türkiye’nin tüm kazanımlarının bir anda yok olabilirliği hiç mi hesaba katılmadı acaba?

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.