WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20247515,57%
Faruk Taşçı

Faruk Taşçı

02 Mayıs 2024 Perşembe

    Deprem Bölgesinde Nüfusu Korumak Ne Kadar Mümkün Olacak?

    Deprem Bölgesinde Nüfusu Korumak Ne Kadar Mümkün Olacak?
    0

    BEĞENDİM

    Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 21 Şubat 2024

     

    Devlet olmanın üç temel unsurundan biri “millet”in yani insan topluluğunun varlığıdır. Hal böyle olunca devlet olmak için nüfus gerekli. Genel manada nüfusun önemi yanında, yaşanan bazı sorunlar sonrasında nüfusun önemi daha bariz oluyor. Bu sorunlardan biri de Türkiye’de 6 Şubat Depremleri sonrasında 11 ilde nüfus kayıpları ve hayatta kalanların farklı illere hareketliliği anlamında yaşandı.

    Söz konusu hareketliliği giderme ve dolayısıyla depremzedelerin kendi illerine dönüşlerini sağlama noktasında devletin birçok çabası devam ediyor. Bunun yanında, söz konusu illerdeki nüfus kayıplarını giderme bağlamında da Aile ve Gençlik Fonu (Fon) uygulamasının ilk olarak deprem bölgesinde olacak olması, önemli bir adım.

    Fon Neden Önemli?

    Bu çerçevede Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya illerinden ya da Gaziantep ilinin Nurdağı ve İslahiye ilçelerinden birinde ikamet ediyor olanlara dönük ilk defa 15 Şubat 2024’te uygulamaya konulan Fon’un işlevi dikkate değer.

    Çünkü genel manada Türkiye’de nüfus artış hızı azalıyor; yıllık nüfus artış hızı 2015’te binde 13,4 iken 2021’de binde 12,7, 2022’de binde 7,1 ve nihayet 2023’te binde 1,1 gibi en düşük seviyeye inmiş durumda.

    Bunda ortalama ilk evlenme yaşının azalması ve doğurganlık hızının da düşüyor olmasının etkisi bulunuyor. Ortalama ilk evlenme yaşı 2001’de erkeklerde 26,0 ve kadınlarda 22,7 iken gelinen noktada 2022’de erkeklerde 28,2 ve kadınlarda 25,6’ya yükselmiş durumda. Bunun da ötesinde, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eden toplam doğurganlık hızı da 2001’de 2,38 iken 2022’de 1,62’ya gerilemiş halde. Bunun da anlamı, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10’un altında kaldığıdır.

    Bu bağlamda, genel manada nüfus artış hızındaki azalma ve özelde deprem nedeniyle bölgede azalan nüfusa Fon’un evlilik artışını teşvik edici yönü önemli etki yapabilir; en azından belli miktarda nüfusu koruyucu etki yapması anlamında Fon’un önemli katkı sağlaması bekleniyor. Ayrıca, özellikle aile kurulduktan sonra Fon’dan aktarılacak olan miktar sosyal transfer sayılmazsa bile 2 yıl geri ödemesiz olması ve sonraki iki yılda da faizsiz şekilde geri ödemenin olması, sosyal transfer tarzında olumlu etki yapabilecektir. Zaten aile kurmak Türkiye’de başlı başına mutluluk kaynağı olmaya devam ediyor. 16 Şubat 2024’te açıklanan TÜİK Yaşam Memnuniyeti Araştırması evlilerin (% 56,4) evli olmayanlardan (% 45,8) daha mutlu olduklarını ortaya koyuyor ve ayrıca Fon’un hedef kitlesi olan yaş grubun mutluluk oranında da (% 47,9’dan % 54,0’a) en yüksek artış olduğu belirtiliyor. Zaten bireylerin en önemli mutluluk kaynağı başlı başına (% 69,9 ile) aile olarak açık ara önde.

    Hal böyle olunca, Fon’un deprem bölgesinde aile kurmayı teşvik ve aile kurmanın uzantısı olarak çocuk sahibi olma anlamında önemi açık. Bu önem dolayısıyla deprem bölgesindeki nüfusu korumak da stratejik bir sonuç olacaktır.

                Fon’dan Yararlanma Şartları Ne Anlama Geliyor?

    Bu sonucun alınabilmesi için Fon’dan yararlanabilmek gerekiyor ki bunun belli şartları var. Öncelikle affa uğramış olsalar bile belli başlı eski hükümlülerin Fon’dan yararlanamayacağı kayda alınmış durumda. Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar, cinsel istismar suçları ve uyuşturucu madde ile ilgili suçlar hakkında kesinleşmiş mahkumiyeti olanların suçları affa uğrasa bile Fon’dan yararlanma kapsamı dışında. Dolayısıyla “terör/bölücülük”, “sapkınlık” ve “bağımlılık” alanlarına Fon’dan hiçbir şekilde destek verilmemesi net bir şekilde ortaya konuyor.

    Bunun yanında “başvuru tarihi itibarıyla resmi nikah gününe en az 2 ay en fazla 6 ay kalmış olunması” gibi teknik şart ve “Bakanlığın evlilik öncesi ve sonrasında sunacağı eğitim ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmayı taahhüt etmek” yani bu eğitim ve danışmanlıklara katılma zorunluluğu söz konusu. Bakanlığın eğitimleri yeni değil, ama mevcut haliyle gönüllü olmaktan Fon vesilesi ile zorunlu hale getiriliyor çünkü bu şekilde verimli/etkili olunacağı düşünülüyor.

    En önemli şart ise “yaş” ile ilgili; Fon’a başvuru tarihi itibarıyla 18-29 yaş arasında, yani 30 yaşından gün alınmamış olunması gerekiyor. Bu durumun Fon’un ilk uygulamasının başlatıldığı illerdeki (ve ilçelerdeki) duruma bakılabilir.

    Görülebildiği üzere, tüm illerde/ilçelerde 18-29 yaş aralığındaki toplamda 720 bin kişi yani 260 bin çift var; bunların da (son 5 yıllık evlenme/çift sayı ortalamasına bakıldığında) yaklaşık % 9,23 çiftin evlendiği hesaplanabilir. Bu kişilerin tüm illerdeki/ilçelerde ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde hemen hemen Fon’dan başvuru yapmanın üst sınırı olan 29’a yakın, kadınlarda ise erkeklerde göre biraz daha düşük olmakla birlikte 25 yaş civarlarında.

    Bu çerçevede, eğer 150 bin TL’lik ilk iki yıl ödemesiz ve sonraki iki yıl faizsiz geri ödemeli sistemin başarılı (evliliği teşvik edici) olup olamadığı görülmek isteniyorsa, ertesi yılın oranları en azından % 9,23’ün üstüne çıkmış olmalıdır. Tabi burada bir kısıt/şart daha bulunuyor: “Depremden etkilenen 11 il (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa) dışında taşınmaz sahibi ya da hissedarı olmamak” yanında “Çiftlerin son 6 aylık gelir toplamı ortalaması ve son aya ait gelirleri toplamı 2 brüt asgari ücretten fazla olmamak”. Bu da 40.005 TL ediyor.

    Sonuç olarak; Fon’un ilk uygulaması deprem bölgesinde evlilikleri teşvik edici etki yapsa bile, otomatik olarak nüfusu koruyucu (veya artırıcı) etki yapacağını söylemek mümkün değil, zira 2,1’lik doğurganlık hızının altına düşen bir nüfusu artırmak sadece ekonomik teşviklerle değil psiko-sosyal etkilerle mümkün olabiliyor; o da uzun vadede belki.